• DOLAR 34.612
  • EURO 36.241
  • ALTIN 2923.89
  • ...
Magazin malzemesi bol olduğu için medya hala gezide, dolayısıyla milletin ödediği fatura hala artmaya devam ediyor. 
Sosyal medyada, laik rejimin kurucusu için artık kısaca MK tabiri kullanılıyor. Hoş bir kısaltma. Artık TC yerine MK veya sol taktikle MKTC tabirlerini de görürseniz şaşmayın.  Tabi siz laikliği ve ayyaşlığı da eklerseniz bu harflerle gücünüze güç katarsınız. Hangi güç; tabi ki tahrip gücü. 
 
Üstad`ın muazzam bir tespiti var. “Fenalık ve hevesat yolu, tahribat olduğu için, gayet kolaydır. şeytan-ı ins ve cinnî, çabuk insanları o yola sevk ediyor. Tahrip esheldir(çok kolaydır); zayıf tahripçi olur, bundandır ki, âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar-ı müspete (faydalı gücü ortaya çıkarmaya) hiç yanaşmaz..” 
Gelin bu tespitleri gezi üzerine taksim edelim.
 
Bir: araçları, binaları, sokakları, vicdanları, doğruları ve değerleri tahrip edenler, zayıf kimselerdir. Bunlar, konuşurken de, susarken de, yürürken de dururken de tahrip ederler ve her halleri zayıflıklarının ispatıdır.
 
İki: tahrip edenlerin yolu fenalık ve azgınlık yoludur ve şeytanlar, bunları çok kolay sevkederler. Amerika, Avrupa ve israil gibi şeytanlar, görsel, yazılı ve sosyal medya bunları çok çabuk sevkeder. Sadece faiz lobisi değil, içki lobisi, fuhuş ve zina lobisi, kumar ve uyuşturucu lobisi, MK ve kafatası lobisi, inkar ve nifak lobisi gibi bilumum şeytani organlar bunların zaten kolay olan tahribatını daha da kolaylaştırırlar.
 
Üç: bu tahribatçılar, maddeden öte manayı yakarlar. Söyledikleri yalanlarla, doğruluğu tahrip etmeye çalışırlar. Ağza alınmaz küfürlerle, edebi tahrip ederler. Sınır tanımaz özgürlük talepleriyle, insanlığı tahrip ederler. İçki, zina ve çıplaklığa sahip çıkarak, ahlakı tahrip ederler. Camiye ayakkabıyla girerken, İslam`ın şiarlarını tahrip ederler.
 
Dört: bu tahripçiler cesaretlerini bizzat laikliğe toz kondurmayan, MK`yı her fırsatta öven ve sahip çıkan, tahrip ettikçe kendilerini muhatap alan, İslami değerlere sahip çıkmakta alabildiğine ürkek davranan devlet ve hükümet anlayışından almaktadır. 
 
Beş: bu ülke şimdi değil, asıl doksan yıl önce tahrip edilmiştir. Bugünkü kolaycılar yani tahripçiler, ‘MK`nın askerleriyiz, onun izindeyiz` derken samimidirler. Çünkü MK, mesela arapça okunan ezanı tahrip etmiş, bu yıkım ancak onsekiz yıl sonra tamir edilebilmiştir. Hatta bu defa da ezanı tamir eden şahıslar MK`nın yolundaki askerler tarafından darağacında tahrip edilmiştir. Yine MK, hilafeti tahrip etmiş ve bu yıkımın İslam dünyasında ortaya çıkardığı sonuçlar, bırakın tamiri, korkunç tahribatlarla devam etmektedir. Hem MK, ağır aksak da olsa hükmeden bir İslam şeriatını tahrip etmiş, bu yıkımın sonucunda İsviçre`den, İtalya`ya, Fransa`dan, Almanya`ya ne kadar İslam dışı inkarcı fikir ve kanun varsa hepsi zorla müslüman halka uygulanmaya çalışılmış ve sonuçta manevi hassasiyetler katledilmiştir. Bununla kalınmamış yine bizzat MK tarafından, medreseler ve tarikatler tahrip edilmiş, İslam`ın iki kökü olan ilim ve ahlak kurutulmaya çalışılmıştır. Ve tabi ki İslam alimleri ya asılarak, ya sürülerek ya da susturularak müslüman halkın kanaati tahrip edilmiştir. 
Altı: Bu tahripçilerin şerrinden sürekli Allah`a sığınmak gerekir.  
 
Elhasıl, bugün bir kişi, bir ormanı, bir köyü hatta bir şehri bile çok kolay tahrip edebilir. Hele tahrip eden kişi bir makam sahibi ise o zaman uzun geleceği ile bir ülkeyi bile çok hızlı ve kolayca tahrip edebilir.  Bu, onun gücünü veya haklılığını değil tam aksine zayıflığını, fenalığını ve haksızlığını gösterir. Tamir ise elbetteki zordur, ancak gücünü Allah`tan alanlara ise çok kolaydır. Bugün tamircilere şiddetle ihtiyaç vardır. Bu tamirciler öyle olmalı ki, tahripçiler tarafından yok da sayılsa, hapse de atılsa umursamamalı, kınayıcının kınamasından korkmamalıdır.