Peki aldanmanın bedelini kim ödüyor?
Nedametlerin ve ‘aldanmışız` türünden beyanların ardı arkası kesilmiyor. “Bunların çözüm sürecinde silah bırakacağına sarsılmaz yalçın kayalıklar gibi inanmıştık. Oysa bunlar bırakın köy ve ilçeleri, şehirlere silah yığıyorlarmış. Hem öyle ucuz keleş filan değil, Suriye`de gözler önünde Almanya, ABD ve bilumum ülkelerin kendilerine verdiği bilmem ne özellikte spesifik silahları peynir ekmek gibi dağıtmışlar. Fırsattan istifade deyip her yeri cephaneliğe çevirmişler.”
“Şaşılacak bir şey, belediyeler meğer bunların emrindeymiş. Daha önce para filan aktarıyorlar gibi dedikodulara fazla inanmamıştık ama mesele paranın çok ötesindeymiş, belediyenin iş makinaları devrimci halk savaşı için onlara çalışıyormuş. Öyle ki, yollara caddelere asfalt dökmeden önce patlayıcılar yerleştirmişler, şimdi o asfaltlı yolların altına döşenen bombaların yerlerini gösteren haritanın peşindeyiz.”
“Ya hayret bir şey bunlar meğer çözüm sürecinde şehirlerde ayrı bir örgüt kurmuşlar, sağır sultan duymuş biz duymamışız. Bu yetmezmiş gibi kurdukları bu silahlı yapılarının eğitimi için dağdan eleman gönderiyorlarmış. Bunun için de dağda bir süre eğitilenlerin teslim olup serbest bırakılma numarasını kullanıyorlarmış.”
“Çok büyük ihanete uğramışız. Hani, IŞİD`e karşı savaşıyorlar diye bunların yaralılarını ücretsiz tedavi ediyorduk ya, Suriye tarafından sınırın bu tarafına geçen ambülanslara güya hasta var diye o zaman hiç bakmamıştık. Meğer o ambülanslarla habire silah ve patlayıcı taşımışlar.”
“Kobani`den gelen göçmenleri biz IŞİD`den kaçıp geldiler zannediyorduk. MİT teşkilatımız da oradaydı, her şeyi görüyordu ama o sıralar demek ki, gözlerine kum kaçmış görememişler. Meğer PKK, Kobani`den gelenleri, dünya kamuoyunun dikkatini yani desteğini kendileri üzerine çekmek için propaganda amaçlı kullanıyormuş.”
“Öcalan`ı parlatmamız, PKK`yi şımartmamız, onlara halk nezdinde itibar ve meşruiyet atfedilmesine yol açmış.”
Aldanmışız demenin halkta oluşturacağı etki güvensizliktir. Üstelik aldanmanızın ortaya çıkardığı sonuçlar için herhangi bir disiplin ve yargı da işlemeyince, halk bunun hesabını sormak için 7 Haziranda olduğu gibi yine sandığı bekleyecektir.
Peki tuhaf hayıflanma beyanları sadece bunlarla mı sınırlı kalacak sanıyorsunuz. Bakın ilerde farkedecek olsalar da, onların dilinden birkaç tanesini sıralayalım.
“ Yahu bu paralel dediğimiz emniyet ve yargı mensuplarının hepsini doğu güneydoğuya gönderdik. İlk başlarda durum kontrol altında gibi gözüküyordu. Meğer bu dumanlı havanın çoğu bunların eseriymiş. Zaman zaman kırmızı yıldızlarla samanyolu oluşturmuşlar..”
“Biz o bölgedeki teşkilatımızdakilerin hepsini bizim partiye çalışıyor zannetmişiz. Halbuki, bu bir illüzyonmuş. Onlar mı usta sihirbaz, yoksa biz mi saf seyirciyiz anlamadık, meğer bizden sandıklarımız, sandıkta onlarla berabermiş. Vekil diye aday gösterdiklerimizden bazıları bile bir şekilde onlara çalışıyormuş. Hatta bölgenin nabzını tutsun diye yanımıza alıp görüşüne başvurduğumuz, bilgi aldığımız Diyarbakır`lı, Batman`lı aslan gibi adam dediklerimiz de, bize hep taraflı kanaat bildirmişler, o bölgedeki temiz insanları bize kötülemişler, kirlileri ise baştacı ettirmişler.”
“ O bölgenin insanı, Allah peygamber denilince canlarını bile hiç çekinmeden verirken biz onların bu yönünü görmezden gelip, vatan millet sakarya edebiyatı yapmaya devam etmişiz. Bölge insanının devlete karşı psikolojisini anlamamışız.”
“Bölge üzerindeki birtakım hesaplara karşı lakayt kalmışız, olayı sadece bir güvenlik sorunu olarak görüp, işin siyasi ve sosyolojik kısmıyla çok ilgilenmemişiz. Laik cumhuriyetin sürekli sorun üreten yanlarını konuşmaktan hep kaçmışız, veballerine ortak olmuşuz.”
“İktidarın bizi sarhoş ettiği o kibir ve gururdan bir türlü kurtulamamışız, ‘ya benimsin ya kara toprağın` türünden arabesk tavırların oyuncağı olmuşuz. İçimizdeki çürükleri ayıklamak yerine aklamışız. Bizi eleştirenler muhaliflerimiz olunca yaptığımız yanlışların savunucusu olmuşuz.”
Her nedamet, her hayıflanma veya aldanmışız itirafı ders çıkarıldığı anlamına da gelir eyvallah ama bundan sonra umarız şimdiye kadar olduğu gibi yine Temel`in dersi olmaz. Hani Temel idam edilecekmiş. Son sözünü sormuşlar: “Bu da bana ders olsun” demiş.