• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Tokat`ın Zile ilçesinde çıkarılan pek çok antik eserin üzerinde bu yazı bulunuyor. Bu söz Julius Sezar`a ait. “Geldim, gördüm, yendim” anlamına geliyor. Zile`de bir zafer kazanmış. Senatoya, yani milletvekillerine alaylı bir mektup yazmış, mektubuna da böyle başlamış. Gereksiz bir malumat da olsa hatırlamakta fayda var: Roma cumhuriyetinde aristokrat milletvekillerinden oluşan bir senato var ve krallar ile araları sürekli problemlidir.

Tokat`da o yazıların büyüsüne kendini kaptıran bir takım Juliusların, Sezar taklidi yapmak için Peygamber Sevdalılarının Kutlu Doğum Etkinliğini seçmeleri de tarihe geçer mi bilmem ama bunu yapanlar kenelerden korktukları kadar,  kenelerin sahibinin ilahi tokat`ından korksalardı herhalde bunu yapmazlardı.

Biz yine Roma ve Sezar`a dönelim. Bütün tarihçilerin ittifak ettiği bir husus var ki; Roma veya Bizans olarak bilinen o devletleri yıkan şey zulüm ve ahlaksızlıklardan başkası değildir. Sözde cumhuriyet rejimi kurmuşlar. Ama milletvekilleri zengin ve seçkinlerden oluşuyor. (Kırk yıl öncesine kadar bu ülkede de meclis için senato tabiri kullanılıyordu.) Bu senatörlerin fakir ve avam olan halk ile pek alakası yoktu. Ağır vergilerle inleyen halkın feryadı senatodan hiç duyulmuyordu. Sesleri duyulanlar da zaten arenalarda aslanlara yem oluyordu. Sezar ise, bu sözü, her zaman söyleyebilirim edasındaydı. Senatörler de makam ve şöhretlerinin ebedi olduğunu zannediyorlardı. Ama rüzgârla savrulan örümcek ağı gibi toprağa karıştılar.

 Her yönden en yakın ve en taze olan İslamı, gericilik olarak gören yeni cumhuriyetin mimarları her yönden çok çok gerilerdeki Roma ve Bizansı öve öve bitiremediler ve model aldılar. Medreseleri ve camileri kapatıp tahrip ederken, Bizans kalıntılarından medet umdular. Onlara göre devlet dediğin, Roma ve Bizansın ilk hali gibi laik olmalıydı. Bizans da yıkıldıysa Hristiyanlığı devlet işine karıştırdığı için yıkılmıştı. Yine Roma`da olduğu gibi devletin meclisi olmalıydı. Ama meclis yeni yeni vergiler için kanunlar çıkarmak, zengin ve soylu meşhurların rahatını sağlayacak düzenlemeler yapmak için çalışmalıydı.

Bilinçaltında hala Roma ve Bizansın kodları bulunan bir yönetim anlayışının devam ettirildiğine dair her gün yeni ve acı örnekleri görüyoruz. Bunu biz görüyoruz ama senato görmüyor. Çünkü senato şu sıralar çevre yollarından geçen araçlardan vergi alınmasıyla ilgili düzenleme yapmakla meşgul. Çok çalışıyorlar, haklarını vermek lazım. Başlarını işten kaldıramıyorlar ki görsünler. Fenerbahçenin kurtarılması, Galatasarayın kutlanması, Beşiktaşın kucaklanması gibi o kadar hayati mesele varken, ‘kız çocuğumu başörtülü okula alın` dediği için kendisine üç yıl hapis cezası verilmesi de mesele mi! Sırf  İslami kimlikleri nedeniyle, Doğruhaber Gazetesi yazarlarına 132 yıl ceza istenmesi de haber mi yani! Milyonlarca insana ilmi, kültürel, sosyal ve maddi destek sağlayan Mustazaf-Derin kapatılmasının ne önemi var ki. Toplumda zina, uyuşturucu, alkol ve her türlü ahlaksızlığın çığ gibi büyüyor olması kimin umurunda!

Bugünün Sezarları, gelmeden görmeden, “vici” nakaratlı şarkılar söyleyedursun, toplumların düzeni de matematik gibidir, işaretleri görmezden gelirseniz, toplama yaptım zannederken çıkarma ya da bölme yaparsınız da kaybedersiniz. Daha dün, başkasına karşı, “Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır onunla duymazlar…” ayetlerini okuyarak makam devşirenlerin bugün aynı duruma düşmesine şahit olmak, mazlumların bedduasının kabulünü görmek kadar üzüntü verici.

Allah`a sonsuz hamd-ü senalar olsun ki, bize “veni vidi vici”li mağrur zalimleri değil, Mekkeyi fethederken, tevazudan başı öne eğilen Hz. Muhammed Mustafa`yı(sav) önder kılmıştır. Ve mazlumların feryadına kulak tıkadıklarında “Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var” diyerek padişahlara adaleti hatırlatan âlimleri örnek kılmıştır.