• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Hükümet, depolarda üretim fazlası olduğundan dolayı bozulma ihtimali yüksek olan patates, soğan ve çeltiği, üreticiden satın alıp halka bedava dağıtma kararı aldı.

Böylece satın alınan ürünler birçok yerde yoksul insanımıza dağıtılmaya başlandı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Ortalıkta gezinen bir fotoğrafta bir yetkilinin, bir çuval patatesi yardım almaya gelen kadına verirken verdiği poz ortalığı karıştırdı. Daha sonra bir ilçe Kaymakamı olduğu öğrenilen şahsın verdiği bu poz ve fotoğraftaki kadının yüzünün kapatılmaması, hem medya, hem hükümete yakın kişiler, hem de muhalefet tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı.

Bu patates tartışmaları toplum olarak ahlakî, siyasî ve sosyal bazı sorunları da gündeme getirdi.

Sorumluluğunu taşıdığı halkın bir çuval patatese muhtaç hale gelmesinden dolayı geceleri uykusu kaçması gereken yetkililerin, halkın vergileriyle alınan yardım malzemelerini yine halka verirken minnet edercesine hareket etmesi ve insanımızın fakirliğinin ayrıca siyasi bir malzemeye dönüştürülmesi, üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir konu olsa gerek. Bu olay aslında başta siyaset olmak üzere toplum olarak yaşadığımız çürümeyi göz önüne serdi.

Maalesef pragmatist ve oportünist (çıkarcı) anlayış o kadar genlerimize yerleşmiş ki, toplum olarak adeta bizi esir almış durumda. Başta siyasilerimiz olmak üzere yaptığımız her şeyi kazanca dönüştürmenin bin bir hesaplarını yapıyoruz.  Ahlakî ilkeleri çiğnemek pahasına da olsa… Yaptığımız şeylerin ne kadar ahlakî olduğunu değil, ne kadar kazanç getireceğini düşünüyoruz. Bu yüzden olsa gerek ki; hemen hemen yaptığımız her şeyi, sosyal medyada paylaşmakta bir beis görmüyoruz. Hatta mahrem olabilecek paylaşımlarımızı bile…

Oysa bizler öyle medeniyetin evlatlarıyız ki; bu medeniyet sağ elin verdiğini sol el görmemeli düsturunu baş tacı etmiştir. Bu konuda yaşanmış o kadar çok güzel örneklerimiz var ki bizlere ders verebilecek…

Bunlardan biri Peygamber Efendimizin (sav) torunu, Hz. Ali’nin oğlu İmam Seccad olarak bilinen Zeynel Abidin’dir. O ki, hayatı boyunca Medine’de geceleri sırtında fakirlere erzak taşıdığı ancak vefat ettiği gün; sırtındaki yaralardan anlaşıldı. Aman Allah’ım! bu nasıl bir iman, bu nasıl bir ihlas, bu nasıl bir ahlâk… Bir ömür insanlara sırtında çuval taşıyacaksın, sırtında çuvallardan dolayı yaralar oluşacak ama kimse bunu bilmeyecek. İşte bu, peygamber ocağının nurudur. Bir İmam Seccad’a bakın bir de bugün yapılan patates şovlarına… Nereden nereye gelmişiz.

Bir de Hükümetin yıllardır uyguladığı yanlış tarım politikaları var ki; geçen yıl patates ve soğan bittiği için bu yıl ise fazla diye müdahale edildi. Her iki durumda da zarar eden devlet oldu. Devletin zarar etmesi demek ise halkın zarar etmesidir. Çünkü bu paralar halktan alınan vergilerle ödeniyor.

Şanlıurfa Sebze Hali Onursal Başkanı Faruk Akbaş, yıllardır Türkiye’nin ‘Tarım Envanteri’nin çıkarılmasının bu soruna çözüm olacağını söylüyor ama dinleyen kim…

Buradan yetkililere sesleniyoruz; eğer pragmatist anlayışın esiri olmayıp gerçekten bu yoksul bırakılmış halkı umursuyorsanız; doğru ve adil bir tarım politikası izleyin ki halk, dengesiz piyasanın mağduru olmasın.

Yoksul insanlara patates ve soğan dağıtmak yerine onların sırtındaki adil olmayan ağır vergi yükünü kaldırın ki bu insanlar muhtaçlıktan kurtulsun.

Sosyal devlet gereği illa ki yardım yapacaksınız lütfen bu insanların muhtaçlığını siyasi malzemeye dönüştürmeyin…