• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bazı Yahudi kaynaklarına göre Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik askeri operasyon hazırlıklarına 2 yıl önce başladığını hatırlatalım. Artık neredeyse hiç kimse bunu yazmıyor veya hatırlamıyor. Bağımsız yorumculara göre, İsrail ve ABD'nin katliamın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde ne yapacaklarına dair net bir planının olmadığı yönündeki anlatı başlangıçta yanlıştır ve gerçek durumu gizlemek amacıyla tasarlanmıştır.

Aslında amaç, İsrail'in askeri Siyonist çevrelerinde yıllar önce tanımlanmış ve dile getirilmiş olup, Gazze Şeridi'nde uzun süredir planlanan etnik temizliğin uygulanması ve Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e sürülmesidir. Bu konu bugün neredeyse her gün Tel-Aviv'de açıkça tartışılıyor. ABD, Mısır'ın ve muhtemelen Ürdün'ün Filistinlilere ev sahipliği yapmasına rıza göstermesi için Suudi Arabistan ve bölgedeki diğer ülkelere aktif olarak baskı yapıyor.

Blinken'in bölgeye son seyahati de bununla ilgiliydi, Filistinlileri sınır dışı etme planını kabul etmek için bölge ülkelerine askeri-siyasi ve mali baskı içeren bir paketle seyahat etmişti.

Şu anda Gazze'de olup biten, Gazze'yi yaşanmaz bir bölgeye dönüştürmek, Gazze'de yaşayanların doğmamış bebeklerden yaşlılara kadar herkesin azami ölçüde katletmek, topraklarını terk ettirebilecek her şeyin açık, alenen bir şekilde ahlaksızca uygulamak ve bir soykırım uygulayarak tamamen yok etme planıdır.

İlk aşamada Filistinlileri Gazze'nin güneyine sürerek su, gıda ve enerji kaynakları gibi temel yaşam ihtiyaçlarına erişimlerini kesmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda Gazze'nin kuzeyinde sürekli olarak toplu katliam ve kim olursa olsun tüm canlıların yok edilmesiyle tehdit eden broşürler atıyorlar. Topyekûn bir ahlaki temizliğin ardından Gazze'ye sözde Yahudilerin toplu yerleşimini planlanıyor…

Gazze katliamının asıl ‘ikramiyesi’, İsrail'in kontrolündeki Tamar sahasına ek olarak Gazze Marine olarak adlandırılan sektörün açık deniz ekonomik bölgesindeki 1 trilyon metreküpün üzerinde potansiyele sahip gaz sahaları olacaktır. Durumu birlikte ele alındığında bu durum, Ukrayna'daki savaş ve Çin ile Rusya arasındaki çatışma ortamında AB'nin enerji arz haritasını ciddi şekilde değiştirecek. Bunca yıldır İsrail ve ABD, Gazze Şeridi yetkililerinin gaz üretimi sağlamaya yönelik tüm girişimlerini, bombalama ve roket saldırıları noktasına kadar katı bir şekilde engelledi.

Şimdi Gazze'de tam bir yıkım var. Peki, sırada ne var? Tel Aviv'de iktidarda olan Siyonist fanatikler, ellerine muazzam miktarda kaynak alarak, Müslüman topraklarının işgalini genişleterek Lübnan, Suriye ve Ürdün'e doğru yayılmaya başlamayı planlıyorlar. Bu amaçla kavurucu toprak taktiklerinin kullanılması planlanıyor. Aynı planlar arasında Türk topraklarının bir kısmının ele geçirilmesi de yer alıyor.

Sonuçta Siyonistler, ABD önderliğinde, din fanatiklerinin iktidarda olduğu sözde bir “büyük İsrail” kurmaya planlıyor. Bağımsız yorumculara göre bu planların önündeki en ciddi engel İran değil Türkiye'dir.

