• DOLAR 34.592
  • EURO 36.324
  • ALTIN 2973.09
  • ...
  1. Öcalan Liderlik Yolunda-2

Önceki yazımızda Öcalan’ın liderlik yolunda kendini güçlü göstermek için PKK Genel Sekreteri unvanıyla ülke dışındaki örgütlü yapılarla görüşme gerçekleştirdiğini somut örneklerle vermiştik. Bu somut örnekler için önceki yazıya müracaat edilebilir.

PKK henüz örgüte bir lider belirlememiş, herhangi bir isimden ziyade örgütün ismi ön plana çıkarılmıştı. Bu fikir PKK’nin gerçekleştirdiği kongre ve konferanslarda kurucular kurulu üyelerinin ortak fikriydi. Her ne kadar ortak fikir bu yönde olsa da birileri Öcalan’ı ön plana çıkarmaya çalışıyordu.

Henüz 1978 yılında kurulmuş ve lider belirlenmemişken ne hikmetse gazeteler PKK’nin gerçekleştirdiği eylemleri haber yaparken “Apocu” başlığını kullanıyor. 22 tane kurucular kurulu üyesinden Öcalan’ın ön plana çıkarılması tesadüf olamaz.

Doğu Perinçek’in gazetesi Aydınlık o dönemde henüz kimse Öcalan’ı tanımazken ne hikmetse sürekli olarak gazetede PKK’nin eylemlerini “Apocu” eylemleri olarak vermeye başlıyor.

12 Eylül 1979 Tarihli Aydınlık Gazetesi

Perinçek Gazetesi bir müddet PKK’nin yaptığı eylemleri “Apocular” olarak haberleştirerek politikacıların dikkatini Öcalan’ın üzerine çekmeye çalışıyor. Her ne kadar basında “Düşman” gibi gösterilse de hakikat öyle değildir. Zira reklamın iyisi-kötüsü olmaz siyaseti ile Öcalan ön plana çıkarılıyor.

Öcalan’ın ön plana çıkarılmasının zirve noktası Öcalan’ın fotoğrafının ve kimlik bilgilerinin gazete manşetinde verilmeye başlamasıdır. Aydınlık gazetesi ilk defa Öcalan’ın Türkiye kamuoyuna tanıtıyor. Öcalan artık Türkiye kamuoyunun tek gündem maddesi haline gelmeye başlıyor.

Öcalan’ın gazete manşetlerine çıkarılmasının iki amacı var. İlki Öcalan’ın diğer kurucular kurulu üyelerinden daha fazla öne çıkarılma isteği.. İkincisi Öcalan’ı zorunlu olarak yurtdışına çıkarmak. Yurtdışına çıkınca gözden ırak olacak, diğer örgüt yöneticilerinden soyutlanacak ve “DERİN”lerle irtibatı daha da rahatlayacaktı. En nihayetinde proje başarı ile gerçekleştirildi.

PKK’nin kurucular kurulu üyelerinden bazıları bu durumdan rahatsız oluyor ve yeri geldiğinde bu rahatsızlıklarını dile getiriyorlardı. İçerde birileri özellikle PKK ismi yerine “Apocular” ismini ön plana çıkarıyordu. Bu durumdan rahatsız olanların başında Mazlum Doğan geliyordu.

Mazlum Doğan’ın cezaevinde nasıl öldüğü ile alakalı ortaya atılan iddiaları destekleyen somut bir veri yoktur. Kendisini yaktığı veya kendisini asarak intihar ettiği yönünde iki iddia vardır. Fakat biz bu her iki iddianın da doğru olmadığını düşünüyoruz. Mazlum Doğan, Öcalan tarafından cezaevinde infaz edildi. PKK, Mazlum Doğan’ın ölümünü sembolize etmek için özellikle 21 Mart tarihini seçti ve Mazlum Doğan’ın kendisini yaktığını iddia etti. Gerçeğin böyle olmadığı çok aşikârdır. Zira Mazlum Doğan cezaevindeyken Öcalan’ın dışarıda yaptıklarından rahatsızdı. Öcalan örgütün fikirsel altyapısını değiştiriyor ve devlet adına çalıştığı yönünde ciddi iddialar ortaya atılıyordu.

Mazlum Doğan cezaevinde kaldığı dönemde başından geçenleri mektup haline getirip bir şekilde dışarıya çıkarıyordu. Mazlum Doğan’ın yazdığı mektupların bir kısmı daha sonra PKK tarafından kitap haline getiriliyor. Yazdığı mektuplar okunduğunda Mazlum Doğan’ın intihar eğiliminde olmadığı açık bir şekilde görülecektir.

Öcalan Neden Mazlum Doğan’ı İnfaz Etsin?

Şayet dediğimiz gibi olsa da Öcalan neden Mazlum Doğan’ı infaz etsin sorusu akıllara gelebilir. Bunun en net cevabı örgüt içerisinde Öcalan’a rakip olacak iki isim vardı. Bunlar Haki Karer ve Mazlum Doğan’dır. Haki Karer meselesini sonraki yazıya havale ettik.

