İyileştirmeler Devam Etmeli
Dün açıklanan 2020 lira asgari ücret ve ocak ayından itibaren doğal gaz ile elektriğe yüzde 10`luk indirim, acaba diğer alanlarda da iyileştirme niye olmasın gibi bir ümit hasıl etti.
Mesela her geçen gün insan yaşamında daha fazla yer kaplayan internet kullanım ücretleri neden indirilmesin.
BTK onaylarsa Türk Telekomun 1 Ocak`tan itibaren yapacağı yüzde 66 zam, milletin cebini fena yakacak.
Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, ticarette, yönetimde kısaca bütün alanlarda uyumluluk, başarı, kalite ve verimlilik gibi standartlar internetle sağlanmaya çalışılırken, kullanım ücretinin artırılması, adeta bir taraftan kaşıkla verip diğer taraftan kepçeyle almak değilse nedir?
Asgari ücretliler, zaten açlık sınırının altında hayatta kalma becerisi kazanırken, hastalanmamak, gezi ve tatil gibi tercihlere lüks deyip uzak durmak, belli gıdaları tüketmemek, normal bir evde oturmamak, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin en alt segmentiyle yetinmek zorundalar.
Böylece bu listeye, sürekli internetin ne kadar zararlı olduğunu konuşup onu evinden ve çoluk çocuğundan uzak tutmak diye bir madde de eklenmiş oluyor.
Her ne kadar yakıtını koyup, vergisini ödeyebileceği bir arabası olamayacağı için asgari ücretlileri ilgilendirmese de, yap-işlet-devret sistemiyle yeni yapılan köprü, otoyol ve Avrasya tüneli geçişlerinden alınan ücretlerin abartılı olması kör ve sağır kalınan diğer kronik sorun.
Birtakım absürd cezaların iptaliyle gösterilen iyi niyetin astronomik ücretleri indirmesi de beklenirdi.
Yine asgari ücretlilerin, rüyalarında bile göremeyecekleri şu konut satışlarının yani inşaat sektörünün, yüksek faizli krediler yüzünden durma noktasına gelmesi ayrı bir sorun.
Memleketin en öncelikli gelir kalemi ve istihdam sahası olan inşaatın faiz yüzünden kitlenmesi, geniş kitleler için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu hususta çok acil ve köklü adımlar atılması gerek.
İnşaaat gibi yaygın olan tekstil sektörü de can çekişirken bu kapıdan rızkını temin etmeye çalışanların da güzel haberlere ihtiyaçları var.
Ve bu ülkede üretim denildiğinde belki de ilk akla gelen en geniş saha tarım ve hayvancılıktır.. Hazine arazilerinin kiralandırılması iyi fakat yetersizdir. Yerli üretim, tohum ve ürün desteğinin çok daha aktif ve pratik hale getirilmesi şarttır.
Ve sosyal alan ki bunun da en başında aile geliyor.
Asgari ücretlinin düşünürken dahi yaşlandığı bir mevzu da çocuğunu evlendirme yani düğün masrafı. Altını ayrı bir dert, çeyizi, eşyası, düğün salonu vs ayrı bir dert.
Bu konuda ailelere, çok açık ve net biçimde, “maddi manevi olarak sizin yanınızdayız” mesajı verilmediği sürece evlilik yaşı da, nüfus artışı da, huzur ve mutluluk da hep ertelenmiş olacak.
Öte yandan neredeyse dünyanın hiçbir ülkesinde karşılığı olmadığı halde, “sen şu yaştan önce evlenmişsin” denilerek masum kimseleri çocuk istismarı ve tecavüz gibi insan onurunu rencide eden en ağır ithamlarla suçlayıp cezaevine atmaktan da vazgeçilmeli.
İyileştirmeleri, “seçim öncesi” diye başlayan iğreti cümlelerle yorumlama yerine devamını bekleme hüsnü zannıyla alkışlatmak esas olmalı.
Ve şu düstur da unutulmamalı. Devlet, yaptığı her iyi düzenlemede kendini lütfeden değil, hakkı teslim etmede mesafe kat eden bir pozisyonda görmeli ki, yapılanlar kamu vicdanında bir karşılık bulsun.