• DOLAR 34.624
  • EURO 36.234
  • ALTIN 2918.948
  • ...

Sol, sosyalist, laik, Kemalist, ulusalcı, demokrat, liberal ve daha bilmem bir sürü süslü püslü kavramla kendilerini adlandıran ülkemizdeki laikçi kesim hiçbir zaman adil davranmadı. Her zaman ayrımcılığı, ikiyüzlülüğü tercih etti. Bu kesim Batılı efendilerinin ahlakıyla ahlaklanmayı meziyet sandı. Onlara özendi.

Batı hiçbir zaman kendisinden olmayanı insan olarak görmedi. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, adalet, hümanizm dediği zaman kastı sadece kendisiydi. Ve kendisi gibi düşünüp yaşayan… Batı kendisi dışındaki insanlık ailesine hep aşağılamayı, ötekileştirmeyi, zulmü, adaletsizliği, ayırımcılığı, sömürüyü layık gördü. İnsanlık ailesinin acılarına duyarsız kaldı. İlgilenmedi. Görmezden geldi. Kadın ve çocukların açlıktan ölmeleri, vahşice katledilmeleri, ölüleri kıyıya vuran iki fok balığı kadar bile Batıyı üzmedi, duygulandırmadı.

Ülkemizdeki laikçi kesimlerde de aynı anlayış var. Kendilerinden birinin ayağına diken battığı zaman dünyayı ayağa kaldırırlar. Her biri bir insan hakları havarisi kesilir. Birer özgürlük ve adalet savaşçısı olurlar. Özgürlük adına, adalet adına, hukuk adına, hak adına ne kadar güzel kelime varsa dillerinden dökülür. Sanırsın ki bu insanlar gece gündüz mazlum ve yoksul halklar için gözyaşı döküyorlar. Birer fazilet ve erdem timsalidirler. Öyle duygusal, insancıl bir duruş sergilerler ki etkilenmemek mümkün değil.

Ama sadece kendileri, kendilerinden olanlar söz konusu olunca bu tavrı sergilerler. Kendi menfaatleri, çıkarları söz konusu olunca bunu yaparlar.

Kendileri dışındaki insanların acılarına kördürler bu kesimler. Zulme uğrayan mazlum halkların mağduriyetlerine, adalet feryatlarına, özgürlük taleplerine duyarsız ve ilgisizdirler. Kadın çocuk demeden insanları katletmiş bir eşkıya için bile günlerce, haftalarca ağıt yakmasını bilirler. Ama Amerika’nın, işgalci israil’in, diğer İslam düşmanı devlet, yapı ve örgütlerin vahşi katliamları onlarda en ufak bir duygu kırıntısı uyandırmaz. Hatta bu vahşetlere meşru kılıflar bulmaya çalışırlar.

Geçen gün AK Partili bir aydın ile CHP’den türemiş sol bir partinin genel başkanı bilinen bir haber kanalında tartışıyorlardı. AK Partili aydın sözü cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşanan zulme getirdi. Dersim, Zilan ve diğer katliamlardan bahsetmek istedi. Dindarlara, Kürtlere yönelik asimilasyon politikalarını eleştirmek istedi. Kürtlerin gerçek düşmanının CHP zihniyeti olduğunu, CHP iktidarları döneminde Kürtlerin varlıklarının yok sayıldığını, dillerinin yasaklandığını, tehcirlerle Kürtlerin yurtlarından sürüldüğünü söyledi. HDP ve PKK’nin Kürt diye bir derdinin olmadığını, öyle olsa Kürtlerin asıl düşmanı CHP ile flört yapmayacağını belirtti.

Sol partinin lideri ne dese beğenirsiniz? Adam resmen Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşanan zulüm ve katliamları savundu. Yaşananların gerektiğini, aksi takdirde genç devletin temellerinin sağlamlaştırılamayacağını söyledi.

İşte laikçi mantık! Kemalist, sol, ulusalcı mantık… Kendi dünya görüşünün, ideolojisinin devlet olmasının önündeki engellerin kaldırılması için kadın çocuk denilmeden on binlerce mazlumun katliamdan geçirilmesi meşru… Halkların baskı altına alınması, haklarının talan edilmesi, yurtlarından sürülmeleri, dinlerinin ve dillerinin yasaklanması meşru… Her türlü inkârcı, asimilasyoncu politika meşru…

Niye bu konuyu açtım? HDP binasının önünde günlerdir eylem yapan annelerin çığlıklarına, feryatlarına laikçiler niye ilgisiz diye sitem edenler var. Kandırılıp dağa kaçırılan evlatlarını, ciğerparelerini gözyaşları içinde isteyen bağrı yanık annelerin seslerine niye kulaklarını tıkıyorlar diye laikçi kesime kızanlar var.

Laikçiler kendilerinden olmayanların acılarına, hak arayışlarına ne zaman duyarlı oldu ki şimdi olsun. Bırakalım onları… Bizler, bu ülkenin gerçek sahipleri, bu ülke için gözlerini kırpmadan canlarını verenler, biz Müslümanlar annelere sahip çıkmalıyız.

Mazlumlar da bu ülkede kendilerine sahip çıkacak tek kesimin İslami kesim olduğunu bilerek hareket etsin, hak ve özgürlük arayışında başka kapıların önünde zaman ve ömürlerini heder ederek kendilerine yazık etmesin. 

İslam düşmanı kesimlere umut bağlamak acı bir hayal kırıklığından başka bir şey getirmez. İki asra yakın tecrübe bunu söylüyor çünkü.