• DOLAR 34.524
  • EURO 36.157
  • ALTIN 3003.45
  • ...

Boşandığı eşinden sonra ikinci evliliğini yapmak isteyen bayan okuyucumuz durumunu şöyle anlatıyor:

“Beş yıl önce boşandık. Biri sekiz, diğeri on dört yaşında iki oğlum var. Mahkeme, çocukların benim yanımda kalacağına hükmetti. Kendim de dört yıldır özel bir işte çalışıyorum. Çalıştığım işyerinden birisi bana evlilik teklif etti ben de kabul ettim. Yalnız onun ailesi, oğulları gelirse bu iş olmaz demiş, ailesinin dedikleri onun da kafasına takılmış. Bu çocuklardan şikayet etmem ama aynı evde yarın bir sorun yaşasak, onları kırarsam hoş olmaz dedi. Ben de onlar annemde kalırlar, haftada iki gün gelirler dedim. Şimdi o ailesini bu konuda ikna etmekte zorlandığını söylüyor. Çocuklarımı bu halde yaşlı ve hasta anneme bırakmakla da iyi mi yapıyorum, çok emin değilim. Bir yandan ailesiyle birlikte bana talip olan kişinin kararsızlığı, diğer yandan iki oğlumun durumu. Doğru yolda mı ilerliyorum, şaştım kaldım. Ne tavsiye ediyorsunuz?”

Hayatta, böyle vakıaların hakikati, en çok arada kalanlar için acıdır. Bir boşanmanın asıl mağduru elbette ki çocuklardır.

Eşinden gördüğü eziyete sabrettiğini söyleyenlerin çoğu da ona sırf çocukları için katlandığını dile getirirler. İkinci evliliğin kadına haram olmadığı da bir hakikattir.

Yalnız neyin kime nasıl helal ve haram olduğunu konuşurken, dengeli, haksızlıktan, eziyetten uzak bir takım fedakârlıkların da konuşulması gerekir. Dünya hayatının fani, kararsız, vefasız, çok kısa ve aldatıcı olduğunu bilmek ve bunu tekerleme gibi söylemek, kişiyi tedavi etmez. Mesele bunun gereği olan sabır, sebat, metanet, tevekkül, dua gibi değerlere sarılmaktır. 

Ve ‘aman meclisten uzak olsun, aman konuşarak bile olsa, merak uyandırmayalım, bilmeyerek, düşünceleri o yöne sevketmeyelim` diyerek sık sık ifade etmekten kaçındığımız boşanma, ayrılık, Allah`ın sevmediği türden de olsa sonuçta helal olduğundan husule gelen yeni durumda çocukların sahipsizliği, boynu bükük, babasız ve annesiz bir öksüz-yetimlik hissi içinde bırakılması, vicdanı yaralayan bir tutumdur.

Bu örnekte belirtildiği üzere boşanma ile ciddi bir psikolojik yıkıma maruz kalan çocuklar, yapılan ikinci evlilikle dalga dalga savrulmaktadırlar.

Bu evliliği, aynı durumdaki bir erkek için düşündüğümüzde dahi çocuklar, eve gelecek yeni kadına alışmanın risklerine karşı tepki verirlerken, bu örnekteki çocukların, bu şartlarda annelerinin evliliğine yükleyecekleri anlam daha ağır olacaktır.

Okuyucumuzun, giriştiği bu ikinci evlilikte, çocuklarını terk edecek olması, anneyi; çocuklarının zihninde; “ismi bile unutulması gereken kişi” etiketiyle kodlayacaktır. Neden, çünkü çocukların şefkat ve ilgi yoğunluğu yönüyle anneye daha yakın oluşu, annenin tavırlarının daha kalıcı izler bırakmasına sebep olmaktadır.

Okuyucumuzun ikinci evlilik yaparken iki oğlunun da yanında olması halinde de, annelerinin evliliği nedeniyle bir başka evde kalmaları halinde de, çocukların yeni kocayı nasıl göreceklerinin şimdiden belli olması gerekir.

Özellikle yaşı büyük olan çocukla bu yeni süreç uygun bir dille konuşulabilir. “O sizi çok seviyor ve sizin yeni babanız olacak. Siz onunla çok iyi anlaşacaksınız” gibi, rahatlatıcı diyaloglar onlara güven vermede yardımcı olacaktır.

Tabi ki, evliliğin kararsız bir şaşkınlıkla başlaması, belirsiz bir geleceğe yelken açmak gibidir. İşin başında kapalı bırakılmış, iki tarafın da kafasında netleşmemiş bir takım soruların ikinci bir hayal kırıklığına yol açmasına müsaade etmek de çok akıl kârı değildir.

Okuyucumuzun anlattığı örnek için biz, ‘şöyle yapın, böyle yapmayın` deme makamında değiliz. Vereceği karar ne olursa olsun, en az hasar verecek olan, hakkaniyete en yakın ve vicdanı en az sızlatan kararı versin deriz.

Dua bekleriz.

 

 

 

Diğer Köşe Yazarları