Qeren u hewar
Qêrîn û hewar
Bu çığlık Uludere`de çocuklarına ağlayan annelerin çığlığı. Yani Feryad ve figan.
Traktör römorkuna ve katırlara yüklenmiş cesedleri es geçtiler. Çünkü twitter geyikleri için noel zevzekliği daha önemliydi. Bacadan giriyordu, geyikleri vardı gibi kırmızı donuna kadar konuşup işin içine müftü falan da katarak alaylı kahkaha atmak onlar için daha öncelikliydi.
Yanan yürekler ağırlığınca Leanekümullah, Katelekümullah….
Kimi haber kanalları olayı hiç vermedi, kimi kısaca geçiştirdi kimi de terör şüphesi katıp sulandırdı. Devlet baba yine şaşırtmadı. Noel baba bacadan hediye bırakır demişti ya onun adına uçaktan bıraktı hediyesini. Hem de Pkk ile alakası olmayan daha çocuk yaştaki gençlere. Ailelerinin geçimi için dağ bayır demeden, kara soğuğa aldırmadan ve umutlarıyla örseledikleri tehlikelere rağmen yollara düşen gençlere..
Şimdi hangisine yanalım…
Sınırın bu tarafında kırk kat daha pahalıya satılan mazotu almak için yaşatılan zorluklara mı?
Geçimleri için sınırı geçip mazot getirme zorunluluğu olanlara kaçakcı deyip suçlanmalarına mı?
Hani şunu duymuşsunuzdur: Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş: "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam; "Kırk katır!" demiş. Bedeninin her bir parçası bir katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş. Ne acıdır ki bugün bir kişiden bahsetmiyoruz. Bir hataydı deyip geçiştirecekleri otuz beş canın tekrar hatırlattığı binlerce insanın yaşadığı bir gerçekten bahsediyoruz.
Evet dert bir değil ki, hangisine yanalım…
“Kendi uçağını düşürme, kendi camisini veya stadını bombalama gibi planlarla güç devşirmeye çalışanlar deşifre olduğu halde, kurumları içinden birkaç kişiyle yetinip, bunları temizlemediği gibi terfi ettirenlere mi?”
“Olağanüstü hal olmayacak” dedikleri halde, kolluğun olağandışı birtakım işlerine göz yumanlara mı?
Yaşadığı yere göre kıymet biçilen insan hayatının ucuzluğuna mı?
Şark köşesinde, can çekişirken taze kan bularak ellerini ovuşturan yerli şovenistlerin duygu pazarındaki kârına mı? Ya da garp köşesinde vücudu kesilirken sevinen akıl fukaralarına mı?
“Açılım açılım” derken “uuuuu uuuu” seslerini dikkate alıp “kaçalım” diyenlerin tuhaflığına mı?
Yeni anayasa, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi dedikleri halde sadece dere tepe düz gidip(bombalayıp) bir arpa boyu yol alamayanlara mı?
İslami çözüm üretenleri de potansiyel suçlu görüp kolluk-yargı kumpasında boğmaya çalışanlara mı?
Evet dert çok ama hiçbir yürek, Uludere`de evladını kaybeden annelerinki kadar yanamaz? Şimdi onlar bir izah bekliyorlar?
Hiçbir özür bu acıya derman olamaz ama vicdanlar bir cevap bekliyor.