• DOLAR 32.299
  • EURO 34.835
  • ALTIN 2412.954
  • ...

Lozan antlaşmasıyla ilgili artık kem küm etmeye gerek yoktur.

Bu tarihi hesaplaşma bütün ayrıntıları ile ele alınıp mazi-hal-istikbalini tahlil ederek bütün gerçekleri gün yüzüne çıkartmak gerekir.

Bundan yüz yıl önce yani 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı.

Kemalist çevreler ısrarla Lozan’ı gündemde tutmaya gayret ediyorlar. Yıldönümü münasebetiyle Lozan’a methiyeler düzüp, İnönü’nün sözde kahramanlığını tescillemeye çalışıyorlar.

Bunu gayet doğal görüyoruz. Çünkü Kemalist zihniyetin temelinde Lozan anlayışı vardır. Lozan anlayışı ise; “Hilafeti kaldırmak, Müslüman toplumumuzu İslami değerlerden uzaklaştırmak ve köhnemiş batı zihniyetine mahkûm etmektir.”

Ne diyorlar? “Lozan diplomatik zaferdir”, “Lozan ülkenin tapusudur”...falan filan.

Lozan’a Kemalist tayfanın penceresinden baktığımızda tabii ki zaferdir. Çünkü hemen sonrasında; Hilafeti ilga ettiler, camileri ahırlara çevirdiler, alfabemizi değiştirdiler, İslami kıyafetleri ve ezanı yasakladılar... Hâsılı, dinimiz ve kültürümüz ile ilgili her şeyi ya değiştirdiler ya da yasakladılar.

İngilizlerin aklı, Mustafa Kemal’in talimatı ve İsmet İnönü’nün imzasıyla hayata geçirilen Lozan; inancımız, tarihimiz ve medeniyetimizin üzerinden bir silindir gibi geçti. Bütün manevi değerlerimizi alaşağı etmek için her türlü yola başvurdular.

Peki, Lozan nedir?

Lozan, 600 yıllık Osmanlı mirasının yağmalanmasıdır.

Lozan, “Ümmet anlayışını” yıkıp, yerine “Ulus anlayışını” yerleştiren sinsi fikir babalarının merkezidir.

Lozan, beyni işgale uğramış aşağılık komplekslilerin ihanet vesikasıdır.

Lozan, Âlem-i İslam’la hesaplaşma metnidir.

Lozan’da Emperyalist devletler, bir taş ile bir kaç kuş vurdular. Hem yönümüzü batıya çevirdiler, hem ”Ulus devlet” hastalığını aramızda yaydılar hem de mazlum Kürt halkını dört devlet arasında bölüp gelecekte üzerlerinde sinsi hesaplar yapmanın temelini attılar.

Lozan’da neler mi oldu? Kısaca özetlemeye çalışalım.

Lozan ile Musul’dan, Kerkük’ten, Şam’dan ve daha nice beldelerden vazgeçildi.

Lozan ile Ege adalar İtalyanlara; Kıbrıs, Mısır ve Sudan ise İngilizlere bırakıldı.

Lozan ile tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden ve inancımızdan koparıldık.

Lozan ile Bin 300 yıllık inanç değerlerimiz bir kenara bırakıldı ve laiklik safsatası ile debelenip durduk.

Evet, Lozan ile onlarca etnik yapının 600 yıl beraber yaşadığı Osmanlı’dan Ulus devlet anlayışına sahip batı(l) hayranı bir zihniyet neşet edildi.

Kısacası Lozan ile hem tedrici olarak toplumumuzun zihin dünyası değiştirildi hem de Müslüman  halkımızın savaş meydanlarında kazandığı masada bırakıldı.

Zaten Lozan sonrası Türkiye’deki devlet uygulamalarına baktığımızda her şey daha net okunabiliyor. Kimin kime neyi nasıl peşkeş çektiğini daha iyi anlaşılıyor.

Bütün bunlar gün gibi ortada iken Lozan’ı diplomatik bir zafermiş gibi yâd etmek Müslüman toplumumuzu kandırmaktan başka bir şey değildir.

Eğer Lozan’ı sadece Mustafa Kemal ve İnönü’nün sözlerinden veya bize dayatılan resmi tarih kitaplarına göre yorumlarsak elbette gerçekleri anlayamayız.

 Lozan’ı anlamak için hem gerçek tarihe hem de Türkiye adına Lozan’da imza atanların tarihi uygulamalarına bakmalıyız. Ancak o zaman Lozan’ın gerçek mahiyetini anlarız.