Mazlum Doğan’ın cezaevi sürecine geçmeden önce yakalanma sürecine bir bakalım. Mazlum Doğan PKK’ye ait dokümanlarla bir araçta Urfa’dan Mardin’e doğru yola çıkıyor. Cemil Bayık önden aracında herhangi bir doküman olmaksızın önceden yolu kontrol edecek şekilde ilerliyor. Cemil Bayık öncü araç olmasına rağmen Polis kontrol noktası ile alakalı Mazlum Doğan’a herhangi bir işaret veya bilgi vermiyor ve Mazlum Doğan polis kontrol noktasında örgütün dokümanları ile beraber yakalanıyor.

Mazlum Doğan aslında bilinçli bir şekilde polise yakalatılıyor. Çünkü Öcalan ile fikirsel anlamda uyuşmadıkları birçok nokta vardır. Bunların somut örnekleri de mevcuttur.

Mazlum Doğan “Apocular” Tanımlamasından Rahatsızdır

Mazlum Doğan, Öcalan tarafından Polis’e yakalattırılmadan önce gazetelerin PKK ile alakalı “Apocular” tanımlamasını kullanmasından çok rahatsız oluyor. Bu rahatsızlığını her fırsatta diğer arkadaşlarıyla paylaşıyor. Mazlum Doğan’a destek verenler olduğu gibi karşı çıkanlar da oluyor. Tabi bu durum Öcalan’ın kulağına da gidiyor.

Mazlum Doğan, mahkemeye verdiği ifade ve cezaevinden gönderilen mektuplar daha sonra PKK tarafından kitaplaştırılıyor. Mazlum Doğan’ın mahkemeye verdiği ifade tutanakları Mazlum Doğan’ın “Apocular” tanımlamasından ne kadar rahatsız olduğunu açıkça gösteriyor.

Mazlum Doğan’ın Mahkemeye Verdiği İfade

Mazlum Doğan: Benim ifademin, kişisel ifademin iyi anlaşılabilmesi için öncelikle partinin kuruluşu, amaçları vesaire hakkında bazı bilgiler vermem gerekecek. Bu bilgiler doğrultusunda benim ifadem gerçek yerine oturtulabilir.

Şimdi iddianamedeki bazı şeyler üzerinde pek durmayacağım. Daha önce eğer ifade vermiş olsaydım, Diyarbakır grubu ile beraber, üzerinde durma gereğini hissedebilirdim. Ancak, benden önce ifade veren bazı arkadaşlar bu noktalardan konuştukları için yeniden konuşmaya gerek görmüyorum.

Duruşma hâkimi: Kısaca değin. Çok kısaca. Birkaç cümle ile. Mazlum Doğan: Evet, o noktalara katıldığımı ifade edeceğim veya...

Duruşma hâkimi: Hangi noktalara katılıyorsun, hangilerine katılmıyorsun? Çok kısaca 'değin.

Mazlum Doğan: Evet. Şimdi, genel olarak hareket Türkiye kamuoyunda, resmi basın tarafından, yayın organları tarafından Apocular diye tanıtılmaktadır. Halk arasında, bizim dışımızdaki çeşitli Türkiye'deki sol gruplar ve Kürdistan'daki burjuva milliyetçi hareketler tarafından böyle adlandırılmaktadır. Oysa bir siyasal organizasyonun bir kişinin adıyla lanse edilmesi doğru bir şey değildir. Aslında gerçekte de böyle değil. Adı üzerinde bir partidir ve adı da Partiye Karkeren Kürdistan'dır.*

Mazlum Doğan’ın rahatsızlığı sadece PKK’ye “Apocular” denilmesinden değildir. Öcalan örgütün fikirsel altyapısını da değiştirme yönündeki eğilimini bildiği için bu durumdan da rahatsızdır. Mazlum Doğan yine mahkemeye verdiği ifadeden bunu anlayabiliyoruz.

Mazlum Doğan: Devrim, Marksist-Leninist temelde değil, ulusal, demokratik ve halkçı temelde gelişen bir devrim olacaktır. Devrimin milli yanı, zaten parti programında belirtiliyor, yabancı tahakkümüne karşı olan yanıdır; demokratik yanı da ülke içerisindeki ortaçağ kalıntılarının ortadan kaldırılması, köylünün toprağa kavuşturulması, kadınlar üzerindeki baskının ortadan kaldırılması, kadınların özgürleştirilmesi vesairedir.

Açık ve net bir şekilde anlaşılıyor ki Mazlum Doğan, Öcalan’ın birileri tarafından liderliğe oynatıldığını anlıyor. Bu nedenle hem Öcalan’ın fikirlerinden hem de örgüte “Apocular” denilmesinden çok rahatsızdır. Bu rahatsızlığı nedeniyle Mazlum Doğan, bizzat Öcalan’ın talimatıyla infaz ediliyor. Zira kendisine rakip olarak gördüğü önemli isimlerin başında Mazlum Doğan geliyor.

Mazlum Doğan’ın infaz edilmesinden neşet edecek tepkileri ortadan kaldırmak için cezaevinde kendisini yaktığını ilan edip infazı bu şekilde örtbas ediyor. İşin özü Öcalan için düğmeye basılmış, basın yayın dâhil bütün mekanizmalar işlevsel hale getirilmiştir.

 

*Toplu Yazılar, Mazlum Doğan, Syf 232

Devam Edecek...