Uyuşturucu kullanımı ve ırkçılık
Türkiye`de uyuşturucu kullanımı o kadar hızlı artıyor ki, artık bunu yüzdelikle ifade etmek mümkün değil. Bakın sadece cezaevlerinde uyuşturucudan mahkûm olanların sayısı 2006 yılında 3 bin civarında iken 2012 yılında bu rakam 75 binlerin üzerine çıkmış durumda. Yani sadece cezaevine girenlerin sayısı altı yılda 25 kat artmış.
Otuzda birlik oranla, nüfusunun yarısının uyuşturucu kullandığı Hollanda`ya göre veya nüfusunun üçte birinin bir şekilde zararlı madde aldığı İngiltere ve Fransa`ya göre belki biraz geride gibi gözükse de, özellikle ortaokul ve lise döneminde 12 yaşına kadar inen ve extacy, esrar vb. zararlı madde kullanımının artmasına karşı yüzeysel birtakım tedbirlerin dışında bir şey yapılmıyor.
Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, ideal yokluğunun, gayesiz ve gayretsiz oluşun, ilgisizlik ve tatminsizliğin doğal bir sonucudur.
Zararlı madde kullanımı, okullarda karma eğitimin, ırkçı, ateist, kemalist, maddeci ve eğlenceci anlayışın sürüklediği bataklıktır. Bugün lisedeki gençlerin sigara kullanma oranı yüzde ellilerin üzerindedir ve köklü İslami gelenek iyice zayıflayıp, ekonomik refahın artmasıyla sigaranın içine sarılan esrarın da giderek artacağı bir gerçektir.
Çocuklar ve gençler için olağanüstü bir fedakârlıkla çalışarak sosyal etkinlikler düzenleyen İslami sivil toplum kuruluşlarını asıl düşman olarak gören bir devlet ve hükümetin alkol ve uyuşturucu kullanımının artmasındaki vebali de büyüktür.
En önemlisi de hâlihazırdaki laik cumhuriyetin ne yaparsa yapsın kesinlikle güven vermediği gerçeğidir. Uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele, tamamen samimiyetle yani çelişkili olmamakla alakalıdır. İslam`ı, devletten dışlayan laiklik sürdüğü müddetçe camileriniz 24 saat açık kalsa bile gençler üzerinde etkisi olmayacaktır.
Samimiyet önemlidir diyoruz. Alın size bir örnek daha. Hacca ve umreye gidenlerin malumudur, Mekke`de, Mescid-i Harama bitişik denecek kadar yakınlığıyla çevreyi daraltan kralın sarayının duvarında, kocaman ‘Sigara (tedhin) haramdır` yazısı vardır. Herkesin, ‘bu sarayın burada ne işi var` diyerek geçerken, duvarında sigaranın haram olduğunu okuması, sigara paketlerinin üzerindeki ‘sigara öldürür` yazısını okumasından daha gariptir. Öyle olduğu içindir ki, mesela 2012 yılında, Suudi Arabistan`da, uyuşturucu madde kullanımına 800 milyon doları aşan bir miktar harcanmıştır(El Alem tv)
CHP`nin her konuda olduğu gibi bu konuda da laiklikten yana samimiyeti ortadadır. Ulusalcı vekilin son çıkışıyla bu yine tescillenmiştir... Şöyle ki; Şamanizm`de esrar kullanarak geleceği görme inancı olduğundan yaygın olarak kullanıldığı biliniyor. Dolayısıyla bugün parti programındaki ulu önderciliğini, ulus öndercilik olarak icra eden CHP ile beraber, onlara kendi yandaşlarından daha ulu bir destek veren MHP, ırk üstünlüğü derken aslında Şamanizm`i, dolayısıyla da ‘esrar`lı bir geçmişi savunduklarının farkında değiller.
Aşırı alkol kullanımından kaynaklanan hastalık nedeniyle ölen M. Kemalin, kurduğu laik cumhuriyeti, emanet ederken ‘tüm gücünüzü damarlarınızdaki asil kandan(!) alacaksınız` dediği gençler, demek ki samimiyetle, ‘Atam izindeyiz` deselerdi şu anda alkol ve uyuşturucuda Hollanda değil bu ülke konuşulurdu. Gerçi kullandıkları aşırı alkolün etkisiyle uçkur lastikleri kopan laik cumhuriyetin eski başsavcısı N. Mete ile yine malum cumhuriyetin halk fırkasının eski başkanı D. Baykal`ın samimiyetlerini unutmamak lazım.
Tabi bir de samimi olarak ‘Atam izindeyiz` diyen ve tamamına yakını alkol ve madde bağımlısı olan meşhur şarkıcı ve oyuncular var. Arada bir karakola misafir edilip, içki gibi gayrimeşru şöhretin laiklikte kutsal sayılması ve samimi izindelikleri nedeniyle taltif görmelerini de çok abartmamak lazım.
Peki, her fırsatta dindarlığa ve dindar nesle vurgu yapan hükümetin, Şamanizm`in esrarına karşı sözden öte yaptıkları sizce yeterli mi?