En FETÖ`cü Kim?
Kılıçdaroğlu'nun Mirkelam'a nispet yaparcasına çıktığı yürüyüşten bu yana yürüyüşün enlerini tweter hesabından yazıyor Eren Erdem...
Yürüyüşün rotasının Pensilvanya olduğunu yazdığımdan iki gün sonra yürüyüşün en hızlısı Eren Erdem'in ihanet örgütünün evinde kaldığına dair fotoğraflar paylaşıldı sosyal medyada...
Herkes bu paylaşımlardan sonra Eren Erdem'in nasıl bir açıklama yapacağını bekliyordu ki.
İtirafname gibi bir açıklama geldi.
Eren Erdem FETÖ'cü olmadığını elindeki sigarayla izaha kalkıştı. Açıklama manidar: "Bu yapı, sigaraya karşı tavizsizdir, oysa benim elimde sigara var"
Buyurun buradan yakın babında!
"Bu yapının sigaraya karşı tavizsiz olduğunu bilmek, yapıyı yakından tanımayı gerektirmez mi" dese birileri, Eren'in cevabı ne olur acaba?
Hani içindeki profesörün "Cuma namazını kaza etsinler" diyecek kadar toplumun iç dinamiklerinden bihaber bir partinin milletvekili bu yapıyı nasıl bu kadar yakından bilir.
Ya sözünü ettiği örgütün görünmeyen yüzü?
Saçını uzattırıp Türk Solu dergisinin başına geçirip Bediüzzaman'ın vatan haini olduğu manşetini attıran örgütten söz ediyoruz.
İçkiye tuz atıp içebilirsiniz diye fetva niyetine zırva dağıtan bir örgüt lideri var karşımızda.
Bana kalırsa Eren Erdem'in FETÖ ile ilişkisini son resimlerden ziyade "Türkiye İran'la savaşırsa ben İran'ın safında yer alırım" twitinin kendisine ait olmadığını dile getirdiği basın açıklamasındaki konuşmaları ele veriyor.
Ne diyordu konuşmasında?
"Ben çok alnı açık, tertemiz, pak bir adamım. Hayatımda hiç İran'a gitmedim. Pasaportumda tek bir İran mührü yok. Hayatımda hiç bunların ilişkili olduğu kadar İran ajanlarıyla diyaloğum olmadı, hayatımda da tanımadım. Eğer bu kirli havuz medyası şahsıma ait olduğunu iddia ettikleri bu twitin altındaki tarih emaresini yayınlamazsa, yani hangi tarihte söylediğimi yazmazsa; Selam-TevhidKudüs Ordusu iddianamesindeki AKP'li bürokratların hepsini önümüzdeki hafta basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşacağım ve onların İranlılarla yaptığı konuşmaların tapelerini de yayınlayacağım. Buradan da ilan ediyorum"
Son kısmı bir daha okuyalım.
Veya ne bileyim isterseniz baştan alalım.
"Hayatımda hiç İran'a gitmedim. Pasaportumda tek bir İran mührü yok. Hayatımda hiç bunların ilişkili olduğu kadar İran ajanlarıyla diyaloğum olmadı, hayatımda da tanımadım"
Bu sözleri FETÖ'nün "Ben hayatımda hiç Cebrail'le karşılaşmadım, çok sevdiğim bir melektir" diye başlayan sohbet görünümlü herzelerine nazire gibi geldi.
Ya da son kısmındaki "Twitin tarihini yayımlamazlarsa..."diye başlayan bölümü okuyun.
Ne yapacakmış?
"Selam -Tevhid Kudüs Ordusu iddianamesindeki AKP'li bürokratları ve bunların konuşma tapelerini yayınlayacağım."
Selam – Tevhid iddianamesini hazırlayanlar kimler?
FETÖ'nün kumpaşçı çetesi.
Eren Erdem'in sıkıştığında sarıldığı belge, kumpas belgesi.
"Tapeleri yayınlarız" diyen FETÖ'nün sosyal medya hesaplarını da hatırlamak için hafızanızı şöyle iki, iki buçuk yıl öncesine doğru geri sarın ve Eren Erdem'in cümlelerini bir daha okuyun!
Sonra o elindeki sigarayı bırakın ve bu defa buradan yakın!
KILIÇDAROĞLU YÜRÜYÜŞÜ!
CHP tarihi, seçim hezimetleriyle dolu...
Kılıçdaroğlu biraz da dokuz seçim kaybeden lider olarak Google taramalarında geçmemek için Ankara'dan İstanbul'a yürüdü.
Parti içindeki "kapının önüne koyarım" dedikleri kimseden ses çıkmamaya başladı.
Yani muhalefet pıstı.
Profesörlük tezi intihal olduğuyla gündeme gelen ve İstanbul Üniversitesi`nden binlerce öğrenciyi ihraç eden Alemdaroğlu da adalet için yürüyormuş.
Milyonluk faturayı devlete ödeten vekil yürüyor.
Nur Serter, alkış çalıyor, Kemal Gürüz yürüyüşün amacına ulaşması için bir Nutuk üç "Onuncu Yıl Marşı" okuyarak yatıyormuş.
Adil bir yargı olsa idamı tartışılacak insanlar adalet için yürüyorlarsa "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın"daki yılanı arıyorlar.
Ancak koyunlarında büyüttükleri yılan onları sokmaya başlayınca adalet diye vıyaklıyorlarsa bu bir eylem değil bir komedi olur ve salonlarda oynanmadığına göre köy seyirlik oyunlarından sayılabilir.
SAKARYA'DAN SURİYE'YE
Oluklar çift, birinden nur akar birinden kir" diyor Üstad Necip Fazıl, Sakarya Türküsü'nde...
Aylardır Suriyeli mülteciler için her türlü hayvan sesini çıkaran ancak insanlıktan nasibini alamayanların başlattıkları karalama ve tahrik çabaları Sakarya'da ürün verdi.
Alkış!...
Kürt ve Türk faşolar birilerine olan kinlerini Suriyeli mülteciler üzerine boca etmelerinin üzerinden çok geçmedi.
Tetikçileri temiz bir iş çıkardılar(!)
İki Suriyeliden daha kurtulmanın haklı sevincini yaşasınlar.
Gencecik bir kadın, küçücük bir bebek insanlığın kanını donduracak yöntemlerle Yasin BÖRÜ ve arkadaşlarının cinayetini hatırlatacak biçimde katledildi ve İblisin sözcüleri, iki Suriyeliden daha kurtuldu.
Hayvan ismiyle müsemma medya kuruluşu katledilen kadını suçlayacak kadar paçavralaşadursun neyse ki zulmetten sonra Sakarya sokaklarını rahmet kırlangıçları doldurdu ve Sayın Mehmet Görmez'in tarihi konuşmasıyla mazlumların zalimi olarak cenazeleri İdlib'e yolladık.