Kitapsız yaşamak çok zorlaştı
Okullar tatile girdi. Çocuklarımız rahatladı, biz de rahatladık! Asıl şimdi büyük ders başlıyor. Üç aylık yaz tatilini çocuklarımız nasıl geçirecek, asıl mesele bu... Diyanet ise çocuklarımızı Kur’an kurslarına çağıran bir hutbe okuttu...
Okullar tatil edildi, çocuklarımız üç aylık yaz tatiline girdi. Hem çocuklar hem de ebeveynler rahatlamış olacaklar! Zordu bu sene ne diyelim! Son Cuma günü hem karnelerini aldılar hem de başarılı olan çocuklar ebeveynlerden "söz edilen" ödüllerini de almış oldular. Anneleri çocukların karne merasimine giderken, babaları camiye Cuma namazına koştular! Babalar, yani bizler güzel bir hutbe dinledik, öyle değil mi? Çocuklarımızı yaz tatilinde camiye yani Kur’an kursuna gönderirsek çocuklarımız için hayırlı bir iş yapmış oluruz... Biz zamanında okumadık, medreselerden hep kaçtık ve Kitabımızı mehcur bıraktık. Bari çocuklarımız Kitabımızı öğrensinler, okusunlar ve bize de öğretsinler... Camiden gelince çocuklarımıza ihmal etmeden hep soralım, Hoca size ne anlattı bugün, diye... Onlar bize anlatacaklar ve biz de Kitabımızı öğrenmiş olacağız. Sakın çocuklarınıza ben bilmiyorum demeyin, gülerler... Kontrol ediyormuş gibi, Allah'ın ayetlerini doğru anlamış mı bakıyormuş gibi soralım... Ben bilmiyorum oğlum ya da kızım dersek, çocuk demez mi bize, baba veya anne sen nasıl Allah'ın kitabını bilmezsin, sen Müslüman değil misin?! Ne diyeceğiz çocuklarımıza?! Özür diliyorum... Böyle bir şey olmayacak... Çocuklarımız yine "elif-ba"yı öğrenecekler ya da bilmedikleri bir dilde ne olduğu anlamadığı bir kitabı okumaya çalışacaklar... Harflerini iyi telaffuz eden çocuğa Hoca aferin diyecek ve diğer çocuklara da, Ekrem gibi telaffuz ediniz, diyecek! Ekrem de eve gelince anneciğim kursta en iyi bilen benim diyecek, annesi de bir aferin verecek! Ben de bir aferin vereyim vitir olsun bari!
Evet biraz kaba oldu ama; gerçekten üzülüyorum! Kitabımızı çok mehcur bıraktık. Uzaklaştıkça uzaklaştık, anlamaz olduk. Ölülerimizi kurtarmak ve onlara sevap göndermek için Hocayı çağırıp okutuyoruz Kitabımızı... Medreselerde, İlahiyat Fakültelerinde anlayıp dediklerini yapmak için değil, Hocadan aferin ya da iyi bir not almak için Kitabımızı okuyorlar. Kitaba göre yaşamaya çalışınca hep engellerle karşılaşıyorsun... Faiz, içki, yalan, dolandırıcılık, riya, yoksulu hor görme, zenginlere yağ çekme, sınırları aşma ne yok ki bizde Kitabımıza ters ne varsa toplumda hortlamış. Kitabımızda Allah (C.C.) israf yapanları sevmem diyor, bizde israf var. Yok mu kardeşim? Gerçekten sor kendine sen de israf yok mu? Namaz kılmayanları sevmem demiyor, israf yapanları sevmem diyor Yaradanımız! Kitabımızdan uzaklaştıkça hayatımız zorlaşıyor. Kitapsız yaşamak çok zor... Müslüman isek Müslümanın uyması gereken Kibaptaki kurallara göre yaşamak zorunda değil miyiz? Hangi kuralına ve hangi hükmüne uyuyoruz? Cuma günü camiye gidip iki rekat namaz kılmak seni kurtulan Müslüman yapmaz. Çoğu caminin imamı bile her hutbede okuduğu ayete uymuyor. Hangi ayetten bahsettiğimi biliyorsunuz! Şu ayetten söz ediyorum: "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl Suresi 90. Ayet).
Evet... Adaletli olmak... Önce Allah'a karşı adaletli olmalıyız, sonra diğer konularda... Çocuklarımızı kandırmayalım ve doğru dürüst bir eğitim verelim. Camilerimizde ‘elif-ba’yı da öğretsinler ama; Kitabımızda Allah'ın bizden istediği şeyleri de anlatsınlar. Tecvidi daha sonra da öğrenecekler asıl her hutbede okuduğumuz ayeti öğretsinler... Çocuklarımız sözde değil, özde Müslüman olsunlar!