• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Dünyada acayip şeyler oluyor. İnsanlar adeta kıyamet koparmak için uğraşıyormuş gibi hareket ediyor... Nedenini bilmem ama; herkes sinirli ve patlamak üzere. Dünya nimetlerine kavuşmak için insanoğlunun harcadığı enerjiyi bilim için harcamış olsaydı ‘başka gezegenlerde’ yaşama başlamış olurduk... Gökyüzünde adet dışında bir bulut görsek, Mekke’de ve Medine’de yağmur yağsa hemen ahir zamana ve kıyamete bağlıyoruz ama; kıyametten pek korkmuyoruz gibi geliyor...  Yanlış anlaşılmasın, Müslümanları eleştirmiyorum, bu hal tüm dünyada mevcut... Son otuz yıl yaşanan savaşları hatırlayın... Rusya’nın dağılmasıyla başlayan savaşlar hala devam etmektedir. Dur diyen ve hesap soran yok... Filistin’de yaşananları anlatmaya bile utanıyorum... Her savaşın başında tepki göstererek sokaklara çıktık. Sloganlar attık, lanetledik, lanet etmeyenleri bile lanetledik! Bizzat şahit olduğum savaş karşıtı mitingler oldu. İntikam için yeminler ettik, hesabını soracağız diye söz verdik... Bazen aklıma geliyor... Yeminlerimizi bozduk, verdiğimiz sözleri unuttuk. Bu mitinglerde insanları coşturanları ve yemin ettirenleri bazen görüyorum ve karşılaşıyorum. Ettikleri yeminlerini, verdikleri sözlerini çoktan unutmuşlar. Son otuz yıl içinde bölgemizde yaşanan savaşların hepsi uydurma gerekçelerle çıkarıldığını biliyoruz... Ne büyük zulümler yapıldığını da biliyoruz... Yüz binlerce masum insan evinden edildi ve yüz binlerce masum toprağa gömüldü... Hani intikam alacaktık ve hesabını soracaktık!? Kimin hesabını sorduk? Kimden intikam aldık... Bir kaç yıl küs kaldık sonra yeniden barıştık, hiçbir şey olmamış gibi bu zalimler ile ilişkilere devam ettik. Gelelim İsveç’te yakılan Kur’an-ı Kerim’e ve haklı olarak gösterdiğimiz tepkiye...

Allah aşkına söyleyin, Batı’da ilk defa mı böyle olay yaşanıyor? Daha önceleri defalarca İslam ve Müslüman karşıtı eylemler yaşanmadı mı? Sonuç? Neden Tevrat yakılmıyor? Neden hep Müslümanların kutsallarına saldırılıyor? Türkiye başta olmak üzere Arabistan, İran, Kuveyt, BAE, Bahreyn, Irak, Mısır, Katar, Ürdün ve diğerleri İsveç’e tepki gösterdi. Şimdi biz sokaklara çıktık sloganlar attık ve tepkimizi ortaya koyduk. Hatırlayın, bir kaç yıl önce Hz. Peygamberimize hakaret ettiklerinde sokaklara dökülmüştük. Hindistan’ı, Çin’i, Rusya’yı hatırlayın... İnanın yine yapacaklar... Biz yine tepkimizi ortaya koyalım, ona birşey demiyorum, Kur’an yakan insanlar varken rahat evimizde asla duramayız ama; miting yapıp sonra evimize dönüp büyük bir cihat etmiş gibi ‘gazi’ havasına girmeyelim. Bir sonuç elde edelim... İsveç başbakanının yaptığı açıklamayla yetinmeyelim... BM’de, Avrupa Parlamentosunda gündeme getirelim, yaklaşık iki milyar Müslüman’ın duygularıyla oynamanın ifade özgürlüğü olmadığını bu yaratıklara anlatalım ve İslam’a dil uzatana ve hakaret edene ağır bir cezai kaideyi kabul ettirelim... Fransa Cumhurbaşkanı ‘Hz. Peygambere hakareti’ ifade özgürlüğü olarak nitelemiştir. ABD, Irak’ta yüz binlerce insanı uydurulmuş gerekçelerle katletti... Arap baharını gördük... Hiç kimse hesabı sormadı...

Batı dünyası asla Kur’an’ı yakamaz. Yaktıkları para karşılığı satılan Kur’an’ın Mushaflarıdır. Batı’nın bu tür eylemleri bizi yoklamak için kullandıkları bir yönteme benziyor. Bu eylemleri yapan değil yaptıranları ortaya çıkarmak lazım. Bunlara ciddi bir hesap sorulmadıkça bu tür bağnaz eylemler devam edecektir. Diğer merak ettiğim konu ise Kur’an’a sahip çıkan ülkelerin bu kitaba göre ne zaman yaşamaya başlayacağıdır. Eğer, gösterdiğimiz tepkilerimizde samimiysek yürürlükten kaldırılan Kur’an’ı geri getirelim. Eğer, gerçekten Kur’an’ı seviyorsak neden onun dediklerine sahip çıkmıyoruz. Türkiye, Arabistan, Irak, İran, Katar, Mısır, Pakistan, Ürdün ne zaman kendi kitabına dönecek, ona göre yaşayacaktır? Asıl Kur’an’a sahip çıkmak o kitabın hükümlerini uygulamak değil midir? Batı’yı anladık... Aramızdaki Kur’an düşmanlarına ne yapacağız... Yakmak ile hakaret etmek aynı saygısızlık değil mi? Bu Kur’an meselesini ciddi olarak gündeme getirip kökünden halletmemiz lazım. Yoksa provokasyonlar hep olacak... Yakılan Kur’an değil Mushaf’tır. Kur’an asla yanmaz, değişmez, tahrif edilmez. Allah’ın ‘Kur’an’ı muhafaza’ görevini kendine yüklediğini unutmadan, bizi yükümlü kıldığı görevimize dönelim...