• DOLAR 32.454
  • EURO 34.67
  • ALTIN 2388.199
  • ...

Tarihe "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat davasında hüküm giyenler bir bir af ediliyor.

Bugüne kadar af edilen "postmodern darbe"nin hükümlüleri arasına dün itibariyle üç hükümlü general daha eklendi.

Kimi "kocama hali" kimi "sürekli sakatlık hali" gibi gerekçelerle Cumhurbaşkanı tarafından af ediliyor.

Peki, İslami kimliklerinden dolayı 2000li yıllarda düzmece dosyalarla mağdur edilmiş kolon kanseri oğul Şeyhmus Alpsoy ve 76 yaşında baba Mehmet Emin Alpsoy gibi mağdurlar için kim ne zaman adım atacak?

Bu sorunun cevabını vicdan sahibi herkes büyük bir sabırsızlıkla bekliyor.

Gelelim 28 Şubat "postmodern darbe" sürecine...

28 Şubat “Postmodern darbe” üzerinden 26 yıl geçti. Yapılan ihanetler, edilen zulümler ve yaşatılan mağduriyetler hepimizin malumudur. Bu hain darbenin aktörleri hak ettikleri cezaları bu dünyada almadıkları gibi o sürecin mağdurlarından bazılarının mağduriyetleri hala devam ediyor. Öyle anlaşılıyor ki, adaletin tecellisi Mahkeme-i Kübra’ya kalacak.

28 Şubat; İpleri Haçlı-Siyonistlerin elinde olan ve celladına aşık, çağdaş(!) zavallıların yaptıkları ihanetin adıdır.

28 Şubat; Emperyalistlerin içerdeki “azgın azınlığın” eliyle Müslüman halkımızı mankurtlaştırma hamlesiydi.

28 Şubat; Modernleşme safsatasıyla bazen tehdit bazen infaz bazen de ikna odaları ile toplumumuzu dönüştürme serencamıydı.

28 Şubat; Müslüman halkımızı inanç ve değerlerinden uzaklaştırma ve bu değerlerin izlerini silme projesiydi.

Ve 28 Şubat bin yıl sürecek denildi, lakin olmadı. O sürecin mimarları ve aktörleri on beş yıl sonra hayal kırıklığına uğradılar.

Evet, o zalimlerin tahayyül ettikleri gibi bin yıl sürmedi ve birkaç yıl sonra siyasi yapı büyük ölçüde değişti. Fakat sonraki süreci sağlıklı değerlendiremeyen siyasi iktidar, şeklen değiştirdiği birçok alanı fikren değiştiremedi. Dolayısıyla “Dışı kalaylı, içi alaylı” bir nesil, bir toplum oluşuverdi maalesef.

Şöyle etrafımıza bir bakalım; o dönem mücadelenin merkezinde olanlar şimdi ne durumdadırlar?

Başörtünün serbest olması için meydan meydan basın açıklaması yapanlar, İHL’lerin katsayı zulmünün kaldırılması için koşuşturanlar ve yapılan bilumum zulümler için ses verenler bugün ne haldedirler? 

Belki Kur’an Kursları ve İmam Hatip Liseleri tekrar açıldı ancak özlediğimiz nesli yetiştiremiyoruz.

Belki başörtü yasağı kaldırıldı, ancak hiçbir dönem başları örtülü olduğu halde bu derece tesettürsüzlüğe şahit olamadık.

Belki “Postmodern darbe” zulmüne uğrayanların mağduriyetleri kısmen giderildi ancak hiçbir dönem olmadığı kadar dünyevileştik. Mal, makam ve koltuk sevdası bizi mücadele ruhundan uzaklaştırdı. Hatta ortaokula giden başörtülü kız çocuklarımıza ve ailelerine “cahil” diyecek kadar aşağılık duruma düşenler oldu.

Bir an önce bu durumdan kurtulmak zorundayız ve herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

Şeklen değişen toplumumuzun fikren de değiştiği günleri görme temennisiyle…