• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Ülke, bir hafta önce geç kalındığına inanılan bir haberle uyandı MAŞALLAH…

İNŞALLAH da mağduriyetlerin giderilmesinde bir dönüm noktası olacak bu haberin akabindeki olaylar…

Kamuoyunda ‘Adnan Hoca` olarak bilinen Adnan Oktar`a operasyon yapıldı ve örgüte yönelik suçlamalar akıllara durgunluk verecek cinsten.

İşin ilginç tarafı da örgüt üyelerinin çoğunluğunu zengin muhitteki kadınlar oluşturmakta.

Tek tipleştirilen bu kadınların adliye koridorlarındaki görüntüleri A9 ekranlarında görülenlerden oldukça farklı. Boyaları dökülmüş, sıvaları küf tutmuş harabe bina cinsinden… Her biri bir virane… Mehdi saydıkları zatın kalibresi ortada…

Suçlamalarda yok yok…

Küçük çocukların cinsel istismarından, askeri casusluğa;  yalan tanıklıktan, şantaja… Piyasada duyulmuş duyulmamış suçların envai çeşidi var.

Adamlar, sanki özel suç üretme koleksiyonu yapmışlar.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit, cebir, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık, iftira, halkı askerlikten soğutma, hakaret, suç uydurma, siyasi ve askeri casusluk, yalan tanıklık, nitelikli dolandırıcılık, 5607 sayılı kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet, 231 sayılı vergi usul kanununa muhalefet, rüşvet, resmi belgede sahtecilik, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, eziyet, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamaya yardım etme, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, 3713 terörle mücadele kanununa muhalefet, 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanuna muhalefet...

Başlıkları alt alta sıralayıp açıklamaya kalkışsak; “Ahlaksız Suçlar Ansiklopedisi”nin bir cildi meydana gelir.

İddiaların kaçının doğru, kaçının yanlış olduğu veya yanlış olma ihtimali bizim asıl konumuz değildir.

O konuyla mahkemeler ilgilenir ve sonucunu mahkemeler belirler.

Yapının İslami bir söylem veya eyleminin olmadığını da biliyoruz.

İslam`ın yozlaştırılması için Fethullahçı Terör Örgütü`ne verilen görevin açık gediklerini tamamlamakla meşguldü yapı.

Fethullahçı Terör Örgütü; hizmet, cemaat, infak, imam gibi kavramları kirletirken; Adnan Oktar grubu “inşallah, maşallah” gibi şükür ifadesi olarak kullanılan İslami terminolojideki kelimeleri iğdiş etmekle meşguldü.

Fethullahçı Terör Örgütü; tesettürü teferruat; tehdit ve şantajı meşru yol, kumpası da nihai amaca ulaşmada “altın vuruş” olarak tanımlarken; Adnan Oktarcılar ibadeti bayağılaştırmakta, aile mefhumunu ortadan kaldırmak için şantaj ve kumpası araç olarak kullanmaktaydı.

İki örgütün veya yapının ortak üç özelliği vardı:

Gizlenme gereği görülmeyen bir İsrail sevgisi ve İsrail ile derin ilişkiler.

Mehdilik kavramı ve Mehdi`nin liderleri olduğuna dair kesin bir inanç.

Örgüt hiyerarşisinde yetkililere “imam” sıfatının verilmesi.

İki örgütün de ne kadar suçlu olduğundan çok devlet erkinin yıllarca bunlara göz yumması asıl masaya yatırılması gereken konudur.

Öyle ya küçük çocuklar istismar edilmişse, dış devletlere casusluk faaliyetlerinde bulunulmuşsa, dolandırıcılık, rüşvet, cebir, yalan beyan, şantaj, kumpas gibi bütün bu kirli ilişkiler aynı örgüt tarafından gerçekleştirilmişse ve söz konusu örgüt bunları bir günde gerçekleştirmemişse suçu işleyenler kadar suçu görmezden gelenler de suçlu değil midir?

Veya şöyle soralım?

Adnan Oktar, ömür boyu cezaevinden çıkmasa ve hatta cenazesi cezaevi bahçesinde gömülse, bütün kedicikler belediye ekiplerince itlaf edilse, cinsel istismara uğrayan on bir yaşındaki çocuğun mağduriyeti giderilecek mi?

Ya da FETO`nun idam ipi çekilse, boynuna tasma geçirilip sokak sokak dolaştırılsa, Halil Kantarcı`nın çocuklarının mağduriyeti giderilecek mi?

Ya çeyrek asırdır Fethullahçı Terör Örgütü`nün kumpasları sonucu altı yüze yakın mütedeyyin yiğit, Medrese-i Yusufiye`de ilmek ilmek sabır dokurken bunların dosyalarını yeniden incelemeye almayan Devlet, Hükümet, Başkan ve Bakanlar her biri bu suçun ortağı değil mi?..

 

 

Yazarın Diğer Yazıları