• DOLAR 34.525
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3003.46
  • ...

Nişanlandığı gencin, nişan merasiminde, kendisine haram olan kadınlarla sergilediği rahat tavırlardan rahatsız olan hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Yirmi üç yaşındayım. Bir ay önce babamın uzaktan tanıdığı birileri istemeye geldiler. Babam çocuğu araştırdı iyi, namazını kılan biri, babası da dindar bir kişidir, dediler kabul ettik, nişanı kararlaştırdık. Nişan olduğu zaman çocuğun rahat tavırları ve mahrem olan kadınlarla tokalaşması, arkadaşlarını kadınların arasına çağırıp onlarla fotoğraf çektirmesi üstelik örtülü olduğumu bildiği halde böyle yapması çok zoruma gitti. Güya dindar bir aile olduğu söyleniyordu; ama avamdan farksızdı. Ailesine bu durumu söyledik. Onlar da; ‘akrabalarımızla beraber büyüdük, kardeş gibiyiz, düğünde böyle şeyler olur` diye geçiştirdiler. O günden beri çok üzülüyorum. Ben hayatımın hatasını yaptım, diyorum, nişanı atmayı bile düşünüyorum. Ailem ise ‘biz seni zorlamadık kendi isteğinle kabul ettin. Eskiden o kadar iyi insanlar geldi ya henüz erken dedin ya da bahaneler söyledin, şimdi bizi rezil mi edeceksin` diyorlar, ne yapacağımı bilmiyorum. Çok pişmanım.”

Okuyucumuzun dile getirdiği hususu olduğu gibi aktardık. Bu köşede, gelen sorulara, “ha o zaman siz de şöyle yapın, mutlaka şöyle bir karar alın, şu adımları atın” gibi açık yönlendirme içeren tavsiyelerde bulunmamaya dikkat ediyoruz. Çünkü hem aktarılan bilgiler sınırlı ve tek taraflı, hem de evlilik ve aile ile ilgili konularda da verilen kararların sorumluluğu kişilerin kendisine aittir.

Kalpler de Allah`ın elindedir. Dilediğinin gönlüne bir anda öyle bir muhabbet atar ki, karşı taraf bile bu duruma bazen hayret eder. Ama dilediğine de her türlü uygunluğa, yakınlığa ve normalliğe rağmen, zerre kadar sıcaklık vermez. Dolayısıyla takdir edersiniz ki, bizim şu mütevazi mevzide naçizane gayemiz, hakkı ve sabrı tavsiye azmidir, başka bir şey değil. Kusurumuz ve noksanımız için de Allah`a sığınır, O`ndan yardım dileriz.     

Bir kere nişanlılık süreci düğüne hazırlık zamanı olduğu gibi, aynı zamanda evlilik öncesinde ailelerin ve aile adaylarının birbirlerini yakından tanıma sürecidir. O yüzden, “işin başında, nikah kıysınlar ki, nişanlılar, birbirleriyle rahat görüşebilsin” yaklaşımı çok da doğru değildir.

            Anladığımız kadarıyla okuyucumuz, mahremiyete oldukça dikkat eden bir çevrenin bilgi, bilinç ve hassasiyetine sahip. Ancak ‘kabul ettiği aday` içinse babasının nitelediği dindarlığın ötesinde bir disiplinden söz edemiyor.

Bir genç için bugün elbette namaz önemli bir belirleyicidir. Tüm vakitlerine riayet ederek her hal-ü kârda namazını koruyan birisinin telkin ettiği güven, nişan merasimindeki tavırları ile hemen yıkılır mı? Buna evet demek zor.

Özellikle nişan ve düğün gibi törenlerde, akraba ve eş dostun ortak sevinci denilerek bir takım yanlışlara göz yumulmaktadır. Aileler önceden mesela, kadınlarla erkeklerin içiçe olup olmamasını çok umursamadıklarında haliyle izahı kolay olmayan sahneler ortaya çıkmaktadır.

Burada, damat adayının da, ailesiyle aynı fikirde olup olmadığı net değildir. Nişanda yaptığının doğru olmadığını ve düğünde bu konuda daha dikkatli olacağını belirttiği takdirde okuyucumuz, ya nişanlısının sözünde durma konusunda ne kadar sağlam olduğuyla ilgili biraz deneme ve araştırma yapacak ya da, vebali nişanlımın boynuna diyerek sorunu ileride düzelebilecek geçici bir yanlış görüp yoluna devam edecektir. Ve hangi kararı verirse versin, kendi hür iradesini, kınayıcının kınamasından korkmadan kullanacaktır.

Düğün için salon tutulurken, kadınlarla erkeklerin ayrı oturduğu bir düğün ortamı için ısrarcı olmak, herhalde okuyucumuzun da planında vardır.

Tabi ki sadece nişan ve düğün gibi ortamlarda değil, başka yerlerde de erkeğin mahremiyetle ilgili tavrı, dindarlığın/namazın/tesettürün aksine ise, okuyucumuzun durumu kabullenmek yerine onu bu yanlışından vazgeçirmede daha aktif olması gerekecektir.

Dua bekleriz. 

Diğer Köşe Yazarları