• DOLAR 34.592
  • EURO 36.278
  • ALTIN 2968.689
  • ...

Eşinin evdeki hal ve hareketlerinden bunaldığını ifade eden beyefendi okuyucumuz durumunu detaylı biçimde yazmış. Biraz uzunca ama bütünlüğü ve meramı bozmayacak şekilde kısaltarak vermek istiyorum. Şöyle diyor kardeşimiz:

“Ben temizliğe ve bakıma dikkat eden titiz biriyim. Öyle ki sofrada yemek adabına ne kadar uyuluyor bunda bile hassasım. Anne ve babam da kalabalık olmamıza rağmen bizim yetişmemizde çok özen gösterdiler. İkisi de çevrede saygın ve itibarlı kişiler. Şu anda onlarla karşılıklı dairelerde oturuyoruz.

Hocam kendisini tam tanıyamadan, ailesi iyidir diye hızlı bir şekilde eşimle evlendik.

Kendisi namaz ve tesettür gibi İslami konularda ihmali olmadığını söylemişti. Ancak kısa bir

sonra namaz kılmamaya ve asi davranışlara başladı ta ki, sekizinci ayımızda tüm hoşgörü ve nasihatlerime rağmen bana bir firavun edasıyla yaklaşması ve isyan etmesi sonucu kendimi kaybedip dövdüm ve evimi terk etmesini istedim babam geldi zor ikna ederek aramızı buldu ve devam ettik.

Bu süre zarfında bir kaç yıl namazını kılması için adeta yalvardım kılmadı, giyimi hariç edebe dikkat etmedi. Yedinci yıl, bir çocuğumuz oldu. Şimdi düzelir dedim ama nafile. Çocuğun altını değiştirmesi için on defa söylediğim olurdu. Üç yaşına geldiğinde çocuğa acımasızca davranıp döverdi hatta komşular anneme, “ne olur torununa sahip çık” diyecek kadar çocuğu incitirdi. Şu anda iki oğlum var.

Eşim vazifelerini yapmıyor eve geldiğimde evi darmadağınık buluyorum. Artık giyecek bir şey bulamayacağımız raddeye varmayıncaya kadar çamaşırları yıkamaz yıkasa ütüsünü yapmak için de bir iki hafta tartışmadan sonra minnetle yapar.

Evin bakımıyla çocukların bakımıyla ilgilenmez, benimle bağırarak konuşması yüzünden aklımı yeme noktasına geldim anne babama arkalarından ayrı yüzlerine karşı ayrı davranır. Ev dağınık iken gezmek ister mutfağı toplamaz dağ gibi bulaşık birikir.

Daha yazamadığım yüzlercesine çocuklarım için tahammül ediyor ve sineye çekiyorum ama vallahi artık yapamıyorum. Psikolojim yüzünden normal işlerimi bile yapamaz hale geldim.

Arkadaşlar yardımcı olmak istediler olmadı, psikoloğa götürdüm olmadı, elime geçen parayı kendisine verip sen idare et dedim ama namaz dahi kıldıramadım.

Dışarıdaki sevgi saygının onda birini bana göstermiyor ve ben Allah tan korkuyorum. İkimiz de iyi tanınıp bilinen bir çevredeyiz kendisine görev verilmemesini istiyorum ama o işini iyi yaptığı için belki çocuklar üzerinde görevli oluyor ve tabi o ortamda  iyi ve sorumluluk sahibi davranıyor. Aileler tarafından çok sevilen davet edilen biri ve kendisi insan ilişkilerinde (dışarısı için söylüyorum) çok sosyal biri ve çok hızlı ve samimi arkadaş ortamı kuruyor. Niye bana ve çocuklarıma da bu kadar saygı ve sevgiyi çok görüyor.

Hele birde telefon sosyal medya vesaire kullanımı var. Evdeki tüm mesaisi face, twit ve Chat gibi programlar olup onun dışında çamaşır  bulaşık tabak çanak elbise sitelerine üye olup alım satım yapıyor.

Sanırım ben bu imtihanı kaybettim. Allah`tan başka bir çare olmadığını da aslında biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum, duygularımı kontrol edemiyorum. Sokrates`in tezi sanki bende hasıl oldu. Hocam tek kelime ile imdat desem anlayacağınızı umarak sizi Allaha emanet ediyorum.”

Evet buna benzer bir iki soruyu daha önceki yazılarımızda irdeledik. Ancak (kısaltmama rağmen) bu kadar detaylı bir soru gelince meseleye tekrar dönmek durumunda kaldık.

Öncelikle her zorlukla beraber iki kolaylık var eden, kulları için zorluk değil kolaylık dileyen, kendine yalvaranlara mutlaka icabet eden, sabredenlerin yardımcısı olan, Cenab-ı Mevla kendine sığınan kullarını unutmaz, terk etmez, bir kenara atmaz. Buna olan inancınızın sağlamlığı, tereddütsüzlüğü, samimiliği sizin can simidiniz olacaktır.

Kendinizi en başta ‘titiz` diye kodlamışsınız ve bu yönünüzü, ailenizin size yüklediği formel davranış ve temsiliyetle yani adeta virüs koruma programı ile koruma kararlığındasınız. Hassas olun eyvallah da bu kadar sert asılmayın ailem deyip de devam ettiğiniz cümlelerinize..

Eşinizin ibadet, ve zevcelikle ilgili ihmalleri sizin mükemmeliyet kalıplarınıza uymadığı için kendinizi hep mağlup hissediyorsunuz.

Su zariftir, yumuşaktır, latiftir, hayattır ama unutmayın yukardan aşağıya akan suyu tersine akıtamazsınız, önüne set kursanız bile bir tahliye vanası yapmak zorundasınız. İnsan yeryüzünde halife kılınmıştır ancak bu halifeye Sünnetullahı değiştirme değil, kullanma yetkisi verilmiştir. Hepimiz çobanız fakat bu, koçtan süt alacağımız anlamına gelmiyor.

Bir: Odak noktanızı değiştirin. Namazı emretmek göreviniz ve bunu yapıyorsunuz. Ancak onu nasip etmek, Allah`ın vazifesi. O işi O`na havale edin.

İki: Siz kocasınız, evde kaymakamsınız, savcı değil, polis değil, müfettiş, dedektif değil. Her hareketini bir önceki ile bağlama gayretinden emekli olun, rahat edin. İçinizde negatif sesleri değil, güzel hatıraları, güzel sesleri dolaştırın.

Üç: Dertlerinizi Allah`a arz ederken ağlayın, titreyin, orada çok daha detaylı olun ama diliniz kendi kusurlarınızı saysın, ta geriden başlayarak..

Dört: Eşinizin ev içindeki ve çocuklarla ilgili kusurları paranın ezik, eski veya çamurlu olması gibidir, korkmayın o değerini kaybetmez. Ve evinizde iki mücevher var, anneleri onları incitti, beslemedi demeyin, korkmayın aklını ve kalbini yitirmemiş hiçbir anne yüreğindeki şefkati vuramaz, bu durum o çocukları yıkmaz fakat babalarının ilgisizliği yıkar, annelerine vurması yıkar..

Beş: Çok büyük idealleriniz olsun. Mesela, ‘ben bu şehirdeki bütün gençlere birer kitap okutacağım` deyin ve yürüyün, evdeki sorunların çok küçüldüğünü göreceksiniz.

Altı: Kur`an okuyun. Allah dostlarının yanından ayrılmayın.

Söz uzun ama şimdilik bu kadarıyla yetinelim.

Dua bekleriz.