• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Arapçadaki tefessüh kelimesi bozulma, çürüme, kokuşma anlamına geldiği gibi bir de soysuzlaşma manasına geliyor. Soysuzlaşmayı ise sözlükler; “soyunun yüksek değer ve özelliğini kaybetmek” şeklinde tarif ediyorlar.

İslamla şereflenen bütün aşiretler, kabileler, milletler böylece soylarını da yüceltmişlerdi. Çoğu bunu fark etmedi, umursamadı ve silinip gitti. Ve bazıları da, müşrik lider Utbe’nin, Peygamber(sav) ile görüşmesinden sonra diğerlerine söylediği son cümlenin ehliydiler: “(Bırakın onu) eğer o galip gelirse, onun iktidarı sizlerin iktidarı, onun şerefi sizlerin şerefi demektir.”

Suudi Amerika’da -pardon- hadimül harameyni şerifeynin memleketi suudiyesinde birkaç gündür tefessühün hızı artıyor. O devletin sınırları içinde sayılan Hicaz bölgesinde, dünyanın her tarafından gelen hacılar umreciler ibadetlerini eda ediyorlar. Bir tarafında yani Riyad’da ise en edepsiz, en ahlaksız, en sapık, en rezil etkinlikler yapılıyor. Hem de Filistin ve Lübnan’da soykırım devam ederken.

Değişim adına bitmek bilmeyen saçma festivaller ve son olarak dün de moda haftası ile sahnelenen iğrençlikler. Getirilen şarkıcılar dansözler her neyse, onlara verilen milyon dolarlar bir yana, tabi ki onlarla dünyaya verilen mesajlar daha kritik: “Hey millet bakın ne kadar size benziyoruz. Bizden korkmayın biz de sizin gibi sokakta üryan dolaşmaya başlıyoruz. Vallahil azim sizde olan ne varsa bizde daha fazlası olacak.”   

Dalkavuk belamlar, orada şu anda suyu sağ elle içmenin, tuvalete sol ayakla girmenin, yemeği önünden yemenin ne kadar önemli olduğundan bahsediyorlar. Öte yandan Trump, yine ilk yurt dışı ziyaretini de muhtemelen Riyad’a yapacağına göre geldiğinde bu defa kral hazretleri tarafından sadece bardağı sağ elle tutması değil suyu üç yudumda içmesi de tavsiye edilecek, sevaptır çünkü.

Sosyal medyada bazı Araplar, Suud’un bu tefessühünü eleştirince altına aynı buradaki hazır kıta klavye köpekleri gibi doluşmuşlar. Şöyle diyorlar: “İran’da şu sapıklıklar var onlara da bir şey diyor musunuz?”

Bağlamı nasıl da koparıyorlar, nasıl da şeytanca şirretliği savunmaya çalışıyorlar nasıl da salağa yatıyorlar. Nasıl da elalemi aptal yerine koyuyorlar.

Yahu cehennem ehli her yerde birbirlerinin tıpkısı olduklarını bu kadar mı ifşa eder, bu kadar mı belli ederler. Bu yedikleri zakkum ve irinin etkisi midir, bağırsaklarını eriten kaynar su ya da beyinlerini eriten ateşin etkisi midir? Bu kadar mı huyları, karakterleri, yöntemleri, refleksleri birbirine benzer!

Ama buradakilerin şu anda sevincine diyecek yok. Mesela müşriklerin bir sözcüsü; haberini “şeriatla yönetilen Suudi Arabistan’da Jennifer Lopez’in göz kamaştırıcı giyimi (yani giyinmemişliği) ve konseri” şeklinde vermiş. Öyle ya bu tür tutarsızlıklar bunlara abı hayat demek.

Suudi Arabistan’ın nüfusu 37 milyon. Ancak bunun 20 milyondan fazlası Endonezya, Filipinler, Pakistan ve diğer ülkelerden orada çalışan işçiler. Oraya ait değiller. Bir Avrupa gibi entegrasyona da tabi tutulmuyorlar. 113 milyonluk Mısır ve Afrika kıtası’nın diğer Arap ülkeleri ile Suud karakteri hiç uyumlu değil. Petrolü var fakat o ülkelerdeki sözün ve sanatın gücünün binde birinden bile mahrumlar. 

Haliyle Suud’un kendine format atması, Türkiye’deki gibi bir halkın dönüştürülmesi projesi değil. Çünkü ortada halk denilecek bir ortak ruh yok.

Hedefleri tamamen, Dubai gibi batıyı kendine çekme amaçlı. Daha fazla turizm, daha fazla güvence, daha fazla küresel itibar.  

Siyonist rejimin cürmüne karşı şanlı direniş, nasıl ki önce İngiltere sonra Amerikan seçimlerini etkilediyse, yarın Mescidi Aksa inşallah özgürleşince asıl değişim o zaman başlayacak. Ürdün, Mısır ve Suud gibi ülkelerin başlarına çizilen tüm karikatürler geçmişteki Yezid’ler ve Haccac’lar gibi hak ettikleri şekilde anılacaklar.

Bunu da biliyorlar.

Dipsiz çukura yani esfeli safiline düşerken eğlenmeyi tercih ediyorlar.

Kısa bir süre..