• DOLAR 34.259
  • EURO 37.253
  • ALTIN 2991.975
  • ...

Geçenlerde gazetenin internet sayfası ile ilgilenen arkadaş şunu aktarıyordu. Gazetenin sitesinde sapkın gruplar hakkında bir manşet çıkmıştı. O gün gece sabaha kadar aynı anda dünyanın birçok farklı noktasından siteye saldırılar yapıldı.

Organizeler, senkron halinde tek noktadan talimat almış bir görüntü ile teyakkuzdalar ve ivedi değiller, örgütlüler. Terminatör ruhsuzluğuyla karşıdakini çok keskin bir ideolojik saplantı ile yok etmeye odaklılar.

İşlerini yarım bırakmak niyetinde değiller. Müslümanlar, ailelerini zayıflattı diye geri çekilmiyorlar, her müslüman bireyi kendileriyle aynı kodlarda bir zombiye dönüştürene kadar ısrarcı kararlılıkla ilerliyorlar.

Köpekperestlik de feministlik gibi onların hüneri.

İran’da veya başka yerde başörtüsü, sarık gibi İslami ne varsa hepsine karşı yürüttükleri alçakça saldırı akımları, epeydir geliştirdikleri numaralarından. Ve her muhit için hazırlıklarını artırıyorlar.

Başta sermaye, siyaset, medya, sanat, teknoloji olmak üzere ellerindeki tüm imkanlarla öyle açık, öyle aleni, öyle baskın bir savaş veriyorlar ki, onlara karşı düşmanlık şuurunun çok hızlı bilenmesi şart. 

“Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır.” (Fatır 6)

“Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.” (Nisa 101)

İslam toplumlarında ortak yaşam becerisinin bu anlamda çok hızlı ve radikal biçimde yeniden ele alınması gerek.

Sivil ve resmi örgütlenmelerde öncelik, küresel şeytani terör şebekelerine karşı mücadeleye verilmeli.

Müfredat, kitap, okul gibi tüm enstrümanlarıyla eğitim öğretim süreçleri, insanlığı ifsad eden sapkın, edepsiz eşkıya hücumu karşısında yeniden konumlanmalı.

Herkes mevzisini, siperini bilmeli, bilgi, bilinç, dayanışma ve ittifak kılıcını kuşanmalı. Sürekli tatbikatlar yapılmalı, nöbetler aksatılmamalı, savunma hatları tahkim edilmeli, bu savaşta kaybetmenin insanı ebedi cehenneme atacağı işlenerek sorumluluğun önemine vurgu yapılmalı.

Herkesin acilen iman ve takva cephanesini gözden geçirmesi şart.

Kurşun geçirmez zırh hükmündeki Kur’an’ı akıl, ruh ve kalbe öyle giymeli ki, güvenlik zaafı oluşmasın. Yoksa Allah muhafaza: “Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur.” (Zuhruf 36)

Hatta Kur’an’a hizmet için aktif olmayanların da bu dehşetli muharebede ayakta kalması zordur.

Küreselciler, Ukrayna Çin denkleminde filan değil, “minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” sloganıyla ehlullah, mabetleriyle yeniden şahlandığında yıkılacaklar.

Kapitalist zorbalar, seküler yırtıcılar, laik kindarlar, kendilerine ait tüm değerleri tükettikten sonra değil, kendilerine Kuran ve Sünnet emanet edilenler bu sabitelere hakkıyla sahip çıktığında tükenecekler.

Bu zamanın azılı emperyalist, liberal katilleri, kendilerine boyun eğmeyen her gücü özgürleştirdiklerini zannettikten sonra değil, Allah erleri, İblis ve avanesinden intikam almayı, yeryüzü halifeliğinde esas vazife bildiklerinde silinip gidecekler.

Aklını peynir ekmekle yememiş her Müslüman bilir ki, Müslüman ruha düşmanlık kampında kümelenenlerin asla ve kat’a insanlığa hizmet diye zerre kadar hayırlı bir hedefleri olamaz: “Onlar (hiç) bir mü'mine karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar.” (Tevbe 10)

Durmayacaklar, sadece ilmi, alimi, İslam Tarih ve Medeniyetini değil, Rabbani ne varsa hepsini gözden düşürmek için canla başla çalışacaklar.

Onlara karşı ihlas kuvvetine dayanarak her daim yeni bir nefes alarak dirilmeli.

Mevlâ, geçmişte nasıl yoldan çıkanları tedip ettiyse bugünküleri de alaşağı edecektir.

Mesele, dünyalık kaygılarla yorgunluk ve yavaşlık mazeretlerinin arkasına sığınanların sınavı nasıl verecekleri..

Şimdi faniler aleyhine azalan saatleri, şeytanlara düşmanlığa da ayarlama vakti.