• DOLAR 34.587
  • EURO 36.38
  • ALTIN 2918.656
  • ...

Failleri, Sivas`da ölen aydınlar(!) hürmetine, takipten, soruşturmadan ve cezadan vareste tutulan Başbağlar katliamının ardından 21 yıl geçmiş. Bu ülkenin doğu yakasında, faillerine şirinlikler yapılan daha onun gibi nice katliamlar var. Üstadın dediği hakikat bu memleket için ne kadar da yerindedir. “Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar.

Demek bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor.” Katliamları işleyenler pişkin pişkin konuşup fink atarken mazlumlar küllenen acılarıyla ahireti bekliyorlar. Ve iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı, aslında ahiretteki o adil mahkemenin müjdesiyle geliyor.

Ve Mısır`daki darbe üzerinden de tam bir yıl geçti. Ülke içinde olduğu gibi ülke dışındaki her olayda aslında bir mihenk taşı gibi kimin gerçekte kaç ayar insan olduğunu ortaya çıkarmaya devam ediyor. Kardeşlik deyince mangalda kül bırakmayanların, Mısır`ı İhvan`ın fikirleri ile tartıp birtakım hatalardan bahsederken, yarın orada işlenen cürümlerden dolayı hesap verecekler arasında kendi isimlerini de yazdırdıkları gerçeği iyi anlaşılmadıkça zulümler devam edecektir. Ve iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı, zalimlerin bir gün nasıl bir inkılapla devrileceklerini müjdeliyor.

Ve Gazze… Siyonistlerin oraya adım atmasından bugüne geçen doksan yıllık zaman boyunca oradaki mazlumlardan, kan, gözyaşı, hicret ve esaret hiç eksilmedi. Bugün de yine israil, orada terör estirmeye devam ediyor.

İsrail, katliamları ve zulümleri için özellikle Ramazan ayını seçerken adeta, şeytanları zincirleyen Allah`a karşı öfkesini ilan ediyor. Ama iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı, yahudilerin tekrar azmaları halinde yine Allah`ın gazabına uğrayıp helak edileceklerini ve bunun bizzat müslümanların eliyle gerçekleşeceğini müjdeliyor.

Suriye, Irak… Haklının haksızla, doğrunun yanlışla, zalimin mazlumla, kurdun kuzuyla içiçe geçtiği, karanlık gece parçaları gibi fitnelerin kararttığı bir kadim coğrafya. Bir tarafta kasavetten kararmış kiralık kalplerin kara maskeleri arkasında megaloman hayaletler. Diğer yanda ateşin körükçüleri. Ve ortada savrulmuş hayaller ve umutlarla hayatlar.. Hem az ötede ateşin ışığında, şaşkın pervaneler. İyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı, ayet ayet vahdet, sure sure uhuvvet üflemek için gelir ve sabredenleri kurtuluşla müjdeler.

Ve tabi ki nefsimiz… Okumayan, bilmeyen, bilmediğinden de habersiz nefsimiz, yani sürekli beslediğimiz kelbimiz. İlimden, irfandan, edepten ibadetten cahil, marifetten muhabbeten gafil kendimiz. Oku emrini geleceğe, infak et fermanını zarurete, hizmet et tavsiyesini maişete yaslayan kendinden menkul kerametimiz.

Öyle ya, iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı bizi kendimizle, kelbimizle, kerametimizle yüzleştirmek için geliyor ve vaktine gayret, sa`yine samimiyet, malına sehavet, hayatına ibadetle istikamet yükleyenleri önce rahmetle, sonra mağfiretle sonra beraetle müjdeliyor.

Ve cemiyetimiz… Konuşurken dahi bedenimizin dönmesi gereken yöndür aslında bir diğerimiz. Bize varlığımızdaki hayrın tılsımını haber veren ülfet ilmeğiyle ördüğümüz kardeşlik nakışı. Birimiz kulağı iken diğeri gözü olan bedenimiz. Yani biri sahuru ise öteki iftarı. Hatta sanki iftar sofrasında biri su ise diğeri ekmeği. Biri teravihi ise diğeri hatmi mukabelesi.

Yer yer kırsak da kardeşlerimizi yani kendi kalbimizi ve ah bir fırsat bulsam da aynı olan hamurumla merhem olsam diye affına yandığımız hicranlar vardır ya. İşte onun için de iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü her Ramazan ayı bizi potasında eritir ve perçinleştirir sonra farkedemezsiniz, ayıramazsınız, seçemezsiniz; sen kim dir, ben kim. Çünkü o bizi çoktan kendi binasının tuğlası yapmıştır bile.
Ve iyi ki Ramazan ayı var. Çünkü duanızda yer alma ümidimiz var.