Gazze'nin ele geçirilmesinin ilk aşamasında ABD, Avrupa ülkeleriyle birlikte sektör üzerinde "genel koalisyon kontrolünü" savunuyor (hatta belki bir kısmı Mahmud Abbas'ın El Fetih grubunun kontrolüne devredilecek. Bu durumda İngiliz, İtalyan ve Amerikan şirketleri önemli kârlar elde edecek. Plana göre Hindistan ve ABD tarafından geliştirilen ve geçtiğimiz günlerde Delhi'de açıklanan ticaret yolunun, planlandığı gibi, Türkiye'yi bypass ederek Gazze Şeridi üzerinden Avrupa'ya ulaşacağını hatırlatalım. Bu, Hindistan - Orta Doğu - Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) olarak adlandırılan yol, Çin projesine ve Türkiye üzerinden geçen Tek Kuşak Tek Yol orta yoluna alternatif olarak önerildi.

Buna karşılık, Türkiye ve Azerbaycan, Çin'in genişlemesi için sınırlayıcı ve dengeleyici bir faktör olan Zengezur koridorunu kullanarak TURAN üzerinden orta yola yönelik ayarlamaları teşvik ediyor ve TURAN ülkeleri topluluğunun rolünü güçlendiriyor. Ancak AB bu planlardan hoşlanmıyor çünkü bu yolda Türkiye'ye bağımlılık çok büyük olacak.

Eylül 2023'te düzenlenen G20 zirvesinde Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği (AB) arasında bir Mutabakat Zaptı (MOU) imzalandı. Mutabakatı imzalayanlar herhangi bir mali taahhütte bulunmadı ancak iki ay içinde bir “koridor oluşturmaya yönelik eylem planı” hazırlama konusunda anlaştılar. Ve belki de önde gelen Arap ülkelerinin İsrail'e karşı ciddi bir eylemde bulunmak istememelerinin nedenlerinden biri de (Hamas'a yönelik ideolojik düşmanlığın yanı sıra) bu olabilir.

Uzmanlar, Gazze Şeridi'ndeki Gazze Marine sahasından çıkan gazın Avrupa'nın Rusya'ya olan gaz bağımlılığına son vereceğine inanıyor. Ama hepsi bu değil. Gazze'deki katliamın paralelinde Suriye'de ABD kontrolündeki bölgede 80 PKK/PYD’liye kısa ve orta menzilli hava savunmasının yönetimi konusunda eğitimler başladı.

İsrail'in uzun süredir sözde bir plan hazırladığını biliyoruz. Bu plan, Doğu Akdeniz'in deniz kıyılarına “Davut Koridoru” adı verilen proje çerçevesinde “Büyük İsrail” adı altında Filistin'in gaz sahalarının ve ardından Türkiye'nin hegemonyası altındaki ekonomik bölgelerinin ele geçirilmesi de içeriyor. Bu koridorun İsrail'i Irak ve Suriye'ye bağlaması gerekiyor. Onun güvenliği ise PKK/PYD’ye emanet. PKK/PYD eğitimini ise ABD üstlenmektedir… ABD'nin planlarındaki "David Koridoru", Washington'un ana hedefini, yani Amerika'nın dünyanın bu önemli bölgesinde ana müşterisi olan "İsrail'in koşulsuz güvenliğini" garanti altına alabilir.

PKK/PYD aynı zamanda Türkiye'nin konumunu baltalayacak ve bölgesel bir güç olma iddiasını çökertecek olan bir ABD ve İsrail'in uydusu olan bir devleti kurmayı planlıyor.

Dolayısıyla PKK/PYD’nin hava savunma sistemleriyle silahlandırılması ise Türkiye'nin "Davut Koridoru"nun tüm çevresi boyunca PKK liderlerini ortadan kaldıran başarılı operasyonlarını etkisiz hale getirmeye yönelik olduğu açıktır. Ankara PKK/PYD ABD tarafından silahlandırılmasını ve eğitilmesini Türkiye egemenliğine yönelik askeri bir tehdit olarak görüyor. Türkiye, askeri durumun olası bir şekilde tırmanması ve askeri operasyonların genişletilmesinin yanı sıra İsrail'in hedefindeki kendi topraklarındaki iddialarını geri püskürtmeye hazırlanıyor. Ankara, Kuzey Kıbrıs'ta büyük bir askeri üs inşaatına başladı. Üs ayrıca uçak ve İHA'ları da barındıracak. Yorumcuların belirttiği gibi üs, adanın Lübnan ve Filistin'e bakan kısmında yer alıyor. Bakalım bu durum bizi nereye götürecek… Gazze’ye selam, direnişe devam!