• DOLAR 34.59
  • EURO 36.301
  • ALTIN 2921.017
  • ...
SON DAKİKA

Evet "Gazeteci değil mi? herkesle görüşür" denilip geçiştirilemeyecek kadar kritik bir buluşmadan bahsediyoruz. Çünkü, görüşmeye giden kişi bir kere sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda Gülen grubunun açık bir temsilcisi konumunda. Görüştüğü kişi de Çorum'un değil, HDP'li bir belediyenin başkanı.

Gerçi gelinen noktada, hükümet, Fethullah Gülen'e karşı israille bile masaya oturacak kararlılıkta, Gülen grubu da, Erdoğan'a karşı neredeyse İran'la bile diyalog kuracak bir kıvamda. Dolayısıyla böylesine dumanlı havada gerçekleşen bu buluşmanın bir kaç yönden hükümete karşı kart açmak olduğu da söylenebilir.

Malum PKK cenahının, güneydeki ülke ile geçmişten gelen birlikte çalışma yeteneği ile, ABD'nin meşhur konsolosunun aşkından çok ileri boyutlardaki ABD muhabbetinin, bu iki ülkeyle çok girift ilişkiler geliştiren Gülen grubunu bir noktada buluşturacağını kestirmek zor değil.

ABD ile çok sıkı fıkı olanlara o büyük şeytandan makyavelizm ve pragmatizm virüslerinin bulaşmaması imkansızdır. Bu mikrobun bulaştığı kişi veya kitleler hedeflerine ulaşmak için tüm dünyayı dahi ateşe atabilirler. Dolayısıyla öyle kurban eti dağıtıyormuş, şöyle vahşice katledilmiş zerre kadar umurlarında olmaz. Yine dergi aldı, derneğe gitti diye 140 yıl değil 140 asır cezayı da gözlerini kırpmadan verirler.

Geçen aylarda hatırlarsanız bu Dumanlı, 15 yıldır cezaevinde olduğu halde, ömür boyu nişanlısını bekleyeceğini söyleyen Mukaddes Özdemir'i bile alayIı bir üslupla işlemişti. Aynı durumda olan kadınların sayısı milyonlarca dahi olsa onların bakış açısı aynıdır.

Maateessüf bu hastalık, bir grubun sadece temsilcilerine değil tamamına bulaşmaktadır. Bugün tepeden değil, alttan sıradan bir HDP sempatizanı nasıl ki 6-7 ekimde katledilen Yasin`ler için muhâkeme yapma gereği görmüyorsa, aynı şekilde Gülen grubunun sıradan bir gönüllüsü de kendine bağlı polisin dinlediği, yargıçların cezalandırdığı İnzar okuyucuları ve Mustazaf-der gönüllüleri için de herhangi bir acıma hissini bırakın, vicdani muhasebe ihtiyacı da hissetmiyor.

Peki sağlık durumları böyle iken, MİT'le çok içli dışlı olan KCK'dan Dumanlı'ya öyle çok ekrem bir kaymak çıkar mı? Bunun cevabı tabii ki, buluşma ihalesinin kim tarafından ve ne karşılığında verildiği ile alakalıdır ki bunu da zaman gösterecektir.

Alabildiğine sol ve militarist yelpazedeki gezicileri bile -üstelik- henüz 17 Aralık gerçekleşmeden önce destekleyen Gülen grubunun 6-7ekimin patronlarını destekleme ihtimaline çok şaşmamak gerek. Aslında eskilere gidildiğinde mesela Refah-yol hükümeti döneminde de Çevik Bir gibi darbecileri desteklemeleri bugünler için ipucu idi. Çünkü Amerika virüsü çok evvel bulaşmıştı. 

Binlerce polis ve yargı mensubunu hâlâ aktif olarak gönüllü hizmetinde tutan bir organizasyon, kriminal aksiyon kabiliyetine sahip olduğu kadar siyasi davranma yeteneğine de haiz olsaydı arefesindeki bu görüşmesinin devasa sonuçlarından bahsedecektik. Ancak gelinen noktada görüldü ki, Gülen grubunun hem reelpolitik bakışı hem de siyasi refleksi çok zayıf. Ve zamanlama da çok doğru hesap edilmemiş. Çünkü 17 Aralık`tan önceki Hakan Fidan krizinin yaşandığı sırada bu görüşme gerçekleşseydi belki şu anda HDP ile karşılıklı olarak bir menfaat temin etme ihtimali olabilirdi.

Hükümete zamanında çok sorulan bir soru vardı? Bu Gülen grubunun ipi ile kuyuya inilir mi? Şimdi Dumanlı`ya HDP`nin ipi ile kuyuya inilir mi? sorusunu sormak ne kadar abes ise HDP`ye de Dumanlı`nın ipiyle kuyuya inilir mi demek o kadar abesdir.

Çünkü büyük şeytanın veya güneydeki otoritenin ipi ile zaten kuyuya düşmüş olanların daha da derine düşecekleri kuyu bu dünyada değildir.