Yeni Kabine Olasılıkları
Siz bu yazıyı okurken bakanlıklar açıklanmış ve “yazı ne kadar da gereksiz ve öngörüden uzak yazılmış” diyerek ya yazıyı yerden yere vuracak ya da öngörülerin isabetli oluşundan dolayı yazıyı takdir edeceksiniz.
Yaklaşık dört beş saat sonra yeni kabine açıklanacak.
Her ne kadar parti dışından kabine denilse de kabinenin partiyle dirsek temasının olduğu/olacağı muhakkak.
Evet, dediğim gibi yeni kabine birkaç saat sonra açıklanacak.
Kabinenin parti dışındaki kişilerden oluşması, teşkilatların elini zayıflatması bakımından olumlu...
En azından bakanlar kendilerini teşkilatlara karşı sorumlu hissetmeyecek.
Dolayısıyla, iltimas, rüşvet veya usulsüzlük istendiği takdirde geri plana atılabilir, önüne geçilebilir.
Örneğin Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi ticaretin içinden gelmiş, ticaretle büyümüş, TOBB başkanlığını yapmış, seküler kesimin de sıcak bakacak birinin Ticaret Bakanı olarak atanacak olması makul görülür.
Hatırlanacağı üzere 2007 seçimlerinde Abdullah Gül`e sıcak bakmayan kesimler, Rıfat Hisarcıklıoğlu`nun Cumhurbaşkanı olmasına sıcak bakıyorlardı.
Yine yıllardır FETÖ`nün hedefinde olan, bir anlamda FETÖ ile mücadelenin isimsiz kahramanı olan ve elan da Milli Eğitim Bakanlığında müsteşar olan Yusuf Tekin`in Milli Eğitim Bakanı olması milli eğitim için yerinde bir karar olur.
Sistem ve müfredat yeni yeni oturmaya başlamışken icraatın içinden birinin bakan olmasında fayda vardır.
Eski Milli Eğitim Bakanlarından Nimet Çubukçu (Baş) ve Ömer Çelik`in Başkan Yardımcısı olmasının siyaset deneyimi açısından yeni kabineye faydası olur.
Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay`ın Başkan Yardımcısı olarak atanması, bir anlamda gölge başbakanlık görevinin icrası olur.
Dış ilişkilerde İbrahim Kalın, tecrübeli bir kişi. Dış İşleri Bakanı olması gayet yerinde olur.
Vasip Şahin`nin İç İşleri Bakanlığı`nda adının geçmesi yeni süreçte kullanılacak dilin kuşatıcılığı için önemli olabilir.
Eylem ve söyleminde şahin olan Süleyman Soylu`nun yerine Vasip Bey`in tercih edilmesi, kullanılacak dil, izlenecek yol ve yeni süreç ile ilgili ipucu verir.
Karayolları Genel Müdürü İsmail Kartal`ın Ulaştırma Bakanı olarak atanması, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Büyükekşi`nin Sanayi ve Kalkınma Bakanı ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Fatih Sönmez`in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olması yeni süreçte siyaset dışı ancak alanda faal çalışanlara öncelik verildiğinin göstergesidir.
Naci Ağbal, Ayşe Nur Bahçekapılı, Şeref Malkoç gibi isimlerin de siyasetteki deneyimlerinden yararlanılacak gibi görünüyor.
Abdülhamit Gül`ün Adalet Bakanlığı görevini kayınpederi Şeref Malkoç`a devretmesi yeni sürecin aile içinde devam edeceği şeklinde okunabilir.
MHP`li Ruhi Ersoy`un Kültür ve Turizm Bakanı olarak atanması riskli görünüyor.
Böylesi bir bakanlığın, birleştiricilikten ziyade tekleştiriciliğe evirilmesi birçok kazanımı heba edebilir.
Uçak mühendisi olan ve alanında kariyer yapmış olan İsmail Demir`in Savunma Bakanı olarak adının geçmesinde yeni süreçte savunma teknolojisine ağırlık verileceğinin işareti olarak okunabilir.
Kimler bakan olursa olsun önemli olan yapıcı bir dilin kullanılması ve liyakatin adalet düsturuyla vücuda gelmesidir.
Gönüller inşa edilmeden gelişme mutluluk değil huzursuzluk getirir.
Öyleyse önceliğimiz gönülleri inşa etmek olsun.
Kalın sağlıcakla…