• DOLAR 32.872
  • EURO 35.191
  • ALTIN 2429.25
  • ...

Pazar günü yurtdışından akrabalarım geldi… Türkiye’ye ilk gelmişlerdi…

Dün onları İstanbul’da tarihi yerleri gezdirmeye çıkardım… İlk durağımız Fatih Camisi ve Fatih Sultan Mehmet türbesi idi. Öğle namazımızı Fatih Camisi’nde kıldıktan sonra türbeyi ziyaret ettik. Fatih Sultan Mehmet için dua ettik ve Fatiha okuduk… Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi ve İslam adına verdiği hizmeti anlattım… Gözyaşlarıyla dinleyenler oldu…

Hepsi benim yeğenlerim ve 16-18 yaşlarında kız çocukları… İlk defa yurtdışına çıktılar… İslam tarihini hep merakla büyümüşler… Ayrıca, Diriliş Ertuğrul, Payitaht gibi dizileri izlemişler Osmanlı’dan haberdarlar… Dolayısıyla, Sultan Ahmet Camii, Süleymaniye Camisini, Zeyrek Camisini ziyaret ettik… Topkapı müzesine gittik ama yabancılar için çok pahalı, giremedik… Yeğenlerime farklı bir şeyler söyledim, farklı bir günde geliriz dedim…

Oradan döndük, hadi son olarak Ayasofya’ya girelim ve akşam namazını orada kılarız dedik… 4 Temmuz 2020'de 86 yıl sonra kılınan ilk cuma namazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı büyük bir merasimle yeniden ibadete açılan Ayasofya’nın açılışı sırasında ben bizzat çocuklarımla katılmıştım ve telefon üzerinden babama canlı olarak ilk Cuma hutbesini dinlettirmiştim… Babam şükür namazını kılıp kurban kesmişti, sevinçten gözyaşlarını tutamamıştı…

1997’de Babam ilk defa Türkiye’yi ziyaret etmişti. Atatürk Havaalanından çıktıktan sonra direk Ayasofya’ya götürün beni demişti… Ayasofya’ya gittik taksiciye fazladan para bile verdi. Taksici geri uzatmıştı ama hatırlıyorum Babam “sadaka Ayasofya” demişti… Ben Sultan Ahmet Camisine girelim dedim ama Babam ‘hayır’ Ayasofya’ya gireceğiz dedi… Doğru Ayasofya’ya gittik ve bilet almamız gerekiyor deyince Babam şaşırdı… Söyle onlara dedi, tercüme et dedi bana! Gerek yok Babam, dedim… Hayır dedi… Tercüme et! Burayı benim Halifem, Padişahım Fatih Sultan Mehmet kanla almıştır, siz buraya giriş için para isteyemezsiniz benden, ben bir Müslümanım, dedi…

Ben o zaman küçüktüm ve Türkiye’deki siyasi durumu biliyordum… Tercüme etmedim, Babam dedim, gel ben bilet alayım girelim ve gidelim, dedim… Hayır dedi, ben Allah’ın evine para vererek giremem dedi… Zar zor Babamı sakinleştirdim ve uzaklaştık…

Babam orada yıkıldı, yarım saat başını eğip ağladı… Şu anda bunu yazarken o günü hatırlıyorum, Babamı ağlarken daha önce hiç görmemiştim… Yıllar geçti, o gün hiç aklımdan çıkmamıştı benim… Babama müjdeyi vermek için sabırsızlanıyordum. O gün çattı ve 4 Temmuz’da sabah namazında babamı aradım ve Ayasofya’ya gideceğimi ve ilk cumayı kılacağımı söyledim… Oğlum dedi… Çocuklarını da götür o tarihi anı kaçırmasınlar, dedi! İşte Ayasofya açıldı, canlı yayında babama hutbeyi dinlettirdim…

Olan yine oldu… Yeğenlerim gelirken babam onlara Ayasofya’yı anlatmış ve mutlaka orayı ziyaret etmelerini söylemiş… Dolayısıyla en son Ayasofya’ya gitmiştik… Aynı hikâye tekrarlandı… Ben daha da şaşırdım… Türk vatandaşı mısınız diye sordular… Hayır dedim… Giremezsiniz, bilet almanız gerekiyor, dediler… Nasıl dedim… İşte öyle bakanlık tarafından yeni uygulama dediler… Kızlar şaşırdılar! Hani burası açılmıştı, dediler… Babam onlara 97’de yaşadığı olayı anlatmıştı… Kızlar şaşırdılar… Aynı şeyi bu sefer babamın torunları yaşıyordu… Yabancıysanız bilet alacaksınız, dediler… Kızlar biz Müslümanız dediler ama olmadı, hayır dediler… Yeğenlerim hayır dediler biz bilet almayacağız… Ben problem değil bilet alıp gireceğiz dedim ama torunlar dedelerinin izinden gittiler… Allah’ın evine para vererek girmeyeceğiz, bizim dedemiz de girmemiştir biz de girmeyeceğiz dediler… Ayasofya’ya giremedik… Yazık, gerçekten yazık…