Nasıl bir Türkiye istersiniz?
Bunun cevabı ile “tam olarak neredensiniz?” sorusunun cevabı hemen hemen aynıdır. Ve daha iyi anlaşılsın diye soru şöyle detaylandırılmalıdır:
Hayalini kurduğunuz Türkiye, atom bombasıyla saniyeler içinde yüzbinlerce masum sivilini katlettiği halde ABD’nin desteğiyle zenginleşen ama bunun karşılığında devasa bedellerle dolu görkemli geçmişini ve askeri yeteneğini komple terk eden Japonya ile Güney Kore gibi mi olsun.
Rüyasını gördüğünüz Türkiye, üzerinde duracağı, yürüyeceği ayakları olmayan, batının verdiğini tüketen, sattığını birleştiren, ürettiğini pazarlayan, işportacı, değnekçi ve simsar pozisyonunu devam ettiren atanabilmiş müttefik mi olsun?
Arzuladığınız Türkiye, geçmişte ve halihazırda olduğu gibi, gâvurun kanunlarını almakla iftihar mı etsin?
El’an süregeldiği gibi, ailesini, kadınını neslini kendi toplumunun inançlarına göre değil de ecnebinin dikte ettiği sözleşmelere göre mi korusun? Allah korusun, var mı bunun gibi başka arzunuz?
Yoksa, düşleyip peşine düştüğünüz Türkiye, tarihiyle bağını koparması yetmezmiş gibi, vicdanına hapsedilen imanla da alakasını bütünüyle koparmış, halkının ekseri namazsız, oruçsuz, zekatsız, duyarsız, duasız ve zikirsiz mi olsun?
Sahiden istediğiniz Türkiye, İbn-i Haldun’un bahsettiği asabiyesi sönük, temelleri çürük, dişleri dökük, tırnakları sökük, bileği bükük zavallı kuru bir kütük gibi mi olsun?
Yüz yıl önceki gibi mukaddes değerlerini kendi elleriyle boğan, aziz şahsiyetlerine darağaçları kuran, ırkını kutsayıp, kardeşlerini yabana atan bir ülke mi özlüyorsunuz?
Hedeflediğiniz Türkiye, camileri yetim, medreseleri öksüz, pusulası kırık, istikameti meçhul, şevki mevtâ, maneviyatı metruk bir perişan avare mi olsun?
Aradığınız Türkiye’de birileri darbeye kalkıştığında halk evinden çıkmasın ama mevzu farklı olduğunda “meselenin ağaç olmadığını anlayıp” her tarafı yakıp yıkmak için ya da kurban eti dağıtanları dahi vahşiyane katletmek için sokağa mı çıksın?
Ve cunta, çapulcu, eşkiya vs kılığında ihtilale yeltenenler başarılı olduğunda kahraman, başarısız olduğunda hain diye yutturulsun he mi?
Kendisine birileri sığınacak olursa, gaz bombalarıyla mı durdursun, rasgele vurarak, öldüresiye döverek mi durdursun? Ya da, burnunun dibinde de olsalar onları türlü türlü dramların içinde yanarken sadece izlesin mi?
Derdinde olduğunuz Türkiye, vahiy gibi kutsanan sınırlarının dışına asla adım atmasın mı? Hele hele batının menfaatleriyle örtüşmüyorsa, NATO’nun direktifleri haricinde ise, kesinlikle çıkmasın mı?
Komşusunda ne olursa olsun insani, ahlâki gerekçelerle bile olsa, tarihî saiklerle dahi olsa ilgilenmesin mi?
Bunlardan çok daha fazlasını isteyenlerin her ne kadar havasını teneffüs etseler de bu memleketten olmadıkları o kadar nettir ki, bunu anlamak için konuşmalarına, paylaşımlarına, hal ve hareketlerine azıcık göz atmak yeterlidir.
Onları batıdan söz ederlerken yahut Türkiye’nin tamamen batının kontrolünde, gölgesinde, yörüngesinde ve özentisinde olan yönlerinden ve yakın tarihinden bahsederlerken hayranlıklarından hemen fark edersiniz?
Güzel bir Türkiye de var gelecek te de daha iyi olur inşallah.
Nasıl bir Türkiye? Tek cümle ile söylersek; muazzam medeniyetiyle, kardeşleriyle, gücüyle, adaletiyle, inancıyla, kıymetleriyle kendisi olan bir Türkiye..