• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bugün, Türkiye’nin dış politikasının son on yıldaki en önemli başarı hikayelerinden biri olan Libya'yı ele alacağız.

Ülkemiz ile Libya arasında geçmişi yüzyıllara dayalı köklü ve kıymetli ilişkiler mevcut. Ortak bir tarih, ortak bir inanç ve ortak bir kültür birlikteliğimiz olan Libya ile siyasi ilişkilerimiz, 1950'li yıllarda Libya'nın bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından başlıyor. 

1969 yılında Libya'da Kaddafi'nin iktidara gelmesiyle birlikte, zaman zaman siyasi ve ekonomik ilişkilerde iniş çıkışlar olsa da genel itibariyle iki ülke arasındaki ilişkiler olumlu seyretmiştir.

Ne var ki, 2011 yılında Arap Baharı sonrası ortaya çıkan yangın Libya'ya da sıçramış ve ülke maalesef bir iç çatışma sürecine girmiştir. Bu iç çatışma süreci ülkenin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel kodlarına ciddi anlamda zarar vermiştir.

2019 yılına gelindiğinde, ülkede zarar gören siyaset ortamı ve muhtemel çatışma ihtimali doğrultusunda Türkiye, Libya devleti (Trablus merkezli Milli Birlik Hükümeti) ile askeri işbirliği ve kıta sahanlığı alanında iki önemli anlaşma imzalamış ve tabir-i caizse duruma el koymuştur.

Bugün, Türkiye Libya'da barışın ve istikrarın tesisinde garantör konumundadır. Türkiye’nin Libya'daki varlığı aynı zamanda Libya'nın komşusu olan ülkeler için de ciddi manada önem arz etmektedir.

Her ne kadar, bundan birkaç yıl öncesine kadar Libya'nın doğusundaki aktörler ile ülkemiz arasında ihtilaflar olsa da, bugün gelinen noktada ülke olarak, Libya'nın doğusundaki aktörler ile de iyi ilişkiler geliştirmiş ve sorunların çözümüne katkı sağlamışız.

Bugün, siyasi arenada Türkiye, Libya'da önemli bir aktördür. Türkiye'nin, doğrudan veya dolaylı olarak, içerisinde olmadığı bir siyasi sürecin başarılı olması oldukça güçtür.

Ekonomik alanda iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri olumludur. Zira Libya, ülkemizin Afrika kıtasındaki en büyük ikinci ticari partneridir. Diğer yandan, Türk müteahhitlik sektörünün Libya macerası hepimizin malumudur. Şunu unutmamak gerekir; 1972 yılında Türk müteahhitlik sektörünün yurtdışı tecrübesi Libya ile başlamıştır. Bugün, Türk müteahhitleri dünyanın birçok noktasında kıymetli projeler gerçekleştiriyorsa bu Libya'da elde edilen tecrübenin sonucudur.

Sonuç olarak Libya, Türkiye için her alanda oldukça önemlidir.

Libya'da ne işimiz var gibi bir soru oldukça anlamsız ve sığ bir sorudur.

Türkiye, Libya'da her alanda var olmalı ve gücünü artırmalıdır.

Türkiye, Libya'nın istikrar ve refahına katkı sağlamaya devam etmelidir.

Burada bizlere düşen ise Türkiye'nin Libya'da izlediği tutarlı ve özverili politikalara destek olmaktır. Uzun vadede bunun hem ülkemiz hem de Libya için değerli sonuçları olacaktır.

Önümüzdeki yazılarda Libya'yı ele almaya devam edeceğiz... Gazze’ye selam, direnişe devam!