Sahte Üstünlüklere Aldanmamak
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” (Âl-i İmrân Suresi 139)
Sık telaffuz ettiğimiz ve Uhud’daki dehşetli netice üzerine nazil olan ayeti kerimelerden biri. Fakat nüzul sebebinin ötesinde kıyamete kadar tüm zamanlara ve mekanlara sesleniyor.
“Mutlaka zafere erişecek olan sizsiniz” demiyor. “En üstün olan sizsiniz” diyor.
Kimin ne ile üstün olduğu doğru ve yüksek sesle tekrarlanmadığı zaman birileri bu boşluğu hemen dolduruyor.
Ve kimi “biz şu ırktanız, üstünüz” kimi “güç bizde biz üstünüz”, kimi “teknoloji bizde, para bizde, sanat bizde biz üstünüz” kimi “hakimiyet, devlet bizde biz üstünüz” kimi “başarı, kazanç bizde biz üstünüz” demeye başlıyor.
İdeolojiler, ayrışmalar ve çeşit çeşit haksızlıkların çoğunun temelinde bu Hak’tan kopuk üstünlük iddiaları var.
Zulüm ile âbad olunmaz. İşgal, sömürü, katliam ve soykırımlarla tüm insanlığa musallat olan zalimlerin sürekli pompaladıkları “üstünlüğümüzü kabul edin, boyun eğin, bizi övün, bizden korkun” sihrine karşı gür bir şekilde söylemek zorundayız: “Ey müminler, dünyevi olarak mahrum olduğunuz hiçbir şeye itibar etmeyin, imanınızla en üstün olan sizsiniz.”
Ne demişti sözün ustaları:
“İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür... İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!” (M. Akif Ersoy)
"İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder.” (Bediüzzaman Said Nursi)
“O sizi seçti.. O size müslüman ismini verdi.” (Hac 78) Bir ziyarette “biz seçilmiş kimseleriz çünkü elhamdülillah Müslümanız” deyince bir akademisyen dostumuz, bunu “yahudilerin tutumundan ayırmak lazım herhalde” dedi.
Evet İblis kurnazlığıyla Allah’a iman ve itaati devreden çıkarırsanız geriye kalanlarla üstünlük iddiasında bulunmak lanete uğrayanların yaptığı bir şey olur.
Ayet-i kerimeler, İsrailoğullarına hitaben “sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın” (Bakara Suresi 47,122) diyor ancak bunu şarta bağlıyor: “Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz..” (Maide Suresi 12) ve tabi ki işledikleri cürümler nedeniyle ellerinden bu üstünlük alındığı gibi bir de lanetleniyorlar: “Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik” (Maide Suresi 13)
Allah-ü Teala, Hz. İbrahim(as)’a; 'Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım.' dedi. O, 'Ya soyumdan olanlar?' deyince (Allah) 'Zalimler benim ahdime erişemez.' dedi." (Bakara, 2/124) Bu ayet-i kerimeden de zaten zulmedenlerin üstün olamayacağını anlıyoruz.
Şimdi bu üstünlüğün hakkını vermeyi de hatırlayalım: “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin.”
Eziklerin zındıklara yaranma zilletini ibretle izliyoruz. Benamusların yapıp ettikleri karşısında yılgınlığa kapılmadan, biz iffet demeye, edep ve ahlak demeye devam edeceğiz, çünkü imanla yani haya ile üstün olan bizleriz.
“Dindar ayrı, dinci ayrı” gibi laf ebelikleriyle İslamın sosyal hayattaki varlığına amansız düşman olan demagog kafirlerin kustukları kine takılmadan biz Şeriat ve Ahkam-ı İlahi demeye devam edeceğiz, çünkü “Allah katında din ancak İslam’dır” (Âl-i İmrân Suresi 19) hakikati ile üstün olan bizleriz.
Nasıl ki, Gazze’de onbinlerce canımız hoyratça katledildiğinde tüm dünya halkları üstünlüğün Amerikanın füzelerinde, siyasi ve askeri gücünde değil yahut işgalcinin demir kubbesinde veya tanklarında filan değil, Allah için direnen yiğitlerde ve sabreden Filistin’lide olduğunu gördüyse biz de Mevla’nın izniyle her halükarda mazlumun yanında yer almayı şeref ve izzet bilmeye devam edeceğiz.
Vahiy; iman ve takvanın üstünlüğünü tekil olarak değil çoğul olarak ifade eder. Haliyle ben’le başlayan cümleler kurmuyoruz.
Ancak imanla elde ettiği üstünlüğünü kıymetli görmeyen kalabalıkların zındıka ve kefereye teslimiyet gösterilerinin de iğrenç sonuçlarına karşı ayağa kalkıp bol bol “inna a’levn” (biz üstünüz) denmesini tavsiye ediyoruz.
Ve küresel emperyalistlerin mankurtlaştırdığı zelil zihinler varsın; “neyiniz var?” diye alay etsinler.
İman etmişiz. Allah bize yeter. Biz üstünüz kardeşim biz üstünüz..