• DOLAR 34.6
  • EURO 36.319
  • ALTIN 2922.813
  • ...

Hdp, gözünü iyiden iyiye alevi oylarına dikmiş durumda. Alevilerin aşırı sol uçları tarafından eskiden sık sık dile getirilen iki konuya can simidi gibi sarılmışlar ve habire Din dersi ile Diyanetin kaldırılmasından bahsediyorlar. Alevileri doğal oy deposu gördüğü halde talepleri için neredeyse yarım asırdır somut adımı olmayan CHP`yi de hedef alan açık bir muhalefet güdüyorlar.

 

Aslına bakılırsa Avrupadakiler dışında alevilerin homojen bir bütünlükle Hdp`yi tercih etmeleri öyle kolay gözükmüyor. Çünkü çok katı bir pragmatik anlayışa sahip PKK ve bileşenleri, alabildiğine folklorik ritüellerle dolu alevilik geleneğine şimdiye kadar reel olarak sahip çıkmadı. Aleviler de istisna sayılabilecek birkaç isim ve konu dışında PKK`yi sahiplenmedi. Kaldı ki, hükümetin son yıllarda sıkça bahsettiği açılım da, alevilere, Hdp`nin tutunduğu dallardan daha açık vaatler içeriyor.

Çünkü mezkur açılımda cemevi açmanın önündeki her türlü bürokratik engeli kaldırmadan tutun, bunun için ücretsiz arsa tahsisi hatta dedelere ve cemevi çalışanlarına maaş bağlanması bile var. Hem Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında aleviliği de işlemeye başlayan devletin mesela önümüzdeki yıl seçmeli Alevilik dersi getirmesi de öyle uzak ihtimal değil.

Yalnız, Hdp`nin alevi ve Türk solunu açıktan açığa sahiplenen taşracı ve yayılmacı siyaseti netleştikçe olaya sadece Kürdistan devletini kurma mücadelesi penceresinden bakan merkez zayıflıyor. Ödenen bedelin Türk solu ve alevilere hediye edildiğini düşünen PKK tabanındaki kimi kliklerde, alttan alta Barzani sempatisi güçleniyor. Öyle ki Türk solunun desteğine ayarlı bir Hdp projesi ile aşılmış barajın da, devlet kurma fikrini iyiden iyiye ortadan kaldıracağı endişesi gitgide güçleniyor.

İktidar partisinin seçim mitinglerinde sanki sadece onlara yükleniyormuş gibi bir görüntü vermesi, aslında Hdp`ye açık destek anlamına da geliyor. Çünkü basit gibi gözükse bile bütün polemikler, çekişmeyi izleyen geniş halk kitlelerinde, “böylece, bundan sonra ana muhalefet bunlar” gibi bir algı oluşturuyor. Perde gerisinde örtülü bir anlaşma yoksa bu durumun iki tarafın da çok işine geldiğini ve ısrarla çeşitlendirip günden güne artıracaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Öte yandan bugün devlet erkleri arasında belki de geçmişte hiç olmadığı kadar bir uyum sağlanmış gözüküyor. Ergenekon ve Balyoz gibi askerle hükümet arasında kırılmaya sebep olacak fay hattının da asker lehine ortadan kaldırılmasından sonra hükümetin, ‘onlardan dolayı yapamıyoruz` diyeceği ciddi bir mazereti kalmamış oluyor. Dolayısıyla artık bu halkın insani ve İslami taleplerinde muhatap, doğrudan doğruya hükümettir.

Özellikle temel insani haklar noktasında hala bir çok düzenlemeye ihtiyaç duyulan unsur da tabi ki Kürtlerdir. Buna karşılık da devletin veya hükümetin en tepesindeki ismin, “Bu sorun bitmiştir, kim Kürt sorunu derse ayrımcıdır” şeklindeki yaklaşımı, Kürt siyasetinin muhalefet keyfiyetini artırmasını zorunlu kılıyor. Fakat gelin görün ki, -gerçekte öyle olmadığı halde- kendisini Kürtlerin tek siyasi temsilcisi gösteren Hdp, eşcinsellerin hakları, din dersinin ve diyanetin kaldırılması gibi Kürtlerin mevcut sorunlarıyla hiç alakası olmayan hem kulağa da hoş gelmeyen konuların mücadelesini veriyor.

Hüdapar ise aslında halihazırdaki devasa boşluğu dolduran bir misyon yüklenmiş durumda. Hem geri dönüşü imkansız ideallerin ufkuna yürüme değil, koşma mecburiyeti var. Ümit vadediyor, hayalleri süslüyor ve ‘bir şeyler yanlış gidiyor` diyen her akl-ı selimin varacağı liman gibi duruyor. Yine bu coğrafyada hak ve adalet uğruna bedel ödemiş bir geleneğin temsilcisi olmanın getirdiği bir güvenin cazibesine sahipler. Ama davanız büyükse yolunuz da uzundur.  Allah yar ve yardımcıları olsun.