• DOLAR 34.596
  • EURO 36.158
  • ALTIN 2997.813
  • ...

Eşinin aklıyla ilgili şüphelerinden bahseden beyefendi okuyucumuz şöyle yazıyor:

“Bir yıldır evliyiz. Ben üniversite mezunuyum ve şu anda devlet kurumunda memurum. Kısa süren bir nişanlılık sonrası akrabamın kızıyla evlendim, daha doğrusu evlendirildim. Kendisini önceden pek tanımıyordum. Evlendikten sonra söz ve hareketlerinden onun biraz tuhaf olduğunu fark ettim.

Hiç gülünmeyecek şeylere gülüyor, çok saçma yorumlar yapıyor, anlattığım bir şeyi anlamıyor, her şeyden korkuyor, ikide bir ben seninle niye evlendim, ben anneme gideceğim diyor. Ne ütü, ne yemek, ne temizlik hiçbirini doğru dürüst bilmiyor, ben eve geliyorum, hiç oralı olmuyor. Yürüyüşü de konuşması da anormal. Konuştuklarına ve yaptıklarına bakınca sanki aklının noksan olduğuna kanaat getiriyorum.

Hani psikolojisi bozuk filan gibi değil, yarı deli gibi bir şey. Onunla bir davete filan gidemem diye düşünüyorum, şimdi kime kızacağımı bilmiyorum. Boşasam ona yazık olur, boşamasam bana yazık olur gibi bir sürü karışık düşünce ile boğuşuyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?”

Okuyucularımızdan gelen sorularda bir taraftan şikayet varsa diğerini bizzat kendinden dinleme imkanımız olmadığı için anlatılan duruma göre değerlendirmek durumunda olduğumuzu evvela belirtelim.

Sorunun başında ‘evlendirildim` ifadesi, en başta bu işte bir istek ve gönül problemi olduğuna işaret ediyor. Yani okuyucumuzun da, eşinin de, karşılıklı olarak tam birbirleri konusunda karar vermeden evlendikleri ve hâlâ bu kararsızlığın aşılmadığı görülüyor.

Gönül, birine henüz ısınmadığı zaman, küçük kusurlar büyütülür, basit tartışmalar genişletilir, normalde herkesin unuttuğu hatalar şişirilir, ufacık yanlışlar hayat memat meselesi yapılır, bazen görülen can sıkıcı davranışlar sürekli onun vasfı, sıfatı ve ahlakı olarak işlenir, hoşa gitmeyen halleri abartılır.

Burada da aynısı vardır demiyoruz ancak bahsedilen örnekler üzerinden eşi hakkında ‘yarı deli` hükmünü vermenin de çok adilce olmadığı açıktır.

Ev işlerini iyi bilmemek, yemeğin tam mahir bir aşçısı olmamak, temizlik konusunda acemi olmak, doğrudan akıl noksanlığı alameti olmasa gerektir.

Yorumların saçma olması ve rasgele gülmeleri de biraz izaha muhtaçtır. Mesela hangi konuda nasıl bir yorum yapıyor da neye göre saçmadır. Güldüğü şey nedir, ne zaman, nasıl gülmektedir. Bu sorular cevapsız bırakıldığı için bu kısmı geçiyoruz.

Diyelim ki, zannettiğiniz gibi aklı özürlü olsun. İyi de akıl noksanlığı, gizli kalacak bir şey değil ki. Şayet onda öyle bir kusur var (idi) ise, ve o madem ki akrabanızın kızı ise, bunun anneniz, ablanız, yengeniz, teyzeniz, halanız tarafından bilinmemesi mümkün değildir. Bu konuyu onların saklaması da öyle kolay değildir. Ve dediğiniz gibi olsaydı, yakınlarınızdan size fısıltı bile olsa böyle bir bilginin ulaşmaması imkansızdı.

Yürümesi ve konuşması anormal derken de, yine akıldan ziyade bedensel bir farklılık söylenmiş oluyor. Dolayısıyla burada dile getirilen hususun arkasında gizlenen başka bir resmin varlığıyla ilgilenmekte fayda var.

Nikah duasında Allah-ü Teala`dan ısrarla istenilen şey, yeni evlenen çiftlerin arasında bir ülfet kılmasıdır. Ülfet varsa hep hüsn-ü zan vardır, hayra yorma vardır, çirkinliğe değil güzelliğe odaklanma vardır.

Seven göz ayıpları görmez. Sevgi dediğimiz de her kalpte kolay tarif edilmez. Onun varlığı öyle hemen anlaşılmaz.

Hani bazı evler geç ısınır, bazı sobalar zor yanar, bazı insanlar, ortam çok sıcak olduğu halde daha fazla ısı isterler. Kimi kalpler evdeki çocukların varlığıyla birbirine ısınır, kimisi bir hastalık ve beladan sonra tutuşur, kimi de ne yapılırsa yapılsın ısınmaz ve çoğunda da kalpteki duyguları teşhis edememe sendromu vardır.

Okuyucumuz, verdiği karar ne olursa olsun, eşi için bir takım iddia ve ithamlarda bulunmaktan vazgeçmelidir.

Bir yıllık evliliği, acele verilecek kararlarla yıkmak yerine daha aklıselim bir tutumla sabretmek ve eşini kaybetmek yerine yetiştirmek, iyi yönlerini hatırlayıp kıymetini bilmek bizim tavsiyemizdir.

Boşanmak; sabredecek tâkât, tahammül edilecek güç ve başka bir çözüm kalmadığında başvurulacak son seçenek olduğuna göre kişinin kendi iç sesiyle bunu çok telaffuz etmesi, arada gelişmesi muhtemel olan gönül bağlarını zayıflatır.

Dua bekleriz.