Asrın felaketi Ahlak felaketini unutturmasın
Ülkemiz üst üste depremlerle sarsılmaya devam ediyor... Bir gün bile ‘ne oluyor acaba ne olacak halimiz’ diye düşünmeden geçmiyor... Türkiye'de depreme dayanıklı olmayan yapıların dönüştürülmesi amacıyla son 20 yılda çok sayıda kentsel dönüşüm projesi hazırlandı. Bu projelere karşı çıkanlar oldu ve davalar açarak engellendi. Bugün Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı her gün artıyor... Engellenen projeler ve riskli alanlar arasında, asrın felaketinin yaşandığı Adana, Diyarbakır, Hatay ve Malatya da yer aldı. Buna karşı çıkanlar bugün ne düşünüyorlar ve ne hissediyorlar, merak ediyorum... Japonya’da yaşanmış olsaydı buna karşı çıkanlar ve karar veren hakimler dahil ‘harakiri’ yaparlardı, insanların arasına çıkamazlardı... Siyaseti alet ederek insanların hayatlarıyla nasıl oynanır, gerçekten aklım almıyor...
6 Şubat’ta bir Asrın Felaketini yaşadık ama; görmek istemediğimiz büyük bir felaket daha var ‘Ahlak Felaketi’. Ahlak tamamen çökmüş... Büyük bir deprem yaşanmış ve ahlakımız dayatılan sekülerizmin enkazı altında kalmış. Kimse dem vurmuyor, kimse yardıma çağırmıyor... Çağırsak bile yardıma gelecek kim kaldı ki...? Dinden bağımsız, dini ya da ruhaniyetten uzak bir hayat biçiminin peşine düştük. Bu millete ait olmayan laiklik kavramıyla dini ve sivil işleri birbirinden ayırmaya çalıştılar ve olan oldu. Kravat ve papyon takan, Allah’a inanmıyorum, ben deistim, ateistim, ben bilime inanıyorum diyen kendini medeni, modern sandı. Onu bile beceremedik... Medeni olmaya çalışırken her şeyimizi kaybettik. Ne Müslüman kaldık ne de laik bir insan olabildik...! İnşallah diyen, Allah korusun diyen, maşallah diyen ateistler türedi... Cenaze törenlerine katılan laikliği savunan bürokratlarımız ve siyasetçilerimiz türedi... Ahlak çökmüş derken özellikle Müslümanların ahlakı çökmüş anlamında söylemiyorum yanlış anlaşılmasın, tüm insanların ahlakı çökmüş... Laik laikliğe göre, Müslüman İslam’a göre, Ateist ateizme göre yaşamıyor... Medeni insanların hayatında her şeyin bir usulü vardır... Artık hiçbir usul kalmadı...
Biz, hala ülkemizde yaşanan felaketin büyüklüğünü anlamış değiliz. Çünkü, daha önceden büyük bir depremle ahlakımız çökmüş... Dinciler bunu günah ile bağlıyorlar, muhalefet iktidarı suçluyorlar... Ahlak çökünce öyle oluyor... Her Cuma hutbesinde okuyup ta bir türlü hayatımıza hiç girmeyen bir ayet var “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Hangimiz adaletli davranıyoruz... Hepimiz ilk günlerde deprem bölgesindeki insanlarımıza yardıma koştuk... Şimdi ne oldu bize...? Neden konteyner fiyatları her gün artmaktadır...? Neden kiralar artmaktadır...? Ne değişti...? Deprem bölgesindeki insanlar üzerinden para kazanmak hangi ahlaka girer? Konteyner ve Çadır ticareti birden patladı... Akbabalar gibi bölgede gezen inşaatçılar, emlakçılar, tırcılar hangi ahlaka sahipler, merak ediyorum... Bu tavrın tam aksine hareket eden ekser halkımızı müstesna tutuyorum… Ne olur, ikinci dünya savaşından sonra Almanlar gibi kendi devletini ayaklandırmak için ve kendi insanına yardım etmek için birlik ve beraberlik içinde birkaç ay bu büyük felaketi yaşayan insanlar için bizler de çalışsak ne olur...? Bizler büyük medeniyetin torunları değil miyiz, bizler Alemlere rahmet olsun diye gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’in ümmeti değil miyiz? Ne olur, gerçek insan olalım, sırtlan olmayalım...