• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Ak partinin 2023 için hedeflerini işlediği 63 maddeli manifestosunda içeriği ve pratiği meçhul bazı özgürlükler sıralansa da mevcut sorunlar için manidar boşluklar var. Yargıdan siyasete, anayasadan eğitime, her konuda birtakım maddeler sıralanmış. Ancak maddelere bakıldığında “yapacağımız her şeyi zaten yaptık şunları da istenirse ve istersek yapabiliriz belki” şeklinde anlaşılabilecek hafif vurgulu mesajlar gözden kaçmıyor.

Mevcut iktidarın ekonomide, sağlıkta, ulaşımda, eğitimde yaptıkları ve bazı özgürlüklerin önünün açılması konusunda attığı adımları görmemek ne kadar nankörlük sayılacaksa; bütün iyileştirmelerin sistemin laik ve kemalist ilkelerine sağlamlık ve devamlılık kazandırma hedefini de görmemek körlük sayılmalıdır.

Açıklanan manifestoda; kamu hizmetlerinden yararlanmada her türlü dini, etnik ayrımcılığa son verilmesi ve mevzuatta etnik ayrımcılık algısı yaratan bütün hükümlerin ayıklanması şeklinde ilginç iki madde var.

Kamu hizmetlerinden yararlanma, kasıtlı seçilmiş bir ifade. Yani kamu hizmetleri vermede değil almada ayrımcılığa son verilmesi. Dolayısıyla amir ve memur için ayrımcılığa devam edilecek. Memurlar için sakal, başörtü gibi yasaklar devam edecek.

Gelelim diğer maddeye. Ayıklama fiili de ustalıkla seçilmiş. Yani devletin laik ve Kemalist esasları aynen kalacak ancak sadece aralarda değil esasta ve bütünde tamamen olumsuz milliyetçilik nutuklarıyla dolu olan ve bugün kendini dünyaya bedel sayan Amerika facebook`unun esiri durumundaki günümüz çocuklarının zekâ seviyesi için de artık çok uçuk kalan ifadeler ayıklanacak.

Bir de algıdan bahsediliyor. Algının göreceli olduğundan hareketle, hangi hükümlerin kimin algısına göre ve nasıl ayıklanacağı konusu da o kadar muğlak ki; 2071 hedefinin bu tür konular için gündeme getirildiğini tahmin etmek zor değil. Kongre konuşmasına M. Kemal`e methiye ve minnetle başlarken onun ilkelerinin eseri olan etnik vurguların ayıklanacağından bahsetmek, ikisinden birinin öylesine söylendiği anlamına geliyor. Yani ya o methiyeler, öylesine söylendi ya da ayıklama...

Peki, bu hedefler, İsveç`te değil de, tamamına yakını Müslüman olan bir ülkede açıklandıysa içinde doğal olarak İslami hak ve özgürlüklerden de bahsedilmesi gerekmez miydi? Ama anlaşılan o ki, Ak Parti, laik anlayışı ülkenin doğallığı olarak görürken, İslam`ı laikliğin boş bıraktığı alana hapsedenlerin yörüngesinden çıkabildiği ölçüde 2023`ü görebilir.

Manifestoda ilginç bir cümle daha var. “Kuvvetlinin haklı olduğu tezine dayalı uluslararası sistemi sorgulamaya devam eden bir ülke.” Devam denildiğine göre şimdiye kadar böyle bir sorgulamanın yapıldığı beyan ediliyor. Mesela Birleşmiş Milletler Teşkilatında apaçık işleyen tez, şimdiye kadar yapıldığı gibi sadece eleştirilmeye devam edilecek. Peki, bu tez, Amerika için geçerli değil mi? Neden “Amerika`nın bir dediğini iki etmiyorsunuz?” eleştirilerine sus pus oluyorsunuz?

Bugün, Suriye konusunda, ABD`nin yönlendirmesi, desteği ve müttefikliği ile fiili olarak savaş sürecine gelindiği iddialarına bölgesel çıkarlar için, “ABD`nin dostluğundan istifade etmek gerekir” diyecekseniz, bunun ulaşacağı nokta, İran karşısında ABD`yi haklı görüp, onun yanında yer almak olacaktır.

Ak parti iktidarının ABD ile dostluğunun çok tehlikeli bir seyir izlediği yönündeki eleştirilere, Fransız kaldığı gerçeğinin sonuçları ile Fransız düşünür Montesquieu`nun şu sözü ne kadar da acı bir tevafuk olmuştur: “Eskiden, bir ülkeye karşı savaşmak için asker aranırdı. Bugün, askerleri savaştırmak için ülke aranıyor.” Dün İran`a karşı savaş için aranan ülke Irak`tı, ama yetersiz kaldı. Bugün ise Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Kuveyt gibi ülkelerin yanında bir ülke daha aranıyor.

Ve bu ülkenin Türkiye olmadığı, Ak partinin 2023 manifestosunda geçmiyor.