• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

PKK’nin dindarlıklarından, dini kimliklerinden ötürü Müslümanları katletmesi 6-8 Ekim olaylarıyla sınırlı değil. PKK, kurulduğu günden beri İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığı kendine şiar edinmiş ve en büyük hedefi Kürt illerinin İslami yaşantıdan arındırılması olmuştur. Bu İslam düşmanı örgüt kırk yıldır bu hedefinden en küçük bir sapma göstermemiş ve fırsatını buldukça Müslümanlara karşı vahşi yüzünü göstermiştir.

Kuruluş amacı İslam düşmanlığıdır bu örgütün çünkü. Kürt halkının haklarını savunma bahanesiyle varlık sahnesine adım atan bu örgütün asıl kurucuları, efendileri, Batılı güçler, Amerika ve israil, bu örgüte İslam’la savaşma, Kürt halkını İslam’dan uzaklaştırarak Batılılaştırma, seküler, laik bir halka dönüştürme görevi vermiştir. PKK efendilerini mahcup etmemiş, verilen sınırsız desteğin hakkını vererek Kürt halkını İslam’dan uzaklaştırma konusunda büyük başarılar elde etmiştir. Kendisine direnenleri veya Müslümanca yaşamayı arzulayanları ise vahşice katletmekten çekinmemiştir.

Bugünlerde 6-8 Ekim şehitlerini anıyoruz. Ancak şehitlerimiz sadece 6-8 Ekim şehitlerinden ibaret değil.

Sadece dindar oldukları için, zalimlere boyun eğmedikleri için, Müslümanca yaşamayı dert edindikleri için Allah’tan başkasına kul olmayı reddettikleri için, Rabbimiz Allah’tır dedikleri için PKK tarafından katledilen yüzlerce, belki de binlerce şehidimiz var. Dağlara kaçırılıp işkencelerle katledilen köy imamları mı deseniz, dükkânlarında saldırıya uğrayıp infaz edilen esnafımız mı deseniz, akşama kadar tablasının peşinde dolaşan yoksul, küçük yaştaki çocuklarımız mı deseniz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, memurlarımız mı deseniz? PKK’nin dindar oldukları için katletmediği kim var ki? Namaz kıldığı için acımadan kurşuna dizdikleri mazlum çobanlardan tutun da evlerinde otururken atılan roketlerle katledilen kadınlara, yollara döşenen mayınlarla parçalanan nice masum insanlara kadar… Bu örgütün zulüm ve günah defteri o kadar kabarık ki…

Özellikle doksanlı yıllarda gücünün zirvesinde olan ve devleti ele geçirmiş karanlık yapılardan da destek alan bu örgüt dindarlara karşı o kadar acımasızdı ki… Camide namaz kılan Müslümanları kurşuna dizmekten çekinmiyordu. Evinde, Ramazan ayında Kur’an okurken Müslümanları şehit etmekte bir beis görmüyordu. Hatta PKK’li baba dindarlara yetişti diye çocuk yaştaki oğlunun kafasına silahı dayayıp onu katlettiği zaman bu onların gözünde normal bir eylem olarak görünüyordu.

Onlara göre din afyondu. İnsanları köleleştiren bir uyuşturucuydu. Kürtler din yüzünden geri kalmıştı. Dinin kökü kazınmalıydı, dindarlar yok edilmeliydi. Namaz kılmak, Kur’an okumak, oruç tutmak, kısacası dindar olmak Kürdistan’ın bağımsızlığı yolundaki en büyük engellerdi.

6-8 Ekim vahşeti bize gösterdi ki PKK’nin zihniyeti aynı. Kırk yıldır İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığında en ufak bir değişim olmamış.

PKK’yi şehitlerimizin kanlarının bereketi durdurdu. Biz bu gün bu katillerin köleleri haline gelmemişsek, bunda İslam şehitlerinin direnişinin payı çok büyüktür. Bugün geleceğimizden umutluysak, aydınlık yarınların beklentisi içindeysek şehitlerin sayesindedir.

Şehitlerimiz yollarımızı aydınlatan kandillerimizdir. Bu kandiller sönerse karanlıkta kalırız. Onlar imanları için, dinleri için, namusları için, tesettürleri için canlarını verdiler. Bize düşen bu şehitlerimizin aziz hatırlarını hep canlı tutmaktır. Onlar bizim erkeklerimizin, çocuklarımızın ve bacılarımızın rol modelleri olmalıdırlar.  

Diyarbakırlı Yasinleri unutmamalıyız… Baba kurşunuyla can veren Nusaybinli Küçük Alileri de unutmamalıyız… Yoksul tablacı, mazlum şehit, Kızıltepeli Küçük Ahmetleri de… Hatıraları hep canlı olmalı…