• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Sovyetlerin yıkılışı sonrası insan fıtratına aykırı olan Komünizm ütopyasının tarihe karışmasıyla Kapitalist, Liberal Batı’nın karşısında tek hakiki rakip, biricik gerçek alternatif İslam kaldı. Hasta Batı uygarlığı ayakta kalabilmek, ömrünü biraz daha uzatabilmek için tüm gücüyle İslam’a savaş açtı.

İslam’ın önlenemez yükselişi, Avrupa, Amerika ve tüm dünyada insanların İslam’ı kurtuluş ve mutluluğun kaynağı görüp ona yönelmesi, İslam’ın Batı’da hızla sempati toplayıp birçok yerde Hıristiyanlığın önüne geçmesi Batılı egemen güçleri harekete geçirdi.

O gün bugündür Batı, özellikle Amerika; İngiltere ve Fransa’nın öncülüğünde İslam dinine açtığı savaşta bitip tükenmek bilmeyen bir çaba harcıyor. Projeler üzerine proje üretiyor ve bu projeleri hayata geçirebilmek için hiçbir fedakârlıktan çekinmiyor. Büyük mali kaynakları kullanarak İslam’ın yükselişini engellemeye çalışıyor. Müslümanların birliğini bozacak, onları güçten düşürüp zayıflatacak, İslam’dan uzaklaştıracak her projeye büyük bütçeler ayırıyor. Irkçılığı, ahlaki yozlaşmayı sinsice yaygınlaştırıyor, hem kendi yapacaklarını yapıyor hem de İslam ülkelerindeki ırkçı, faşist yapıları, sapkın akımları çeşitli bahanelerle destekliyor.

Ama özellikle Batı’nın büyük kaynaklar aktararak hayata geçirdiği iki önemli proje Müslümanlar için çok büyük tehditler oluşturuyor. Müslümanların bu iki proje konusunda uyanık olmaları ve bu projeleri akamete uğratmaları gerekmektedir. Bu konuda gösterilecek bir gaflet ve gevşeklik bu şeytani projelerin başarı şansını daha da artırır.

Bu projelerden biri Müslümanların inancına, kutsallarına, değerlerine saldırarak, Müslümanların Peygamberini ve yüce kitabını aşağılayarak Müslümanlar arasında kendilerini değersiz hissetme duygusunun yaygınlaşmasını sağlamak. Bu yolla Müslümanların İslam’a, Peygambere, Kur’an’a olan bağlılığını zayıflatmak, Müslümanların bu kutsallar konusundaki hassasiyetini aşındırmak…

İslam’ın muhatabı olan halklar,  hatta Batı kültürünün istilası altındaki İslam dünyasının halkları ve genç nesiller aşağılanmasına, hakarete uğramasına rağmen savunulmayan, sahiplenilmeyen bir kutsal kitaba, bir peygambere olan ilgilerini yitirmezler mi? Dünya halklarının gözünde İslam ve O’nun kutsalları değersizleştirilmiş olmaz mı?

Batı bu saldırıları sürekli, ısrarla yapıp Müslümanları bıktırmak, bu saldırılara alıştırmak, alçak saldırıları sıradanlaştırmak ve Müslümanlar arasında değersiz olma duygusunu kökleştirip yaygınlaştırmak istiyor. Kendini değersiz gören, sürekli aşağılanmış hissedip aşağılık kompleksine kapılan bir ümmet; düşmanlarına, sömürü ve istilaya nasıl direnip de uyanışı, dirilişi gerçekleştirebilir?

Diğer bir proje ise mezhepçiliğin yaygınlaştırılmasıdır. Bu konuda Amerika ve İngiltere görev dağılımına gitmişlerdir sanki. Amerika Sünni mezhepçiliği, İngiltere ise Şii mezhepçiliği güçlendirmek, yaygınlaştırmak için kolları sıvamışlar ve ne yazık ki çok önemli aşamalar da kat etmişlerdir. Batılı şeytani güçler Müslümanların bu konudaki zaaflarını keşfetmişler, Müslümanların arasındaki geçmiş, tarihsel ihtilafları büyütüp sürekli kaşımışlar, kabuk bağlayıp iyileşme yoluna giden yarayı zehirli oklarıyla deşip kanatmışlar ve tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar güçlü bir şekilde bu silahı kullanıp ümmeti fitne bataklığında boğmaya çalışmışlardır. Müslümanların arasındaki cahil, gafil, bağnaz kesimlerin varlığı da bu şeytani projelerin daha da etkili bir şekilde uygulanmasına ne yazık ki katkı sağlamıştır.

Bugün Amerika ve İngiltere’nin denetimindeki mezhepçi kesimlerin çok sayıda televizyon kanalları, radyoları, gazeteleri, siteleri, hayır kurumları, okulları, şirketleri vardır. Çok büyük mali desteğe sahiptirler bunlar. Ve müthiş bir disiplin ve örgütlülük içinde çalışmaktadırlar. Bu kesimlerin çoğu Londra ve New York, Washington  merkezli televizyon kanallarında Şiilik ve Sünnilik adına yaptıkları yayınlarla İslam dünyasının kalbine fitne pompalamakta, ihtilafları kaşıyarak Müslümanların arasında düşmanlık, kin, nefret duygularını yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu mezhepçi kesimler bilerek veya bilmeyerek İslam düşmanlarına hizmet etmekte, Batı’nın İslam karşıtı projelerinde birer piyon görevi görmekteler.

Biz Müslümanlar mezhepçiliğin İslam’ın önünü kesmeye çalışan Batılıların bir projesi olduğunu bilmeli, bu şeytani tuzağa düşmemeli, mezhepçilik yapan, ihtilafları kaşıyan kim olursa olsun onlardan yüz çevirmeli, mezhepçilikten ve mezhepçilerden beri olduğumuzu ilan etmeliyiz.