• DOLAR 34.575
  • EURO 36.215
  • ALTIN 2964.767
  • ...

Bundan sonra CHP, değil, sadece HDP`yi ve bir takım nostaljik kırıntıları, karşı mahalleden Saadet`i bile yanına alsa asla iktidar olamayacağının farkında.

Geriye MHP kalıyor. MHP`nin sandıkta ikiye bölünmesi, bundan sonra hesapların onlar üzerine yoğunlaşacağı anlamına da geliyor.

Ve bundan sonra adından sıkça söz ettirecek olan parti ise, çok kritik bir anda ağırlığı hissedilen HÜDA PAR olacaktır..

CHP, sadece gelecekle ilgili ufkunu, umudunu, enerjisini, heyecanını ve vizyonunu yitireceği için değil, aynı zamanda rejimin kurucusu olması hasebiyle fahri sahiplik rolünü kaybedeceği için de seçime asılmıştı, bunun için çok ciddi dış destek aldı, tüm kozlarını kullandı. Hatta neredeyse ‘hayır`ın kazanması halinde şeriata bile razı olacakmış gibi bir görüntü verdi.

Tabi bu referandum sürecinde perde gerisinde NATO patentli ve bilumum batılı istihbarat çetelerinin çevirdikleri filmlerde kimlerin hangi rolleri oynadığı yakın zamanda iletişim ağlarına düşecektir bunu da bir kenara not edelim.

Bundan sonrası, CHP, %48,6`lık oyun kendi başarısı ve kendi hanesinde olduğu algısıyla bir süre teselli olacak ve ardından elindeki heykelleriyle filan buharlaşacaktır...

Sonuçların birbirine bu kadar yakın çıkması ise, ilerde devleti tek başına yönetecek kişinin seçimi ile ilgili rehaveti ortadan kaldırmıştır.

Şimdi hayır blokunun tek umudu; ‘demek ki, yanımıza evet diyen MHP`lileri de alırsak, devleti tek başına biz yöneteceğiz` hayalidir ve bu hayal, onları biraz da olsa sakinleştirecek, sinirlerini yatıştıracaktır.

Bu arada tüm hünerleriyle, sanat ve yetenekleriyle tehditten geri durmayacaklar. Çünkü yüz yıldır, Müslüman halka ve temsilcilerine efelenmenin işe yaradığını çok iyi biliyorlar. Darbeci klikler ve ecnebiler yanlarında olsun ya da olmasın karşılarında çok ciddi bir öğrenilmiş korkaklığın olduğunu tecrübe etmişler.

Ancak 15 Temmuz`da bu korku eşiği aşıldı ve halk, 16 Nisan`a giden süreçte başta Avrupa`dan olmak üzere bir çok korkutma testlerini  de başarıyla geçmiş oldu. Dolayısıyla artık ‘ulu önder sizi çarpar` numaraları da tutmayacaktır.

Malum olduğu üzere, bu referandum öyle sıradan bir halk oylaması değildi. Zira ‘Anayasanın ilk maddelerine dokunulmadığı için rejim filan değişmiyor` dense de hem o istikamete bir kapı açılmış oldu, hem de ilk defa, parlamenter sistem gibi devletin idare tarzına, bir devrimle veya darbeyle filan değil halkın eliyle müdahale edilmiş oldu. Böylece hayır cephesinin omurgasının mottosu olan, ‘o olmasaydı biz de olmazdık` saçmalığı, ‘biz olmazsak kimse olmaz` şeklinde düzeltilmiş oldu. 

Bu seçim gösterdi ki, derdi, memleketin geleceği olmayan, endişesi bu ülkenin kimliği ve tam bağımsızlığı olmayan ya da kendi dar çevresinin çıkarını bunlara tercih edebilen ve şahsi kaprislerini her şeyin önünde gören büyük bir kitle var. Bu kalabalıkların güzel bir üslup ile, ne yapıp edilip mutlaka kendine gelmesi sağlanmalı.

Ve yine bu seçim gösterdi ki, şu coğrafyada, emperyalistlerin zincirleri koparılıp atılacaksa ve bir şeyler değiştirilecekse bu, öyle Diyarbakır`ı, Batman`ı, Ağrı`yı, Van`ı göz ardı etmekle olmaz, Kürd`ü ve Kürt`lüğü es geçerek olmaz, kardeşliği sözde bırakarak olmaz.

Geçmişiyle, etkisiyle, talepleriyle, vizyonuyla, misyonuyla ve programıyla Hüdapar`ı yok sayarak olmaz. Hüdapar`a gönül verenler sadece evet dedikleri için değil, bu memleketin sabır timsali, şevki, umudu, cesareti oldukları için Hak`tan ve adaletten yana olmayı her şeye tercih ettikleri için de teşekkürü hak ediyorlar.

Ve bugünlere dua alınarak gelindiğini bilenler ve bunu defaatle ifade edenler, yarınlara da ancak dualarla yürüneceğini de bilirler. Bu evet zaferi yarınlar için en büyük hediye olmuştur, şükür ve dua ile yola devam edilmelidir.