• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bu konuda sanki ciddi bir tefekküre ihtiyaç var.

Yaşanmışından ve içimizi belki de en çok parçalayan şu garip öykü, şu hazin hikaye, şu acı vakıa olmasaydı ne olurdu diye düşünmenin sonuçlarından ürkmeye gerek yok.

Elmalı’lı Merhum’un tefisirinde aktardığı ilginç bir ayrıntı vardır: Hz. Yakup(as), kıssanın sonlarında devletin veziri olan oğlu Hz. Yusuf(as) ile kavuşunca o sürekli kor halinde ama hep tutuşmuş hiç sönmemiş olan babalık şefkatiyle der ki: “Oğlum ben senin hasretinden yıllarca ağladım ve sana olan üzüntümden gözlerim kör oldu madem bu kadar senedir hayattaydın, neden bir mektup yazmadın, neden bir haber gönderip de; baba kendini üzme ben yaşıyorum, güvendeyim demedin, hem de bak saraylarda büyümüşsün?”

Hz. Yusuf(as) yaşlı babasının elinden tutar ve ona sandıklar dolusu mektupları gösterir. Ve der ki: “Baba, şu gördüğün binlerce mektubu hep sana yazdım. Ancak ne zaman bunları sana gönderecek olduysam ilahi takdir müsaade etmedi. Bir daha bir daha hiç durmadan yazdım ama Cebrail(as), her defasında bu mektup gitmeyecek dedi.”

Kıssaların en güzeli, “emrinde galip olan” Allah’ın dilemesiyle, hükmüyle, irade ve tedbiriyle böyle akacaktı, herkes kendi tabii yaşamının kader kaleminin sonsuz bir hikmetle yazdığı senaryodaki rolden ibaret olduğunu bilmeyecekti.

Bilmek de iyi değildi hani. Yoksa Hz. Musa(as) gibi ömrü boyunca kavminin türlü türlü azgınlığına sabretmiş ulu’l azm bir peygamber bile Hz. Hızır’ın yaptıklarına tahammül edemezken bizler öğrensek nasıl dayanacaktık.

Filistin’de gerek bizzat elinde silah savaşarak gerekse, katliamlarda serfiraz bir halde sebatla karşı duran yiğitler olmasaydı, dünya işgal rejiminin hala bir devlet filan olduğunu zannetmeye devam edecekti.

Filistin’deki yeryüzünün en vahşi en sadist, en kahpe, en gaddar, en zorba, en duygusuz, en aşağılık, en çukur düşmanlarına karşı şu şanlı direniş olmasaydı, Bediüzzaman Hazretlerinin: “hakikî imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir” sözüne bu asırdan misaller getirmekte zorlanmaya devam edecektik.

Filistin’in aslanlarının zor ve ağır olduğu kadar heybetli kararlılığı  olmasaydı, imanımızı tartacak terazileri bulsak da doğru ölçemeyecektik. Ve şu gökkubbe altında dolaşan iki ayaklı, konuşan, gülen, yorum yapan “beşer” kılıklı varlıkların neden ebedi cehennemle müjdelendiğini unutacak ve kendilerine yer yer; hisleri olan, asgari düzeyde de olsa insafı, vicdanı, merhameti ve bir nebze insani yönü olan canlılar olarak bakmayı sürdürecektik.

Filistin’in şu azmini ve dirayetini görünce dağların bile yüklenmekten kaçındığı emanetin gerçekten ne olduğunu anladık.

Ayette Mescid-i Aksa için “etrafı mübarek kılınmış” denilmesinin sırrını anladık. Demek ki, O’nun etrafı adaklarını yerine getirmek için adeta yarışan Allah’ın(cc) erleri ile mübarek kılınmış.

Yine Filistin bugün bize şu Hadis-i Şerifi hatırlattı: "Allah'ın düşmanı olan Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselâmı görünce, tuzun suda eridiği gibi erir. Hz. İsa, onu terk edip bıraksa bile helâk oluncaya kadar eriyip gidecektir. Lâkin Allah, onu bizzat İsa Aleyhisselâmın eliyle öldürür." (Müslim, Kitabü'l-Fiten 34)

Şu anda ABD ve Avrupa ile beraber, bütün teröristler eriyorlar. Maskeleri eriyor, uydurdukları değer yargıları eriyor, inandırıcılıkları eriyor. Zaten bitmiş olan cesaretleri eriyor, yeryüzündeki sekiz milyar insana verecekleri güven eriyor.

Fukiyama ya da başkası, kim itiraf ederse etsin hepsi biliyor ki, filmlerinin sonuna geldiler. Filistin bunun bir tez ya da fantezi değil hakikat olduğunu gösterdi.

Filistinliler ellerindeki baltalarla modernizmin mabedindeki güç putlarını yerle bir ettiler.

Süper güç putunu, küresel hegemonya putunu, büyük devlet putunu, batı putunu ve diğer nice putları.

Ve baltayı da korku putunun boynuna astılar.

Ve anladık ki mancınıkla ateşe atılacaklarını da elbette ki biliyorlardı. Ancak gördük ki onlar hesaplarını dünya ateşine göre yapmamışlar. Onlar rotalarını İbrahim(as)’ın gül bahçesine göre çizmişler.

Rabbim verdiği derslerle onlara Fethi Mübin ve Fethi Karib nasip eylesin. Amin.