• DOLAR 34.449
  • EURO 36.616
  • ALTIN 2929.464
  • ...

Eşinin suratının hep asık olduğunu, bu durumu değiştirmek için elinden gelen her şeyi yaptığını ancak bir sonuç alamadığını belirten beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Dört yıldır evliyiz. Çocuğumuz olmadı. Evlenmeden önce hep bana sürekli tebessüm eden, güleryüz gösteren bir eşim olur diye hayal ediyordum. Ancak evlendim ve sanki dünyam altüst oldu. İçimde ona karşı hala muhabbet hissetmesem herhalde bugüne kadar getiremezdim. İlk başlarda, en azından eve geldiğimde biraz kendini zorla hoş geldin de ve hafif de olsa gülümse diye kaç defa söyledim. Beni böyle kabul edeceksin, dedi. Kaç defa annesinin yanına gönderirdim, küpe, kolye aldım, para verdim, ne bileyim gezi filan denemediğim yol, yöntem kalmadı. Bir türlü gülen bir yüz görmedim.

Tamam, aile olarak asık, sert bir çehreleri var da bu kadar da olmaz ki. Haydi, bana gülmüyor anladık, bazen komik şeyler izlettiriyorum, onlara da gülmüyor. Uzun bir süre hasta birisiyle mi evlendim diye kendime vesvese yaptım.

Çocuk için tedavi oluyoruz ve olumlu sonuç verdi. Eh o bana biraz moral oldu. Çocukla belki bir şeyler değişir. Artık bu ümitle kendimi teselli ediyorum..”

“Ya Resulallah hangi kadın daha hayırlıdır?” diye sorulduğunda Efendimiz(sav) şöyle cevap vermiştir: “Kocası kendisine baktığında onu sevindiren, emrettiğinde hemen itaat eden, nefis ve malında kocasının hoşuna gitmeyen bir şeyle ona muhalefet etmeyen kadındır.” (Nesai, Nikah, 14)

            Kadının kocasına güler yüz göstermesi bir lütuf değil vazifedir. Allah Teala, diğer canlılara değil de gülümsemeyi insana vererek adeta insanın bir farkının da gülmek olduğunu ortaya koymuştur.

Gülümsemeyi sadaka sayan ve mübarek simasında sürekli tebessüm bulunan Resulullah(sav), diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Bir müslüman kardeşini güler yüzle karşılamak dahi olsa, iyilikten hiç bir şeyi hiçbir güzel şeyi asla ve asla küçük görme, (onu yap).” (Müslim, Birr 144)

Peki, yaratılışı öyle olamaz mı? Elbette ki her insanın yüzü illa ki hep aynıdır denemez. Fakat hiç gülmemesi biraz tuhaf bir durumdur.

Dört sene değil de dört hafta denseydi, kocasının, eşinin gülme şekline henüz aşina olmadığını söyleyebilirdik.

Buna rağmen yine kocanın meseleyi yansıtma biçiminde mübalağa olabilir mi diye bir tereddütten de hali değiliz.

Neden? Çünkü bir kimse mutlaka birisine veya bir olaya sürekli aynı tepkiyi vermediği gibi her zaman da asık suratlı olamaz. Bunu istese de başaramaz.

Burada komik veya güzel bir hale karşı bayan; hayretini, beğenisini, neşesini ve heyecanını gülmekten başka nasıl ifade ediyor bilmiyoruz.

Ancak kocanın, “ona muhabbet hissetmeseydim” demesinden anlıyoruz ki, kadının kocasıyla farklı ve güçlü bir iletişim biçimi var.

Anlatılan meseleyi bir abartı değil de gerçeğin ta kendisi kabul etsek bile, kocanın, eşinin değerini sadece gülümsemeye indirgeyen bir bakış açısına da hapsolmaması gerekir.

Zira ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurur: “Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.”(Nisa 19)

Çocuk olduktan sonra, mutlaka bir değişim olacaktır.

Dua bekleriz.