Şeyh Said’i anlamak
Şeyh Said’in hayatını mücadelesini ve kıyamın doğru kaynaklarda okuduğumuz zaman onu anlayabiliriz.
Şeyh Said’in mefkuresini iyi algıladığımız zaman onu anlayabiliriz.
Yoksa yazılan yalan tarih ile ne Şeyh Said’i anlayabilir ne de gerçek tarihimizi, kültürümüzü ve medeniyetimizi anlayabiliriz.
Şeyh Said’i anlamak bedel ödemeye hazır olmak demektir.
Şeyh Said’i anlamak zahit ve mücahit insan tipini tanımak demektir.
Şeyh Said’i anlamak vasat İslam çizgisini muhafaza etmek demektir.
Evet, Şeyh Said bir alim, bir zahit, bir mücahit ve bir şehittir.
Şehit Şeyh Said 94 yıl önce bugün şehadet şerbetini içti. Rabbim şehadetini kabul etsin ve bizleri de mirasına sahip çıkanlardan eylesin.
İtiraf ediyoruz ki, Türkiye’de Müslümanlar Şeyh Said’i anlayamamışlar ve tanımıyorlar. Özellikle batıdaki Müslümanların kahir çoğunluğu onu hiç tanımıyorlar.
Şeyh Said denildiğinde; ya Kemalist zihniyetin tarih kitaplarında uydurdukları “İngiliz ajanı” yalanı üzerinden yorumlar yapılıyor. Ya da Marksist-Leninist tayfanın “Kürtçü” iftirası üzerinden yorumlar yapılıyor. Oysa Şeyh Said, Kemalistlerin ve Marksist-Leninistlerin iftiralarından beridir. O tam bir halk kahramanı ve sorumluluğunun farkında olan bir önderdi.
Şehit Şeyh Said; halifeliği kaldıran ve İslam’a savaş açan Kemalist zihniyete karşı kıyamın rehberidir. Mücadelesi sadece ve sadece “Allah ve din içindir.”
Şeyh Said’i iyi anlamak için muhtelif iki zamanda eşine ve kızına yaptığı nasihatlere kulak verelim.
Kıyam arifesinde şeyh, eşine şu şekilde hitap ediyor: “Ne ben Hz. Hüseyin'den daha değerliyim ne de benim ailem onun ailesinden daha kıymetlidir. Eğer ben bunlara karşı çıkmazsam zebaniler sarığımdan tutup beni cehenneme atarlar, siz o zaman bana yardım edebilecek misiniz? Onlar bana demezler mi 'Ey Said! Allah o kadar mal mülk verdi sana. Sen Allah için ne yaptın? Bunlar Allah'ın emirlerini ayaklar altına almışlar. Evet ben cihada başladım ve korkanlar, cihat edemeyecekler, hastalar gelmesinler. Bu yol korkakların yolu değildir!”
Yine şehadetinden hemen önce Diyarbakır cezaevinde kızının ağlayarak; “Baba! Namusumuz ayaklar altına alındı” sözlerine karşılık Şeyh Said şunları söylüyor: “Arkamızdan ağlayıp da zalimleri sevindirmeyin. Kıyamımızı iyi anlayın ve bizden sonrakilere anlatın, bizim için ‘Namusu Ekber İslam Dinimizdir.’”
Şehadet şerbetini içeceği zaman da Şeyh’in dilinde şu cümleler dökülecektir; “Değersiz dallarda aşılama kervan yoktur. Şüphesiz mücadelem Allah (c.c) ve din içindir.”
Evet, işte Şeyh Said budur. Bu anlayış ile mücadele edenler de Şeyh Said’in varisleridirler.