• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Neden zararsız hayvanlarla yırtıcı hayvanlar hep aynı bölgede yaşarlar?

Ya da şöyle soralım: Geyik, ceylan, antilop, zebra ve benzerlerine; kurtların, sırtlanların, kaplanların olmadığı bir alan oluşturulsa gerçekten öyle tehditsiz bir ortamda nesillerini sürdürmeleri mümkün müdür?

Düşman tasavvuru kalmayan hangi canlı, bu alemde varlığını devam ettirebilir?

Bu dünya, içlerinden bir miktarını avcı hayvanların pençelerine ve dişlerine kaptırmayan hiçbir sürü için yarına ulaşma garantisi vermiyor.

Canlıları bırakın, cansızlarda bile bir araya gelemeyenlerin olduğunu Kimya ilminde okuyoruz.

            Yeryüzünde halifelik yapması için yaratılan Adem(as) bile eşi Havva ile cennete konulduklarında peşlerine net bir “düşman” takılmıştı:

“Biz Âdem’e şöyle demiştik: Ey Âdem!. Bu İblis, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra yorulur, sıkıntı çekersin. Şimdi senin için burada ne acıkmak vardır ne de çıplak kalmak. Yine sen burada ne susarsın ne de sıcaktan bunalırsın!” (Tâhâ Suresi 117-119)

Yeryüzünde halife olmanın ilk şartı; herhalde düşmanı hesaba katmadan, cenneti andıran hiç bir rahatlığın uzun sürmeyeceğinin idrakinde olmaktı.

Evet, Halık-ı Zülcelal, hayatı bir paket olarak veriyor. Bu paketin içinde rızık var, beden var, cazibe var, vazife var, alaka var, his var, dert var, denge var, dikkat var, dost var. Ve tabi ki düşman da var.

Düşmansız canlının içi boştur. O yüzden herkese yakın gözükerek düşman olgusundan sıyrılmaya çalışan münafıklar için ayet-i kerime şöyle der:

“Onları gördüğünde cüsseleri hoşuna gider. Konuştuklarında sözlerini dinlersin. Onlar adeta sıralanmış kütükler gibidirler..” (Münâfikûn Suresi 4) 

Beşerin fıtratı şeytana ve küffara düşmanlık yapacak şekilde dizayn edilmişti:

“İnsan, mücâdeleye her şeyden daha çok düşkündür.” (Kehf Suresi 54)

Ve düşmansız bir yaşam çabasıyla sürekli vaziyeti idare edenlere en ağır ceza vardır: “Şüphesiz münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar.” (Nisa Suresi 145)

Üstelik şeytana düşmanlık etmemek nötr kalmayı değil aksine, şeytana tapmayı netice veriyor: "Ey Ademoğulları, ‘Sakın şeytana kulluk yapmayın,  o, sizin için apaçık bir düşmandır;’ diye emredip sizden ahit almamış mıydım?" (Yasin 60)

Bugün Filistin’in yiğitleri, şeytanın en büyüğüne, cansiperane düşmanlıkta bir yıllarını doldurmak üzereler. Onlarda yüz yirmi dört bin peygamberin sünnetini bulmak mümkündür. Çünkü düşmanlıkları ortak.

            Daha önce unutanlar da yeniden hatırladı ki, küresel sıhyonizme düşman olunmadan onların şerrinden güvende olmak imkansızdır. 

            Peki burada “şunun askeriyiz” diyerek şov yapan çizgi film karakterlerinin İslama düşmanlıkları Hamas’a olan kinlerinden bağımsız mıdır? Hayır.

            Allah’ın askeri olmayanların, ellerine fırsat geçtiğinde başörtüsüne, Kur’an öğretimine, İslamın aziz ahkamına, helale harama, şeriata, İslam’ın şiarlarına ilişmemeleri mümkün müdür? Hayır.

            Takva, ilim, ihlas, dua, cehd, sabır ve uhuvvet olmadan bu irili ufaklı şeytanların şerrinden sakınmak kolay mıdır? Hayır.

            Şiirsiz, ezgisiz, tiyatrosuz, romansız, mefkuresiz, himmetsiz, mottosuz, simgesiz ve zahmetsiz bir eda ile bu azılı müşrik zeminde yürünür mü? Hayır.

            Mesela şunu bile mırıldanmadan:

"Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;

Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!." (NFK)