• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Evliliklerinin ilk aylarında, eşinin kendi davranışlarını kontrol etmesinden kaynaklı birtakım problemler yaşadıklarını dile getiren hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“İki aylık evliyim. Eşimle şiddetli tartışmalar yaşıyoruz. Olur olmadık şeylerden kocaman kavgalar çıkıyor. Sürekli benim ona karşı davranışlarımı kontrol etmek derdinde. İstediği gibi davranmadığım zaman da mutlaka daha büyük bir yanlışla karşılık veriyor. Daha sonra tartışma çıkınca da uzaklaşıyor. Hatta evi terk edip bir iki saat sonra geldiği bile oldu. Kendini odalara kilitliyor, saatlerce konuşmuyor... Kendisinin hoşuna gitmeyen bir şeyi o bana karşı çekinmeden yapıyor. Buna verebileceğim en büyük örnek; bir defa atışırken istemeden elim başörtüsüne takıldı. Ona tokat attığımı düşündü. Ne kadar izah etsem de suçlanmaktan kurtulamadım. Günlerdir bozuk plak gibi sen ilk günlerinde eşine el kaldırdın cümlesini tekrarlayıp duruyor. Daha da ileri gitti, yaşadığımız tartışmalarda o bana el kaldırır oldu.

O bu kadar ileri gidince en sonuncuda ben de dayanamadım, aynı şekilde karşılık verdim... Evlilik bir imtihandır. Şükür bu bilinçle adımlar attım. Ancak imtihanı şu durumda pek kazanabildiğimizi düşünmüyorum. Daha da kötüye gitmeden sizlerin görüşlerini almak istedim. Şimdiden değerli tavsiyeleriniz için teşekkür ederim. Selam ve dua ile.”

Anlatılan husus, iki aylık evlilik için biraz aşırı bir gerilim gibi duruyor. Sizin ona karşı mesela hangi davranışınızı kontrol etmeye çalışıyor. Buna bir iki misal söyleseydiniz, bu davranış kontrolü tabirinizin problemin sebebi olup olmadığı konusunda daha açık bir kanaat edinebilirdik.

Çok küçük yaşlardan itibaren kendi kararını kendi verecek şekilde yetiştirilmiş erkekler, emir altında olduğu işlerde ve görevlerde, bayanlar da evliliklerinin ilk dönemlerinde geçici bir sorun yaşayabilirler.

Yine eşlerin birbirlerinin niyetini, amacını, karakterini ve ailesinden aldığı bir takım ırsî veya öğretilmiş huyları anlayıp teşhis etmek için de iki aylık süre çok azdır.

Eğer sizden istediği davranışlar gerçekten akıl ve mantıkla bağdaşmayan, zalimane, haram, edep dışı aşırı derece zor veya alay ve hakaret konusu şeyler ise elbette uygun bir dille ve hikmetle bu talebini yerine getirmemeniz gerekir. Sizin şimdiye kadar aşina olmadığınız, biraz nefsinize ağır gelen, yaptığınızda kendinizi pek iyi hissetmediğiniz ancak buna rağmen günah olmayan, imkansız olmayan, sizi yormayan ve yaptığınızda sizden bir şey eksilmeyen fiillerde fedakarlıkta bulunmak sizi küçük düşürmez, bilakis onure eder. Zira Resulullah(sav) şöyle buyurur: “Allah için tevazu gösteren hiç kimse yoktur ki mutlaka Allah onu yüceltmiş olmasın.” (İbn Mâce, Zühd 16)

Kadının itaatini, ‘kocasının kendisinden keyfi biçimde her istediğini yapmak` şeklinde lanse edenler iyi niyetli değiller. Fakat Allah`a isyan dışında bir kadının, “bana şu şu konularda karışamazsın, ben şu meselede istediğim gibi hareket ederim” demesi de nikahın kapsamındaki muhabbetle, ahitle, sadakatle, samimiyetle, sorumlulukla ve kainattaki düzen intizamla bağdaşmaz. Allah-ü Teala, nasıl ki, vücutta bazı organları diğer organın hükmü altında kılmışsa, evlilikte de erkeğe idarecilik yükümlülüğü vermiştir.

Dediğimiz gibi erkek eşinden neyi niçin istediğini çok açık ve net biçimde, samimi, hasbi ve tamamen açık yüreklilikle izah etmelidir. Mesela; “Birtakım sosyal medyayı kullanmayacaksın” dediğinde, bunun gerekçesini eşine uygun bir dille anlatmalıdır. Kadın da velev ki kocası izah etmese bile ve nefsine ağır gelse de bu isteğini yerine getirmelidir. Bir süre sonra kadın kocasının maksadını zaten anlar. Sebep anlaşılırsa olaydaki yanlış anlamalar ve önyargılar da giderilmiş olur. Allah sabredenlerin yardımcısıdır. Ve eşler yaşadıkları sorunları odayı kendi üzerine kapatarak veya birbirlerine bağırıp el kaldırarak değil, Allah`a arz ederek yani kendi kusurlarını O`na sayıp dökerek çözmeye alışmalıdırlar.

Dua bekleriz.