• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Yaklaşık bir asırdır İslam`ı “çağdışı” ve “gericilik” kavramı üzerinden hedef alan Kemalistler, şimdi “Cemaatler ve Tarikatlar” üzerinden hedef alıyorlar.

Terör şebekesi israilin güdümünde olan “Oktar çetesi”ni sansasyonel haberlerle gündemde tutuyorlar. Bunun üzerinden “İslami cemaatlere” yönelik olumsuz bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Sapkın yapıları sanki İslami cemaatlermiş gibi yansıtmak, Müslümanlara büyük bir hakaret ve profesyonelce bir dezenformasyondur.

Bu sapkın yapıları gündemde tutmakla bir taşla iki kuş vurulmaya çalışılıyor. Birincisi; kamuoyunda mukaddes İslam dinini yıpratmak. İkincisi ise; henüz Kemalist zihin kodlarından kurtulamayan Devletin hışmını Cemaatlerin üzerine çekmektir.

Ayrıca dün FETÖ, Oktar vb. yapıları Cemaatlere saldırtan güç ile bugün bu yapıları bahane ederek Cemaatlere saldıran güç aynıdır. Sadece ara piyonlar değişmiştir.

 FETÖ ve Oktar şebekesi her şeyden önce mukaddes İslam dinine zarar vermişler. Biri takiyye diğeri tahrif yaparak mukaddesatlarımızı yıpratmışlar. Biri ‘saman altındaki su misali` sessiz ve toplumumuzu inandırarak, diğeri ise ahlaksız magazin haberleri eşliğinde sözde İslam`ı anlatmışlar. Birinin büyük şeytanın CIA`sı, diğerinin terör şebekesinin MOSSAD`ı ile irtibatlı olduğu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki bu iki yapının en büyük hedefleri de yine “Cemaatler ve Tarikatlar”dı. Bütün bunlara rağmen bu iki yapıyı İslami Cemaatlerle bir tutmak ya şeytanlık ya da ahmaklıktır.

Kısacası daha önce FETÖ, şimdi de Oktar şebekesi üzerinden Cemaatleri hedef göstermek ve onlara operasyon çekme algısı oluşturmak sinsi bir hamledir. Bu hamlenin mimarları tarih boyunca İslam`a ve Müslümanlara düşmanlık eden Kemalist`lerdir. Ne yazık ki sözde muhafazakâr çevrelerden bazı ferasetsizler de fitne üreten bu değirmene su taşıyor.

İslam`ın “İ”sine dahi tahammülleri olmayanlar, bu algıyı oluşturmakla görevlerini yapmış oluyorlar. Peki, sözde muhafazakâr çevrelere ne oluyor? Eğer bahaneleri sihirli “Yerlileşmek” veya “Yerli Cemaat” kelimesi ise bu kelime net olarak tanımlanmalıdır.

“Yerlileşmek” veya “Yerli Cemaat”`ten kasıt “Ulusçuluk” ise zaten yollarımız ayrıdır. Ancak kastınız “İslamileşmek” ise o zaman öncelikle iktidardakiler muktedir olmalı ve Ülke`nin yeni yönetim biçimini vatandaşın inancı, tarihi ve medeniyetine uygun hale getirmelidirler.

Bir Ülke düşünün; ceza kanunu İtalya`dan, medeni kanunu İsviçre`den, ticaret kanunu Almanya`dan ve idare hukukunu Fransa`dan kes/ kopyala/yapıştır yaparak almış. Bu ucube yönetim doksan yıldır varlığını devam ettiriyor ve birileri yerlilikten bahsediyor.

Hem, Mevlana, Yunus Emre ve Şeyh Edebali`nin eserlerini basacaksın. Hem meydanlarda Şeyh Ahmed-i Hani, Mela-i Cezeri`den bahsedeceksin hem de 1925`ten beri yürürlükte olan 677 sayılı “Takke ve zaviyeler kanunu”nu uygulamadan kaldırmayacaksın. Üstelik bir de yerlilikten bahsedeceksin, bu ne yaman çelişki.

Hâsılı, “Yerlileşmek” veya “Yerli Cemaat” kavramından kasıt ”Ulusçuluk” ise, İslami yapıları manipüle etmek isteyen karanlık mihrakların oyunlarına alet olmayalım. Kasıt “İslamileşmek” ise; İslam cihanşümul bir dindir. Herhangi bir coğrafyaya münhasır kılınamayacak kadar yücedir. İslami cemaatlerin davet alanı bütün Dünya, hedef kitlesi tüm insanlıktır. Temel görevi; sağlam bir itikat, dindar bir nesil ve Ümmetin vahdetidir. Amacı ise Rıza-ı ilahidir.

Dolayısıyla yerli(İslami)leşmekle kurtuluş arıyorsak, toplumumuzun harcı olan İslami cemaatlerin mefkûresine sarılarak sahil-i selamete çıkabiliriz.