KURTULUŞ NEREDEN GELECEK?
Aylardır bekliyoruz. Bekleyiş hiç bu kadar acı, bu kadar yıkıcı ve bu kadar ağır olmamıştı. Bir el kalkacak, güçlü bir ses yükselecek ve yaşanan bu vahşete dur diyecek, diye beyhude bekledik. Biz bu zillet ve çaresizlik içerisinde beklerken zalimler hiç durup beklemeden vahşetlerini katmerleştirmeye ve mazlumlara ölümün her çeşidini yaşatmaya devam ediyor.
Zulme karşı ayağa kalkmasını beklediğimiz sözde dünya liderleri de zalimler ile en ufak bir ilişki ve ticareti kesmeden normal(leş)meye devam ediyorlar. Sabır ve tahammülün artık bitip tükendiği, acıların tahayyülleri aştığı şu demde birçok hakikati ve dünyanın gerçek yüzünü gördü insanlar. Tüm değerlerin ve anlayışların altüst olduğu, kavramların ve klişelerin yerle bir olduğunu insanlık utanarak izledi. Zayıf olanın nasıl sömürgeci ve vahşi zihniyetlerce parçalandığını, gücü ele geçirenin bir canavara dönüştüğüne de şahit olduk.
Kahramanlığı ve yiğitliği “van minüt”ten öteye gitmeyenlerden medet uman mazlum Müslümanların feryatları arşı alayı titretirken; birkaç yardım tırı ile kendilerini avutanlar, yarın mahşer gününde iyiliklerinin yüzlerine çarpılacağını da göreceklerdir.
Elleri ve cepleri dolaylı veya direk mazlum kanına bulaşmayan neredeyse kalmadı. Bu zulme ortak olmuşlardan artık tamamen ümidi kesmeli hatta küskünlük ifadelerine bile tenezzül edilmemeli. Yaptıkları hiçbir açıklama veya kınama izlenip üzerinde yorum bile yapılmaya değer bulunmamalı. Yırtıcı ve vahşi mahluklarla tokalaşmış o ellerden medet ummak yerine ezilmiş mazlum halklar birbirlerine kenetlenmeli.
Gerçekten yüreği yanan ve bir şeyler yapmak isteyen Müslümanlar sivil inisiyatif alarak yeri ve günü geldiğinde bu suskunlara anladıkları şekilde cevap verebilmelidirler. Seçim dönemlerinde dindar halktan oy toplamak adına gelen bu insanlara cevabı Gazze vermeli. Filistin’in ve tüm mazlum coğrafyaların kurtuluşu asla kirlenmemiş ve hiçbir zalime eyvallah dememişlerin elinde gerçekleşecektir. Bu öyle kutsal ve şerefli bir davadır ki en şereflilerin eliyle gerçekleşecektir.
Yüreği ve bileğiyle, yaşantı ve ameliyle Allah’ın rızasına uygun yaşamış kişiler ancak Müslümanın önder ve lideri olabilir ve günü geldiğinde kumandanlık edebilir. Gecesini gündüzüne katmış, hayatı iman ve cihad ekseninde yaşamış, cennet ve ilahi rızadan başka amaç edinmemiş bir avuç mücahit Müslümanlar bu ümmeti ve tüm kutsalları özgürlüğüne kavuşturacaklardır biiznillah.
Tefrikadan beslenen ve ferasetten mahrum çakma evliyalar, dindarlığı ruhbanlıkla karıştırıp etliye sütlüye karışmayıp kendi şahıslarını kutsallaştırıp kendilerine tabi olanları da etkisiz birer cesede dönüştürerek kınamaya bile cesaret gösteremeyen zavallılara dönüştürenler hiçbir zaman bu ümmetin ne dostu ne de lideri olmamış ve olmayacaktır.
Hamiyet sahibi ve gayretli her bir Müslüman bugün Gazze üzerinden kimin gerçek kimin yalancı lider ve kahraman olduğunu görmeli ve buna göre safını tutmalıdır. Artık maskeler düşmüş buğday eleğe vurulmuştur. Görmek isteyene ayan beyan her şey ortadadır.
Irkçılık, taassupçuluk, mezhepçilik, menfaatçilik ve korkaklık çukurunda debelenenleri bırakalım orada ebediyyen debelensinler. Bizler kendimize bakalım ve elimizden gelen tüm gayretle Müslümanları uyanışa, dirilişe ve her türlü fedakarlıkla cihat etmeye davet edelim.
Kur’ani bir yaşam tarzını benimseyip tarihinden haberdar olmalı ve ne Gazze’yi, ne de hiçbir mazlum ülkeyi ve Müslümanı gündemden düşürmemeliyiz.
Allah bize yolumuzu açacaktır.
Şafak yakındır inşaallah.