• DOLAR 34.592
  • EURO 36.406
  • ALTIN 2986.243
  • ...

Türkiye Cumhuriyeti`nin esas temeli, demokrasiden, halktan, memleketten, özgürlüklerden, adaletten, huzurdan, kalkınmadan ve tüm değerlerden daha öncelikli olarak laikliktir. Dünyada laikliği teokratik bir din gibi devletin dayanağı yapmış ve bunu tartışılmaz görmüş başka bir ülke de yoktur.

Vatikan Katolik Hristiyanlığın; İsrail Siyonist Yahudiliğin devleti ise, Türkiye Cumhuriyeti de laik oligarşinin devletidir denebilir. Kemalizm ise bu laikliğe derinlik ve arka plan kazandırmak için geliştirilmiş malzemedir. Laikliği kim neden tesis etti gibi sorular sorulduğunda cevaplar için Kemalizm adres gösterilmektedir.

Her dinde olduğu gibi laisizm dininde de, bir takım semboller(şiarlar) vardır. Hatırlıyorum, lisedeyken okulun önündeki Atatürk büstünün yerinin değişmesi gerekiyordu. İş, ta bakanlar kuruluna kadar uzamış ve çok uzun bir dizi bürokratik izin ve tedbirin sonunda mümkün olabilmişti. Yine herkesin bu trajikomik Türkiye gerçeği ile ilgili hatırası vardır da herhalde yedi yıl önce Malatya`da bir dananın okulun önündeki heykeli kırması üzerine bütün köylünün sorguya çekildiği ve dananın da devletin hışmından zor kurtulduğu hadise de herkesin malumudur.

Mustafa Kemal`in en büyük icraatının il il, ilçe ilçe dolaşıp kendi heykellerinin açılışını yapmak olduğu da saklı bir bilgi değildir. Belirlenmiş zamanlarda tüm devlet kurumlarında hizmet verenler ve alanlar, laiklik dininin bir takım törenlerine, daha doğrusu ritüellerine ve ayinlerine katılmak zorundadır. Hatta bu bazen fazlaca abartılmış, yabancı devletlerin temsilcilerinin dahi önce Anıtkabire gitmesi neredeyse zorunlu kılınmıştır.

Bu ülkede laiklik hariç her şey tartışılmıştır. Öyle ki Allah`ın kesin emirleri bile Müslüman toplumun gözlerinin içine baka baka bir takım bakarların engin görüşleriyle bilimsel analizlere tabi tutulmuş ve mesela ‘horozdan kurban olur` bile dedirtilmiştir. Tabi ki Vatikan`da kilise`yi, israil`de siyonizmi tartışmak ne demekse, burada da laikliği tartışmak odur. Laiklik konuşulmadığı için devlet kurumlarında ve okullardaki Atatürkçülük de konuşulmazdır, layüs`eldir, dokunulmazdır. Konuyu tartışmaya açan kişinin makamı, konumu hiç önemli değildir.

Eh mevcut Budizm, Hinduizm gibi dinlerde olduğu gibi laiklik dininde de bir rahip sınıfı vardır. Bunlar bu dini korumak ve gelecek nesillere aktararak yaşatmakla görevlidirler. Bu görevi üstlenenler bazen darbeli, muhtıralı, cuntalı, postallı subaylar, bazen Tüsiad gibi seküler sermaye grupları, bazen Kürt ve Türk ulusalcıları, solcuları, ateistleri filan olsa da tabi ki CHP`nin yeri ayrıdır.

Türkiye`de laikliğin tartışılması dahi bu papazların, keşişlerin, rahip ve kardinallerin işini kaybetmesi demektir. Laikliğin olmadığı bir Türkiye`de Müslüman milletin kanını sömüren sivrisineklerin hortumları gidecektir. Laikliğin elden gittiği bir İslam ülkesinde, katil örümceklerin halkın tepesine ördükleri ağları bozulacaktır. Laikliğin olmadığı bir Muhammedi coğrafyada, fuhuş sektörü, içki- kumar sektörü, bilumum haram eğlence sektörü, haram giyim ve moda sektörü ve daha nice virüsler, parazitler, mikroplar aç kalacaktır.

Hani hamaseten de olsa söyleyelim-bin yıldır İslam`ın bayraktarlığını yaptıktan sonra- dini devletin dışına atılmış şu kadim diyarda, laiklik yanlıştı deyip terkedilse, farklı Müslüman unsurlarla ve çevresindeki komşu İslam ülkeleri ile sürekli problem ekerek buradan korkunç neticeler elde eden batılı sırtlanlar dişsiz kalacaktır.

Sahi laiklik olmasa şimdi sanatçı geçinen nice soytarının kim yüzüne bakacakt? Öyle ki çözüm sürecinde dahi güya kendilerine rol verilen bir takım artistlerin, şarkıcıların oyuncuların kaç paralık değeri kalacaktır?

Ama korkunun ecele faydası yoktur. Bugün laikliğin bekçileri gitgide mevzi kaybetmektedir. Basit gibi gelebilir ama okullarda söyletilen andımızın kaldırılması bile, bu duvardan dökülen bir tuğladır.

28 Şubatla laikliğe yapılan kurtarma müdahalesi de işe yaramamıştır. Bugün Kur`an Kursları, İmam Hatip Liseleri veya İlahiyat Fakültelerinin tekrar açılması değil, buralara gösterilen yoğun ilgi, laikliğin sonundan haber vermektedir.

Siz istediğiniz kadar meselenin tartışılmasını engellemeye devam edin, bugün halkın zihninde laiklik bitmiştir ve geriye bir iki sütun kalmıştır. Onların da yıkılması an meselesidir. Öyle anayasada olacak, değişmeyecek güzellemeleri de çok bir anlam ifade etmemektedir.