• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bildiğimiz gibi geçen cuma günü İsrail rejimine ait bir gemi, Umman Körfezi’nde saldırıya uğramış, saldırıda biri Romanyalı diğeri İngiliz iki görevli ölmüştü. Saldırıdan hemen sonra başta İsrail çetesi ve onun hamisi Amerika olmak üzere sömürgeci Batılı devletler koro halinde İran’a saldırıya başladılar. Tehditler havada uçuşuyor. İsrailliler, Amerikalılar, İngilizler ve diğerleri İran’ı en üst perdeden tehdit ediyorlar. İran, gemi saldırısını resmen üstlenmemesine rağmen intikam yeminleri ediyorlar. Öyle bir gürültü ve algı fırtınası koparıyorlar ki sanırsın İran dünyayı yok etmek üzere. Ve hiç kimse de bu alçakların haydutluklarını yüzlerine vurmuyor.

Mesele İran’ın bu saldırıyı yapıp yapmaması değil… Bu haydutların ikiyüzlülüğü, sahtekârlıkları, tüm dünyayı ahmak yerine koymaları… Kendileri her türlü alçaklığı yapıyorlar, dünyaya adeta terör ve vahşet pompalıyorlar. İstedikleri ülkeyi işgal ediyor, darbeler organize ediyor, suikastlar düzenliyor, talan ve vahşette sınır tanımıyorlar. Düşman ve öteki gördükleri ülkelerin yetkililerini öldürüyor, iç savaş çıkarıyor, uluslararası sularda gemilerini durdurup sivil vatandaşlarını Mavi Marmara örneğinde olduğu gibi katledebiliyorlar. Yine 15 Temmuz hadisesinde olduğu gibi organize edip destekledikleri karanlık yapıların elleriyle ülkelerin meclislerini bile bombalamaktan çekinmiyorlar.

Ama bir ülke kendilerine yönelik saldırı ve tecavüzlere misilleme babında karşılık verdiği zaman dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Kıyamet senaryoları çiziyorlar. O ülkeyi ellerindeki devasa imkânlarla dünya halklarının gözünde şeytanlaştırıp insanlık için en büyük tehdit ilan ediyorlar. Ve bunu arsızca, utanmadan, hayâsızca yapabiliyorlar. 

İsrail, arkasına aldığı emperyalist güçlerin desteğiyle gece gündüz, şımarıkça ve kibir içinde İslam ülkelerine saldırılar düzenliyor. Müslümanların mukaddes topraklarını işgal ediyor, savunmasız Müslümanları katlediyor, her türlü korsanlığı fütursuzca yapıyor. Başta İran, Filistin ve Lübnan olmak üzere birçok İslam toprağında korsan eylemlerde bulunuyor, alçakça saldırılar gerçekleştiriyor. Ama dünyanın gıkı çıkmıyor. İran ve başka bir İslam ülkesi kendini koruma amaçlı bir misillemede bulununca da dünyanın mütekebbir güçleri ayağa kalkıp vay sen misin bunu yapan, bize kafa tutan diyorlar.

Hâlbuki bizzat onlar İran hedeflerine yaptıkları saldırıları, İran gemilerine yönelik sabotajları açıklıyorlar, bu haydutça eylemleri gizleme gereği bile duymuyorlar.  Mesela Amerikalı yetkililer, geçtiğimiz mart ayında Wall Street Journal gazetesine ırkçı israil rejiminin geçtiğimiz iki yıl boyunca petrol taşıyan çok sayıdaki İran gemisine mayınlarla saldırı düzenlediğini açıklamışlardı. Onlar İran’ın veya başka bir İslam ülkesinin gemilerine, topraklarına, tesislerine canları istediği zaman saldırabilirler ama İran veya saldırıya uğrayan İslam ülkesinin buna misillemede bulunma hakkı yok. Şu haydutlara bakın hele!

Anadolu topraklarının yetiştirdiği, hikmet dolu, gülümsetip düşündüren nükteleriyle meşhur büyük bilge Nasrettin Hoca’ya atfedilen bir fıkra var. Bir gün hocanın evine hırsız giriyor. Neyi var neyi yok alıp gidiyor. Hoca ah vahlar içinde evine hırsız girdiğini ilan edip komşulardan yardım istiyor. Ama hırsızı düşünen yok. Herkes hocayı suçluyor, ona sitem ediyor. Niye evine sahip çıkmadın, niye tedbir almadın, hırsız eve girerken neredeydin ve daha birçok sitem, suçlama… Hoca dayanamıyor, e dostlar diyor, bu işte hiç mi hırsızın suçu yok?

Ne yazık ki İslam dünyası ile Batılı haydutların ilişkisi Nasrettin Hocanın fıkrasına benziyor. Bizzat Müslüman ülkelerin basın ve etkili çevreleri de Batılılarla aynı borazanı öttürüyor. Onlar haydutluk yapabilirler ama sen karşı koyunca suçlu oluyorsun. İnsanlığı tehdit etmiş oluyorsun…