• DOLAR 34.653
  • EURO 36.425
  • ALTIN 2932.691
  • ...

Türkiye’de Seksenli yıllarda terör yerine anarşi kelimesi kullanılıyordu. Anarşist de eskinin eşkıyasından farklı olarak toplumun malına değil düzenine ilişen kimse manasında idi.

Aslında anarşi “başsız, yöneticisiz” anlamında aslen yunanca bir kelime. Ve rasgele bulunmuş bir kelime değil. Devlet yönetiminin halk için zararlı ve gereksiz olduğunu savunan bir düşüncenin ürünü olarak yayılmış.

Komünist, sosyalist örgütlerin özel mülkiyet yerine her şeyin devlete ait olmasını savunurken anarşist diye nitelenmeleri ise tabi ki kullandıkları yöntemle ilgili. Öte yandan herhangi bir fikre ve ideolojiye dayalı olmayan çeteler ne kadar büyüse de onların düzeni bozmasına anarşi denmedi. 

Ve tüm dünyada olduğu gibi doksanlı yıllarda yeni bir kavram bulundu: Terör.

Terror yani terör, "korkutuyorum" manasındaki Latince terreo fiilinden alınmış.

Kelimeyi Türkçe’ye uydurmak için “yıldırıcılık” denmiş ama tutmamış. Çünkü “yıldırıcı” kelimesinin korkutucu vasfı hayli zayıf kalmış.

Kelimenin en derli toplu tanımını ise Oxford sözlüğü yapmış: "Çoğunlukla siyasi sebeplerle, halkın gözünü korkutup yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak."

Bu kavramı en çok Amerika’nın kullanması ona “büyük şeytan” denilmesinin temel nedeni.

“Firavun dedi ki: "Beni bırakın Musa'yı öldüreyim de o Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun sizin dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.” (Mümin 26)

Mevdudi(rh) bu ayetteki din kelimesinin devlet sistemini anlattığını ve her sahtekar politikacı gibi Firavunun da, kendi iktidarının gitmesinden korkarken lafı kıvırarak: "Ey Kavmim! Ben kendimi değil, sizleri düşünüyorum. Sizler benim iktidarımdan yoksun kaldığınız takdirde, çok kötü durumlara düşersiniz. İşte bu yüzden Musa'nın öldürülmesi gerekir. Nitekim o, bir vatan-millet düşmanıdır." dediğini belirtir.

7 Ekim Aksa Tufanının başından beri amerikalı, arap ve ibrani ne kadar siyonist varsa konuştuklarında, Firavun’un ayette zikredilen cümlelerinin benzerini kurdular ve kurmaya devam ediyorlar.

O yüzden daha fazla teröre başvuruyorlar.

Ne Firavunun, ne Nemrudun ne de terörist dediklerinin şimdiye kadar asla bir benzerini yapmadığı ve yapamayacağı kadar.

Bakın biz en ağır bombalarla vuruyoruz bizden korkun.

Dikkat edin, istediğimiz kişiyi istediğimiz yerde suikast ile vuruyoruz bizden korkun.

Hiçbir hayvani, insani sınır gözetmeden, kalpsizce, kansızca canlı yayında vuruyoruz bizden korkun.

Herkesin elini kolunu bağlayıp kurbanları çaresiz bırakarak vuruyoruz bizden korkun.

Ekonominizi batırabiliyoruz, yönetiminizi değiştirebiliyoruz bizden korkun.

İstediğimiz gazeteciyi, askeri, bakanı, yöneticiyi, kralı satın alıp kullanabiliyoruz bizden korkun.

İstediğimiz ülkede aleyhimizde olanlara hayatı zindan edebiliyoruz bizden korkun.

İstediğimiz yerde muhalifleri silahlandırıp üzerinize saldırtabiliyoruz kaos çıkartabiliyoruz bizden korkun.

Ve yine aynı taktikle başardılar.

Korktu dünya.

Müslüman ülkelerin başındakileri filan geçtik.

İrlanda’lı da korktu, İspanya’lı da.

Yer yer batıda “Özgür Filistin” diyen birkaç vicdan ehli çıkmıştı.

Hepsi korktu.

Boykot önemliydi. Ancak dünyanın malını parasını sömüren Amerikanın soykırıma verdiği destek karşısında çok bir şeye denk gelmiyordu..

Tüm dünya insanının vicdanını harekete geçirme niyetiyle katliam görüntülerini paylaşmak da sonuçta bu terör rejimine yaradı.

Sadece Gazze’liler korkmadı.

Direnenler korkmadı.

Öyle sıradan bir katliamla değil çoluk çocuk en dehşetlisinden can verdikleri halde korkmadılar.

Herkes onlara “korkun” dediği halde korkmadılar.

İnsanlar onlara: "Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun" dediler. Bu, onların imanını artırdı da: "Allah bize yeter. O ne güzel Vekil'dir" dediler. (Âl-i İmrân Suresi 173)

Tarihte fetihler, hep korku putunu yıkanlara müyesser kılınmıştır.

Şimdi her namazdan sonra “hasbünallahü ve ni’mel vekil” zikrine ihtiyaç var.

Ve yeniden imana..

 

 

 

 

Diğer Köşe Yazarları