Tehlikenin Farkında mıyız?
Toplumlardaki sarsılma ve çatlakların sebeplerine baktığımızda bu sarsıntıların kaynağının çoğunlukla ahlâki yozlaşma ve bu ahlaki yozlaşmanın da kaynağının inanç bozuklukları olduğunu görüyoruz. Ahlâki bozulmalar ve iman eksenli kaymalar topluluklarda: Anarşi, kaos ve gayri insani birçok kötülüğe zemin oluşturuyor. Bu ahlaki ve inanç eksenli bozulmaların tedavi ve ıslahı için insana insan olduğu hatırlatılması ve insanlığın gereği olan erdem ve faziletlerin yeniden kazandırılması adına hak ve vicdan ehli bir kesim sürekli olagelmiştir. Tarihin en eski devirlerinden günümüze hak-batıl mücadelesini sürekli görüyoruz.
Kötülüklerin arttığı, ahlaksızlıkların yaygınlaştığı ve türlü cici kalıplara konularak insanlığa, özellikle de gençlere sunulduğu dönemlerin genel özelliğine bakıldığında hak ehlinin batılla mücadelesindeki gayretinde azalma ve rehavetin olduğunu görüyoruz. Batıl ehlinin aralıksız ve nefessiz çalıştığı, ahlak ve insana dair değerlere her yönden saldırdığı, özellikle günümüzde; sosyal medya ağının bir inançsızlık ve ahlaksızlık ağına dönüştürüldüğünü, artık kimsenin iman ve ahlak güvencesinin olmadığını görüyoruz maalesef. İş öyle bir hadde geldi ki; artık batıl söylemleri ve inanca saldırı niteliğindeki soruların asıl sahipleri susmuş, bizim kendi evlatlarımız, geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz onların İslam’a ve ahlaki değerlere saldırı niteliğindeki söylemlerini dillendiriyorlar. Bu soru ve söylemlerin cevabı niteliğindeki hakikatleri söylediğinizde adeta duymuyor, duymak istemiyorlar.
İşin en üzücü tarafı ise; iyi niyetli ailelerin, özellikle kendini yetiştirme düzeyi çok iyi olmayıp, çocuğunu İmam Hatip Okuluna, Kur’an kursuna ya da hafızlığa göndererek tüm görevini ifa ettiğini zanneden, çocuğunun inanç ve ahlakını sadece bu kurumlara bırakarak denetleme ihtiyacı hissetmeyen ebeveynlerin rahat ve bihaber durumudur.
Sahip olduğumuz tüm değerleri sorgulama bahanesiyle İslam düşmanlarının saldırı argumanlarını dillerinden düşürmüyorlar. Her şeyde bir bozukluk arama ve mantığına uymayanı reddetme buna karşın kabul edilebilir yeni fikirlerden de yoksun olma baş özelliğidir bu sorgucu ve şüpheci neslin. Sorunun en büyük nedeni ilmi bir birikime sahip olmaksızın bu tarz meselelerin odağına bilinçli bir şekilde çekildiklerinin farkında bile olmayışlarıdır.
Genç kuşağın bu gidişatı, ailelerin tehlikenin farkında olmayışları, eğitimcilerin konuya gerektiği kadar önem vermeyişleri gençleri daha çok bu karanlık zihniyetin kucağına itiyor. Zaman zaman dilimiz döndüğünce, karşılaştığımız yada bir vesileyle tanıştığımız ailelere konuyu anlattığımızda aslında böyle bir durumdan habersiz olduklarına üzüntüyle şahit oluyoruz. Biraz daha duyarlı ve uyanık olunması gerektiğini, çocuklarla iyi bir iletişimlerinin gerekliliğini, aile dersleri ile bunun mümkün olabileceğini bunun yolunun da büyüklerin ilmi olarak kendilerini geliştirmekten geçtiğini izah etmeye çalıştık. Bir kaç camiadan ve o camianın hizmetlerinden bahsetti överek. Evet dedim medrese eğitimleri önemli ve bahsettiğiniz vakıflar çok sayıda öğrenci yetiştiriyor, fakat o gençlerin çok yönlü okumalara ihtiyacı var. Aksi halde alim olacak seviyeye geldikleri halde dış dünyayla ilk karşılaşmada u dönüşü yapabildiklerini de söyleyip uyarmaya çalıştık. İnşaallah biraz olsun faydamız dokunmuştur. Söylediklerimiz biraz canını sıktı fakat uyandırmak lazım. İnancın ilk kökleşeceği yerin aile olduğunu ve aile bağlarının sağlam olması gerektiğini, çocuğun ahlak ve inancının kimseye postalanmayacak kadar ehemmiyetli olduğunu birileri ailelere söylemeli acilen. Önü alınmazsa Allah muhafaza aile ve toplumda yabancı, reddedici, küçümseyici, inanca ve değerlerine savaş açan buhranlı ve sıkıntılı bir gençliğin ayak sesleri geliyor. Gerekirse okullara, öğretmenlere, hocalara ulaşılmalı onlara görevleri hatırlatılmalı, gayret ehli gayrete getirilmeli ve bu meseleye acil çözüm bulunmalı. Ama en önemlisi gençlerin enerjisini iyiye kanalize edecek, onları hakla ve faydalı ilimlerle meşgul edecek sosyal faaliyet alanları oluşturulmalıdır. Eğer engellediğimiz şeylere olumlu alternatifler bulamazsak boşuna uğraşmış oluruz. Bu manada STK, dernek ve eğitim vakıflarına çok iş düşüyor. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır. Ya kafa yorup çare üreteceğiz ya da bu neslin ve gelecek nesillerin ifsat oluşunun vebalinin altına gireceğiz. “Eğer hak ile meşgul olmazsan batıl seni istila eder" düsturunca hak ehlini hak ile meşgul olmaya, bu nesli kurtarmak için çabalamaya davet ediyoruz. Yarın çok geç olmadan.