• DOLAR 34.103
  • EURO 38.146
  • ALTIN 2875.028
  • ...

“Gideceğiz, tereyağından kıl çeker gibi kolayca esirleri alıp geleceğiz” deyip de elleri boş kalan terör çetesi yorgun.

Devasa miktarda para ve silah desteğine rağmen bir türlü siyonist patronunun derdine derman olamayan amerika yorgun.

Soykırımcı netenyahuyu alkışlamaktan elleri ve ayakları ağrıyan ucuz senatörler, beleş temsilciler yorgun.

Sayısız numara, hile, tuzak, oyun, dalavere, illüzyon ve sihir bilmesine rağmen ve geçen süreçte bütün bunları “endişeliyiz”, “izliyoruz”, “çalışıyoruz”, “kontrolümüz altında” şeklinde bilindik dille yuvarlayıp ateşkes, anlaşma, müzakere diye sahada uyguladığı halde bir türlü okus pokusu tutmayan, abra kadabrası işe yaramayan pentagon lüsiferi, cıa racimi, vaşington ğaruru, fesad şebekesi, fitne fabrikası yorgun.

“Herkesin bir para değeri vardır” repliğiyle dünyayı avucunun içine alırken Gazze halkının sabrını ve metanetini, Filistin direnişinin azmini ve kararlığını bir türlü satın alamayan kapitalizm yorgun.

Küresel şeytan imparatorluğunun emri altında bulunan ve vazifeleri zulmün baronlarına taktik öğretmek, strateji geliştirmek, propaganda üretmek ve kitlelerin akıllarını çelmek olan binlerce think tank kuruluşu yorgun. Arka plandaki zifiri karanlık suratlar, gölge beyinler ve gayrı meşru fikir babaları yorgun.

Sürekli “neden siviller, masumlar, kadınlar, çocuklar öldürülüyor ve neden buna bizden aldığınız yetkiyle ve vergilerle şartsız, noksansız destek oluyorsunuz” diye sormaktan dilinde tüy biten halklar karşısında sabah akşam salağa yatan, orasından burasından uyduruk gerekçeler peydahlayan batılı liderler yorgun.

Terör devletlerinin narkozu olan “uluslararası ilişkiler” saçmalığının çöp olduğunun ifşa olmasıyla onun yerine dünya halklarına sunulacak daha spesifik kölelik ve sömürü seçenekleri ile yeni bir ağ örmeye çalışan katil örümcekler yorgun.

Amerikanın kuyruğuna takılan enik cücük yorgun.

Bir taraftan sırtlarına bindikleri kalabalıkları kırbaçlarken öte yandan efendilerinin ayağının altını yalayan “normalleşme” fareleri, “İslam ülkeleri” diye anılmaktan, “müslüman devlet başkanları” diye anons edilmekten yorgun.

Acaba bir yerlerde Gazze’ye açılan ve kapatmadığımız minicik bir tünel kaldı mı diye kaygılanırken, ibrani patronlarını razı etmek için Filistinde yaşayan tüm canlıları katletme işini bizzat kendileri gönüllü yapabilecek iradeye sahip olan Kahirenin sisisi, ürdünün pisisi, suudun şeysi, baenin fülüsü yorgun.

Arap Ligi, nargilesiz geniş salonlarda, aynı figüranlarla ikide bir oturup örtü altından önündeki kağıdı mikrofona okuyanların sıkıcı masallarını tekrar tekrar dinlemekten yorgun.

İslamsız İşbirliği Teşkilatı, “kınamaktan artık gına geldi” diyen kınayıcıların kınamasına aldırmadan ilk günkü gibi büyük bir şehvetle, bıkmadan usanmadan göz yaşartıcı bir duyarlılıkla ve hırslı bir vurguyla “kınamaktan” yorgun.

Sonra irili ufaklı şuradaki buradaki yevmiyeciler..

Hepsi yorgun.

Kemalistler yorgun:

“Bugün hangi heykelin başına ne geldi acaba?”

“Hangi heykeli hangi temizlikçi hangi bezle nasıl temizledi? Bunun takibi yapıldı mı?”

“Hangi camide hangi hoca, duasında Kemalizmi fısıldadı, hangisi fısıldamadı, cami cemaatinden hangisinin kafasından Kemalizmle ilgili ne geçti?

Bir de dağdaki bayırdaki Allah Peygamber düşmanı, hak ve adalet yağmacısı, laikçi, viskici, ateist, putperest ve daha saymakla bitmeyen ne kadar huysuz karikatür varsa hepsi, attıkları bunca iftiralarına rağmen ve yirmidört saat kesintisiz devam eden hakaretlerine rağmen HÜDA PAR’ı hala dosdoğru ve ayakta görmekten yorgunlar.

            Peki yorgun olmayanlar?

            Onlar ölümü öldürenler!

            Onlar istikamet edenler!

Onlar müjdelenenler!

Onlar aleme yön çizenler!

Onlar ümit verenler!

Onlar göz önündeler, gözdeler, göze girenler!

Onlar yedi kat ötelerden ruh üflenenler..

Mevla yorgunların şerrinden muhafaza eylesin.