• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

İman ve salih amelle beraber hakkı ve sabrı tavsiye etmez isek, hayra çağırmayı bırakıp, emri bil maruf ve nehyi anil münker yapmaz isek mahvoluruz, kaybederiz.

Birbirimizle iyilik ve takvada yardımlaşmak durumundayız. Bir binanın tuğlaları gibi kenetlenip küffarın karşısında durmak zorundayız. Uhuvvetimizi, ünsiyetimizi imanımızın gereği olarak pekiştirmek mecburiyetindeyiz.

Nefsimiz bunları, alışılmışlığın kafesine attığında, küffarın zulmü, ehli kıble olan din kardeşlerimizin üzerinde bomba olarak düşüyor, aralarını açan fitne olarak düşüyor, açlık, sefalet, hicran olarak düşüyor.

Biz “nefsi” “nefsi” deyip sadece kendi rahatımızı, kendi güvenliğimizi, kendi geleceğimizi dert ettiğimizde, enaniyetimizin narında Filistin yanıyor, Mısır kavruluyor, Kudüs’ün elinde prangalar eskiyor.

Biz kendi sorunlarımızı abartırken, şu yerküreyi parayla, siyasetle, teknolojiyle, sanatla avucunun içine alan devasa deccaller, içimize urlarını atıyorlar, diken ekiyorlar, sayısız desise ve tuzak örüyorlar.

Hak düşmanı yırtıcıların elinden şu alemi nasıl kurtarabiliriz? İslam nizamını, geçmişteki gibi bütün cihanın kudretli, adil, hakkaniyetli gücü, rota belirleyicisi, düzen kurucusu, model alınan, sulh ve eman kaynağı haline tekrar nasıl getirebiliriz?

Amerika’sız, Rusya’sız, Avrupa’sız, Çin’siz, sorunlarımızı çözmeyi nasıl başarabiliriz? Onların sürekli aramıza ördükleri duvarların ustalığına talip olmak yerine o unsuriyet hendeklerini, mezhep surlarını, meşrep, yorum, taassup ve ihtilaf setlerini nasıl aşabiliriz?

“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın” emr-i ilahisiyle amel etmenin felsefesini yahut edebiyatını değil, bizzat tatbikini, amelini, fiilini, eylemini, pratiğini, uygulamasını nasıl yapabiliriz/yaşayabiliriz? Bunun adımlarını atacakken ayağımıza dolanan senli, benli, bizli, sizli, onlarlı, şunlarlı zincirleri nasıl kırabiliriz? 

Esir kaldığı her gün omuzumuzdaki ağırlığı artan Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için kuru lafların ötesinde neler yapabiliriz?

 Geçmişin cehenneminden çıkıp, Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da, Asya’da, Afrika’da kangren olan sorunların çözümüne karşı nasıl daha aktif, daha hızlı çaba, plan, etki ve fikir üretebiliriz?

Türlü türlü bağımlılıkların, anlık zevklerin, ilgisizliklerin, değersizliklerin, anlamsızlıkların ve şeytani hilelerin kıskacındaki yığınlar, sessiz çığlıklarıyla feryad ediyorlar, bir nur bekliyorlar. Kalplerine dokunacak bir yakınlığı onlara nasıl sunabiliriz, tehlikelerle dolu denizlerde yol gösterecek bir kılavuzla ve şefkatli sinelerle onları kirli çukurlardan nasıl kurtarabiliriz?

Ve daha nice sürekli dertlenip gündem etmemiz gereken mühim konular var.

Lakin bunlar kendisini hiç ilgilendirmiyormuş gibi varsa yoksa ailesindeki aşırılıkları dert edinenlerin imtihanı, ağır bir dava olma yolunda.

Eşinin kendisine, annesine veya diğer yakınlarına yaşattığı sıkıntıları, ölüm kalım meselesi sayıp büyütenler, nicelerini kendi gündemleriyle meşgul ettiklerini unutuyorlar.

Üzerinde durmadıklarında, affedip, görmezden, duymazdan geldiklerinde kaybolup gideceği halde, gururuuuum! diye yükseliyorlar ve Allah-ü Teala’ya sığındıklarında hafifleyip kaybolacağı halde, Hakka uyup insafla muamele ettiklerinde çözüleceği halde, incir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük oldukları halde o mevzuların içine suizan, öfke, garez, husumet, kabalık, anlayışsızlık üfleyip şişiriyorlar ve o balonlarla hanelerini dolduruyorlar.

Ve bu balonların ne havasını indiriyorlar, ne patlatıyorlar, ne de dışarı atıyorlar.

Kaprisleri, kuruntuları, inatları ve takıntıları yüzünden çevrelerindekilerin de huzurunu kaçırdıklarını unutuyorlar. 

“Ne olur bakın, çok iş var, kendi probleminizle uğraştırıp yavaşlatmayın” diyecek oluyorsunuz, bir feryat bir figan ve bitmeyen ama’lara muhatap oluyorsunuz.

İşte Batman’da TESSEP’in başlattığı Aile Okulu projesi bu açıdan çok önemli.

Şah ya da geda herkes, unutulan kıymetleri tekrar takdir etmenin, kendi kusurlarını görmenin, en yüce kılavuz olan Kur’an ve Sünnetin tekrar hatırlanması için bu eğitimin farkında olmalı.

Hiç birimiz kendimizi seçilmiş, korunmuş ve huzur garantisi almış saymadan, başkasını horlamadan, bir diğeri yüzünden suçlamadan bu tedrisatı kıymetli görmeli.

İslami davadaki fertlerin aile düzenlerinin sarsılmasından kimler sevinecekse onları üzmenin ne büyük bir ibadet olduğunu atlamadan bu aile okulunu kaale almalı.

Çocukların geleceği için, zihinlerin berraklığı, toplumun temizliği ve bütün ahlaki sorumluluklarımız için aile eğitimine eğilmeli.

Nefsimizle cihadın büyüklüğünün idrakiyle, dünya ve ahiret saadetinin vesile olacağı bereketlere ve kerametlere erişme dileğiyle aile talimine destek olmalı.

İnsan, mukaddes yük. Bu yükü taşımanın da adıdır dava.

Ve bu yüce dava aile için de illa ki çalışmalı, yorulmalı ancak incir çekirdekleri için heba edilmemeli.