• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Andrew Craig Brunson…

Herkesin ismini ezberlediği ABD`li ajan veya Türkiye`de faaliyet yapan ABD`li Pastör(!), ne derseniz deyin.

Dün İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nde dördüncü duruşması yapıldı. Türkiye ve ABD başta olmak üzere Dünya medyası bu duruşmayı yakından takip etti.

Sonuç: Tanıklar aleyhte verdikleri ifadeleri geri çekti, Mahkeme 3 yıl gibi komik hapis cezası verdi. Yattığı süre göz ününde bulundurularak serbest bırakıldı. Ayrıca ev hapsi ve yurtdışı çıkış yasağı da kaldırıldı.

Her şeyden önce şu hususu belirtelim; Verilen bu karar Türkiye kamuoyunun vicdanını derinden yaralamış ve yargıya olan güven bir kez daha zedelenmiştir.

Brunson davasını ve 2 yıldır yaşanan gelişmeleri kısaca gözden geçirelim.

23 yıldır eşiyle birlikte Türkiye`de yaşayan ABD vatandaşı Brunson, Ekim 2016`da sınır dışı edilmek üzere gözaltına alındı. 2 ay sonra FETÖ ve PKK ile irtibatlı olarak faaliyet yürüttüğü gerekçesiyle tutuklandı.

Hakkında hazırlanan iddianameye kısaca değinirsek: Kilisesinde PKK ve FETÖ`yü övücü ve bölücü içerikli propagandalar yaptığı, Gezi eylemlerinin organizatörlerinden biri olduğu iddia edildi. FETÖ`nün Ege Bölge sorumlusu firari sanık B.B. ile birbirlerine çok yakın yerde 293 kez GSM sinyali tespit edildiği, HTS kayıtlarına göre 2014-2017 yılları arasında 1306 kez Suruç, 192 defa Şanlıurfa`nın başka ilçelerine gittiği tespit edilmişti. 15 Temmuz sonrasında ABD`li bir askere ‘Türkleri sallayacak bazı olaylar bekliyorduk… Sonunda biz kazanacağız.` Şeklinde mesaj gönderdiği… Ve bunlara benzer daha birçok iddia.

Hâsılı, Brunson`a “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” gerekçesiyle 15 yıla kadar, “devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etmek” suçlamasından 20 yıla kadar hapis cezası istendi.

Temmuz ayında sağlık sorunları bahanesiyle tutukluluğu ev hapsine çevrildi. Bu karara Türkiye kamuoyu tepki ile karşılarken, ABD ise tahliye edilmediği için yaptırımlar uygulayacağı tehdidinde bulundu.    

Sonuç olarak bu dava Türkiye – ABD arasında krize sebep oldu. ABD`nin Türkiye İçişleri ve Adalet Bakanı`na yaptırım uygulaması, ekonomik hamleler, mütekabiliyet esasına göre Türkiye`nin karşılık vermesi, restleşmeler derken tüm gözler dünkü duruşmaya çevrildi.

Yapılacak duruşma YARGININ İMTİHANI olacaktı. Ya yargı hukukun üstünlüğü ile kamuoyunu rahatlatacaktı ya da üstünlerin hukuku devreye girip istedikleri sonucu yargıdan alacaklardı.

Birçok kez olduğu gibi yine Yargı imtihanı kaybetti ve üstünlerin hukukuna boyun eğip ona göre karar vermek zorunda kaldı.

Doğrusu merak ediyorum, iddianamedeki onlarca tespitli deliller varken nasıl 3 yıl gibi komik bir ceza verildi? Bunun gerekçesini nasıl uyduracaklar?

Yargının adil kararlar verdiğini bundan sonra kim hangi yüzle savunacak?

Daha da önemlisi mademki üstünlerin hukukuna göre karar verilecekti o halde iki aydır ülkenin çektiği sıkıntıların hesabını kim verecek?