• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Eşinin çok fazla konuştuğunu belirten beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Beş aydır evliyiz. Babamgil ile birlikte oturuyoruz. Evde beş kardeşim var. Bir de boşanmış olan ablam var. Anneannem de var. Yani biraz kalabalık sayılırız. Ailede eskiden beri sessizlik var. Babam pek konuşmaz, az bir gürültüden bile rahatsız olur. O yüzden mesela evde müzik veya televizyon sesi pek duyulmaz. Herkes ya odasında kitap okur ya da kendi işini yapar.

Eşim, uzaktan akrabamızın kızı. Bir süre babamın evinde kalma şartını kabul etti. Beş aydır evliyiz, hamdolsun bir sorunumuz yok sadece aşırı derecede fazla konuşuyor, sürekli konuşuyor ve çoğu zaman yüksek sesle konuşuyor. O konuşunca babam üzmemek için çıkıp gidiyor, eşim yine anlamıyor. Bir defa fazla konuşuyorsun diye uyardım, bir hafta boyunca küstü, kimseyle konuşmadı, sonra tekrar başladı yine hiç susmuyor.

Onu ilgilendiren ilgilendirmeyen her konuda yorum yapıyor, her meseleye dahil oluyor, benim işlerimi de kendisininmiş gibi anlatıyor. Telefonla annesiyle ve ablalarıyla konuşuyor. Onlarla da aynı öyle yüksek sesle, kahkayla ve saatlerce konuşuyor.

Ayrı bir eve geçmemiz şart oldu. Düğün borçları olmasaydı belki bugün taşınırdık. Hem o zaman en azından ben yanarım anne babam ve kardeşlerim kurtulur..”

İnsanların bu hususta da mizaçlarının farklı olduğu bir vakıa. Ancak iki uçtaki kimselerin biraraya gelmesi elbette sabır ve tahammül gerektirir.

Konuşan kimse, sohbet, ünsiyet, ülfet ve muhabbet açlığını doyurduğu için daha sempatik değil midir? Buna evet demek için konuşmanın nasıllığını bilmek icap eder. Dedikodu, gıybet, abes, övünme, abartı, tenkid, malâyâni, yalan, hakaret, müstehcen, fuzuli tekrar gibi içeriklerin azı da ya günahtır ya da, rahatsız edicidir ve çirkindir. Yine doğru ve hakikat bile olsa mütekellimin(konuşanın) makamın(yer, zaman ve durumun), muhatabın ve maksadın isabetli olmadığı konuşmalar da fayda yerine zarar verir.

İster dünyevi ister uhrevi olsun yapılan her işte olduğu gibi hitapda, hasbihalde, sohbette, diyalogda, anlatımda ve ifadede de mutlaka bir edep, estetik, maharet, hassasiyet ve incelik için çaba harcanmalıdır. Ancak her meslekte olduğu gibi sözün ustalığı için de bir zaman dilimine, talime ve pratiğe ihtiyaç olsa gerektir. Bunlardan sonraki hamlığı da hoşgörüyle karşılamak en iyisidir.

Başka eve taşınmak en kestirme çözüm gibi gözükmektedir. Fakat kadın için; uzun konuşmak, başından geçenleri anlatarak rahatlamak, duygularını kelimelere dökmek ve aktarırken fazlaca detaylara girmek biraz fıtratıyla alakalı görülürse, üzücü tepkiler yerine o, olduğu gibi kabul edilmiş olur.

Yine yanlışları uygun bir dille uyarılır ve düzeltilirse kadının konuşması, onun sağlığı için müthiş bir terapidir. Aksine onu susturmaya çalışmak, dinlememek veya anlattıklarını değersiz bulmak onu son derece olumsuz etkiler.

Evlilik, karşılıklı olarak birbirini onure etme sanatıdır, birbirini kırıp dökme değil.

Dua bekleriz.